02

757 83 16
                                    

Doğruyu söylemek gerekirse, Felix ayrıcalıklı bir ailede yetiştirildiğini biliyordu.

Para asla yetersiz değildi, ve oğlan gerekli olan, olmayan, istediği her şeyi alabilirdi tabi makul olduğu sürece. Elbette "birikimin öneminden" bahsedilmişti, bir çok kişi ona "bütçe" kavramını öğretmeye çalışmıştı. Her ne demekse o...

Ama o anlamsız gelen kavramlar şimdi Felix ile resmen dalga geçiyordu. Şimdi soğuk ellerinde sımsıkı tutunduğu, kalan son 5 dolarına bakıyordu.

Belki bu kadar naif bir insan olmasaydı, evden ayrılırken daha fazla para almayı düşünebilirdi; açıkçası o, birkaç yüz doların onu uzun süre götüreceğini düşünmüştü.

Park banklarında ve bulduğu terk edilmiş bir arabanın içinde uyuyarak geçirdiği, cehennemi andıran haftadan sonra, neredeyse bütün parasını, ki 200 dolar, yemek ve içeceğe harcamıştı bile. Kalan son 5 dolarıyla, ne yapacağı hakkında düşünüyordu. Parasız nasıl hayatta kalacaktı? Pes edip sadece... eve mi dönmeliydi?
"Hey, çocuk," yaşlı, suratsız bir adamın sesi, Felix'i daldığı düşüncelerden gerçekliğe çekmişti.

Küçük markette, tüm raflar ucuz ürünlerle kaplıydı.

Marketin mantar panosunda çeşitli posterler asılıydı; kayıp köpekler, aranan suçlular... hatta kayıp insanlar. Felix, tanıdık bir kayıp kişi posterine dikmişti gözlerini... Stüdyodan çıkmışçasına bir görüntüsü olan, gözlük takmış, Hwang soyadlı bir çocuk. Bu çocuk bir süredir ortada yoktu ve itiraf etmesi gerekirse bu çocuğun kaçmasındaki başarısı Felix'in kaçmayı seçmesine sebep olmuştu.

Oldukça sabırlı görünen orta yaşlı kasiyer, Felix'in pano önünde geçirdiği süreden memnun olmamış gibiydi.

"Bir şeyler satın alacak mısın almayacak mısın? Aylak aylak dolaşmanı tolere edemeyeceğim daha fazla" kasiyer uyarır tonda konuştu, Felix ise adamın ses tonundaki zalimlikten dolayı biraz geriye çekilmişti.

"A-afedersiniz," kısık sesiyle hemen özür diledi Felix. 1 haftadır bu betondan ormanda hayatta kalmasına rağmen, her nasılsa henüz bir özgüven geliştirememişti.
"Hala seçiyorum ama... hızlı olacağım" açıklamaya çalıştı kendisini.

Kasiyer gözlerini devirdi. Şehrin bu taraflarında küçümsenemeyecek miktarda yan kesici ve hırsızla karşılaşmıştı ve parasını saymakla uğraşan bu gergin genç adam, şu an için büyük bir tehlikeymiş gibi durmuyordu.

Felix kahve alırsa ne kadar parası kalacağını hesaplarken, marketin kapısı açıldı. Kapının üstündeki zil, gecenin karanlığına zıtlık oluşturacak tizlikte çalıyordu.

Felix, içeri giren kişiye anlık bir bakış attı. Kendisinden uzun olan erkek, market koridorlarında sanki bir şey arıyormuşçasına geziniyordu.

Konu erkeğin neye benzediğine gelirse... hiç bir fikri yoktu Felix'in. Siyah kapüşon, siyah maske, koyu mavi şapkayla kişinin yüzü görünmüyordu. Bu kesinlikle görünmek istemeyen bir kişinin yapacağı bir şeydi ve Felix buna saygı duydu. Onu ilgilendirmiyordu. İşine kaldığı yerden devam etti.

Kasiyer oturduğu yerde dikleşti ve içeri yeni giren kişiye bir baktı, ama hızlıca telefonuna geri döndü büyük ihtimalle oyun falan oynuyordu.

Kayıp (Wander)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin