Kısa Bölüm 6.

106 9 5
                                    

Uçak iniş yaptığında derin bir nefes aldım. Uçaktan inip valizimi almam ve bir taksi bulmam zor olmadı. Babam olmadan da kendime sahip çıkabilirdim. Bir zamanlar da yoktu sonuçta. Hastaneye gidecektim. Gider gitmez yatışım yapılcaktı. Özel bir hastane olduğu için babam her şeyi halletmişti.

Hastane nin önüne geldiğimde fazla iddalı bir hastane olduğunu gördüm. Babam buranın parasını nasıl ödemişti ki. Durumu çok kötü değildi ama bu hastane nin masraflarını karşılayacak kadar iyide değildi. Sonra öğrenirim diyerek hastaneden içeri giriyorum. Korkum olması gerekiyordur belki de ama sadece mutluluk ve biraz umut vardı içimde.

Danışmana gidip nüfus cüzdanımı verip yatış işlemlerini yaptırıyorum. Samsun da gözüktüğüm doktor beni buraya sevk ettiği için bizim pek uğraşmamıza gerek yoktu. Anlayamadığım ben neden otele gelmiş gibi hissediyordum ki. Garip bur duygu içerisindeydim kesinlikle. Düşüncelerimi danışmanda ki bayan bozuyor.

'142. oda efendim, bir üst katta' nüfus cüzdanımı alıp bavulumu peşimden sürükleyerek asansöre biniyorum.

Teker teker odaların numarasına baksamda bir türlü bulamıyorum odayı. Karşıdan gelen hemşire benim umut ışığım oluyor birden. Hemşireye doğru yürüyüp.

'Yardımcı olabilir misiniz?' diye soruyorum.

'Buyrun tabi'

'Ben 142. odayı arıyorum ama bir türlü bulamadım.

'Tabi buyrun sizi götüreyim.' Özel hastane olmasının avantajları galiba bu. Hemşireyi takip edip bir türlü bulamadığım odanın önüne geliyoruz.

Odaya girdiğimizde yatakta uyuyan genç erkek dikkatimi çekiyor.
'Bir tek bu odamız boş. Sizi bu yüzden bu odaya verdiler galiba ama en kısa sürede sizi başka bir odaya alacağız. Sorun olacağını sanmıyorum Altan 3 yıldır komada.' Hemşire odayı tanıttıktan sonra odadan çıkıyor.

Yorgun ve halsizdim biraz uyusam iyi olucaktı. Bavulumu yatağımın yanına getirip ilk bulduğum eşofmanı alıyorum. Lavaboya gidip üstümü değistiriyorum. Odaya girip yatağa oturuyorum. Altan denen çocuğu izlemeye başladım. Yüzü oldukça sertti ilk defa bir erkeğe hayranlıkla bakıyordum. Muhtemelen 22 yaşlarındaydı. Gözleri kapalı olduğu için gözlerini göremiyordum.Mavi gerçekten çok yakışırdı. Aslında bütün renkler yakışabilirdi.

'Merhaba ben Damla.' kendi kendime konuşmuştum ben az önce gerçekten yorulmuştum kendi kendime konuşmak bana göre değildi. Biraz düşününce saçmaladığımın farkına vardım. Ama kendimi genç adamın yüzünü seyretmekten alı koyamıyordum.

'Seninle çok iyi anlaşacağız. Çünkü ben çok konuşanlardan nefret ederim.' Gülümseyerek gerçekten çok yorgun olduğumu anladım hala kendi kendime konuşuyordum çünkü. Yatağa uzanıp kendimi uykuya verdim. Uyumadan önce tekrar kendi kendime konuştum

'İyi uykular.'

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UYAN ARTIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin