2

18 2 1
                                    

                                     If I Lose Myself//
                                            OneRepublic

Yalnız başıma yine sokaklarda süzülüyordum. Hiç büyümemiştim. Demek öldüğümüz yaşımızda kalıyormuşuz. Öldüğümde hala buraya bağlı kalmıştım. Ya da tam olarak ölmemiş miydim ki..? Yarı ölü gibi... Bilmiyorum... Ìstesem insanlarla konuşabilirdim. Ama bu hem benim için çok zor bir şey, hem de tehlikeli... Eğer fark edilirsek bu bizim sonumuz olabilir... Her neyse... Bunu düşünmek bile istemiyorum. Aslında sadece duyduğum şeyler beni ürkütüyor. Gerçek mi bilmiyorum bile... Ama neden böylesine garip ve ürkünç bir şaka yapsınlar ki..?

Kastetiğim burada benim gibi yaşayanlar. Onlardan birini görmüştüm. Ìki hafta önce... Nefesi kesik kesikti ve yaralıydı. Açıkçası bize bir canlı ve bir madde zarar veremez. Ama ondan sizin tarafınızdaki kan gibi, bunun rengi biraz farklı, akan mor bir sıvı vardı. Belki de onun gibi değil, ona saldıran şey her neyse onun bıraktığı bir izdir... Bilmiyorum... Ama ölümlülerin yerine gitmeden önce öyle olduğunu, yani kan sıvısı gibi, söylemişti. Ağzından çıkan son sözleri aklımdan çıkmıyordu..: "Seni daima kıskacına almak isteyen, kendini kudretli ve güçlü sanan bir zalim karşına çıkacak. Seni el sayılmayan o ruhani ellerini boğazına dayadığında kurtuluşun çok zor demektir. Heleki yalnızsan öldün demektir. Benim sonum geldi..." durdu ve yutkundu. "Ve bir şey daha var. Daha önceden bağ kurduğun kişilerle bağlantı kurarsan seni hançerlemesi çok daha kolay olur. Ama bir insanla bir bağ kurup onunla iletişimi koparmazsan onun gücü zayıflar. Kendine yeni birileri bulmalısın. Ama kötü biri olursa çok kötü. Hem insanlara anlatır ve bu iblis bunları duyup seni bulur. Hem de o iblis sonunu getirmeden ve o iblisin varlığından haberdarsa onun bekçisi olup seni onun ruhani ellerine teslim eder. Onun bunu yapacağını anlayıp ona zarar verip kan dökersen bunu o lanet iblis öğrenir. Onu ölüm bekçisi, ölüm hançeri gibi düşünebilirsin. Eğer buraya gelirken bir intikam düşüncen varsa onu unutmalısın. Yoksa senin kokunu takip edip bulur ve o an seni diğer Dünya'ya şimdi benim olduğum gibi kıvrana kıvrana gönderir. Ya bu Dünya'da kalırsın ya da tek çıkış ölümdür. Bu iblis de bizi ölümlü yapmak için oltasını sallayıp duracak. Ve benim için bunu başardı."

Dedikleri bu garip Dünya'nın varlığı kadar olanaksız gibi ama ben bu alemde sıkıştığıma göre olabilir nitelikte. Sonra da sadece bizim gibi adını bile veremediğim varlık bile sayılamayacak yaratıkların duyabileceği bir çığlık yankılandı ve Kenan toz taneleri halde uçtu, gitti. Artık ölmüştü... Bu bana babamın da ölmüş olabileceği düşüncesini getirmişti... Ama olmayabilir de. Zaten onun yanına gidemezdim artık. Nerede olduğunu da bilmiyordum da zaten...

Mehtap zamanı bitmek üzereydi. Yavaş yavaş hava iyice sıcalmaya başlamıştı. O zamana kadar gözüme çarpmamıştı ama mehtap zamanlarında buraya gelip deniz kabuğu toplayan biri vardı. Dünya'daki yaşlarımdandı. 17 yaşında bir oğlandı. Yalnız gibi görünüyordu. Çoğu zaman kimseyle gelmezdi. Belki de yalnız kalmak istiyordur... Aslında bir kaç kez arkadaşlarıyla gelmişti. Açıkçası imrenmiştim. Hiç o kadar arkadaşım olmamıştı. Gerçi normal gibi ama ben yalnız biriydim ve sosyalleşmek benim için çok zordu. Üç arkadaşı vardı. Uzun boylu, esmer olan Anıl, kumral, yeşil gözlü Ìlay, buğday tenli, kahverengi saçlı, ela gözlü Kaan. Kendisi ise Esmer, kahverengi gözlüydü. Adı ise Sinan'dı. Ìçine kapanıktı ama arkadaşları ile canlanıyordu. O kadar uzun uzun bakmışım ki çocuğa gittiğini fark etmemiştim bile. Güneş insanken güzelken burada eziyet gibi geliyordu. Enerjimi azaltıyordu. Tutanabildiğim frekanslarla bir marketin kepenginin altındaki gölgeye geçtim. Şimdi çok daha iyiydim. Vampir değilim ama vampir gibi güneş uykumu getiriyordu. Havada asılı bir şekilde uyuyakaldım.

Bir anda babamı gördüm. Eskisi gibiydim. Babamla deniz kabuğu topluyorduk...

Mehtap DeniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin