Yine ben uyurken ses yapıyorlar. Gözlerimi açıp azarlamak için Talhayı arıyorum. Talhayı görmemekle şaşırmıyorum. Hastane de olduğum için şaşırıyorum. Ama sonra yolda bayıldığım aklıma geliyor. Tekrar gözümü kapatmak istiyorum. Ama bana bakan iki çift gözden çekiniyorum.
'İyi misin ? ' diye soruyor bugün muayene olduğum doktor.
Yavaşca başımı sallayıp babama bakıyorum. Kızgın olduğunu anlayabiliyorum. Ama daha çok üzgün bakıyor.
Doktor benimle biraz ilgilenip adadan ayrılıyor. Babam yatağın kenarına oturup bana bakıyor. Ne var gibisinden kaşlarımı kaldırıyorum.
'Neden bana söylemedin hasta olduğunu ?'
'Ben de yeni öğrendim.' Diyorum gözlerimi devirerek.
'Tedavi olabilirmişsin.' Diyor küçük bir gülümseme atıp.
'İyileşmem çok zor.'
'Tedavi olacaksın senin ölümünü de kaldıramam.' Diyor fısıltı ile.
'Bir yararı olmayacak.'
'%1 yaşama şansın olsa bile tedavi olacaksın. İleri de pişman olaçağım şeyler yapamam ben.' Sonra ikimiz de susuyoruz. Bir süre sonra babam doktorla konuşmaya gidiyorum deyip çıkıyor odadan. Yine düşüncelerimle başbaşa kalıyorum.
Açıkcası pek tedavi meraklısı değilim. Ölünceye kadar yapmak istediğim şeyler var. Tedavi olmaya karar verirsem arkadaşlarıma ne söyleyeceğim. Onlara öleceğimi söyleyemem. Sınava kadar beklemem lazım. Sınavdan önce ölmemelyim. Peki arkadaşlarım onlar tabiki de şüphelenecekler. Kafam çok karışık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Sadece listemi gerçekleştirmeliyim. Ben düşüncelere dalmışken babam odaya geliyor. Ona gülümseyip .
'Doktor ne dedi ?' Diye soruyorum.
'Tedavin için İstanbul' a gitmen gerek.' Diyor saçlarını karıştırarak.
'Bunu biliyorum.' Diyorum bıkkınlıkla.
'En yakın zaman da tedaviye başlaman gerekiyormuş.'
'Hadi ama bilmediğim bir şey söyle.'
'Perşembe günü gidiyoruz. ' Diyor boş bir ifadeyle.
'Bak bunu yeni öğrendim işte.' Diyerek babamı güldürüyorum.
'Peki artık eve gidebilirmiyiz ? ' Diye devam ediyorum konuşmaya.
'Gidebilirmişiz ama çocukca davranmayacakmışsın. ' Diyerek dalga geçmeye çalışıyor.
Yataktan kalkarken ona dil çıkartıyorum. Çantamı elime alıp babama doğru yürüyorum.
'Çantanı bana ver.' Babamın bu korumacı tavrı hoşuma gidiyordu aslında. Çantamı ona verip.
'Aslında çok açım birinin bana yemek yapması lazım.' Diye bu sefer ben onunla dalga geçiyorum. Gözlerini devirerek.
'Yürü bakalım .' Diyor.
Arabaya binip her zaman gittiğimiz resterona gidiyoruz. Yemek farklı bir şekilde güzel geçiyor. Hastalığımdan hiç laf açılmıyor. Babam komik şeyler yapıp beni güldürmeye çalışıyor. Komik bulmasam da gülüyorum. Çünkü babamı ilk defa böyle görüyorum. Yemeklerimizi bitirdikten sonra kalkıyoruz. Arabaya doğru ilerlerken.
'Hastanede sıkılabilirsin kitap alalım sana.' Diyince şaşırmadan edemiyorum. Babam çok kitap okuduğum için kızar, kitap almam için izin vermezdi. Harçlıklarımı biriktirip kitap alırdım.
Kitapçıdan gözüme çarpan kitapları alıp, kasaya geçiyoruz. İşimiz bittikten sonra arabaya doğru yürüyoruz. O anda aklıma bir şey geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYAN ARTIK
ChickLitDamla odaya girdiği anda dikkatini uyuyan genç çekti. 'Bir tek bu odamız boş. Sorun olacağını sanmıyorum. Altan 3 yıldır komada.' Hemşire odayı tanıttıktan sonra odadan çıktı. Damla kendini yorgun ve uykusuz hissediyordu. Bavulundan eşofm...