16.BÖLÜM: Sofra*

1.8K 60 11
                                    

Selaam :D Nasılsınız?

Biraz kısa olmuş olabilir ama umarım beğenirsiniz :)

Keyifli okumalar :))

Alarmın sesini duyar duymaz ayağa dikildim ve yerde melekler gibi uyuyan sevgilimin yanağına bir öpücük kondurup seke seke mutfağa gittim. Bugün kendimi çok mutlu ve enerjik hissediyordum. Birkaç dolabı açıp istediğim temel kahvaltılıkları aldıktan sonra onları sofraya güzelce yerleştirdikm. Ne yapmam gerektiğini düşünürken seçimimi vazgeçilmez olan menemenden yana kulandım ve malzemeleri çıkarıp işe koyuldum. 30 dakikada işim bitmişti. Kahvaltı ve sofra hazırdı ve geriye tek bir şey kalıyordu. Bizim uykucuları uyandırmak! İlk olarak sevgilimi uyandırmak için bizim odamıza gittim. Kerem hala mışıl mışıl uyuyordu. Alarmım çaldığında bile onu duymadığına emindim. Şimdi bıraksam öğlene kadar uyurdu.
Yanına çömelip gülümseyen bir suratla kulağına eğildim ve "Günaydın sevgilim. Hadi aç artık gözlerini," dedim. Tık gelmediğini anlayınca kıkırdadım ve "Deli Zeynep gelsin, başka türlü kalkamam diyorsun öyle mi?" diye sordum. Yine cevap alamadığımda ayağa kalktım ve ellerimi belime koyup "Yanlış cevap," dedim ve mutfağa gidip aradığım sıvıyı bulduktan sonra odaya geri dönüp onu yavaş yavaş Kerem'in üstüne dökmeye başladım. Gülmemi durduramıyordum. Kerem ilk önce bir şey fark etmeden homurdanıp yatakta daha rahat bir poziyon almaya çalışmıştı ama sonradan gözleri korku filmlerindeki gibi açılmıştı. Korkmuş muydum? Hayır.
Hemen ayağa dikilip bir üstüne bir de bana dehşete düşmüş bir şekilde bakarken ben kahkaha atıyordum. Dudağının kenarını yalayıp "Vişne suyu mu? Cidden mi? Hani o klasik suya ne oldu?" diye sordu kızmış gibi yapıp aslında gülmek isterken. Ben de kahkahamı durdurmak için dudağımı ısırdım ve tam konuşacakken Kerem "Sen ne yapıyorsun?" diye sordu. Olayı kavrayamadığım için "Ne yapıyormuşum?" diye ben de ona sordum çatık kaşlarımla. O da bana notür bir şekilde bakmaya devam edip "Dudağını sevgilisinin dışında başka erkeklerin önünde ısıran kızlar kansere yakalanıyormuş, biliyor muydun? Aynı şeyin başına gelmesini istemiyorsan başkalarının önünde yapma," dedi. Ben de kıskanmış olmasına kıkırdayıp yanağına doğru uzandım ve bir öpücük kondurdum. Dudağımı yalayıp gülümsediğimde bana "Dudağını başka erkeklerin önünde yalayan kızla..." Cümlesini bitirmesine izin vermeden onu banyoya doğru ittirdim ve o duş alırken ben de neşeli çiftimizi uyandırmaya gittim. Yağmur normalde erken uyanırdı ama bu sefer alarmını kurmayı unutmuşa benziyordu. Odalarına girmeden önce kapıyı iki defa tıklattım. Can'dan gelen horlama sesleri dışında bir şey duymadığım için yavaşça odaya girdim ve yatakta Yağmur'un tarafına gittim. Kıkırdayarak kulağına eğildim ve "YAĞMUR!" diye bağırdım. Bağırmamla Yağmur'un yataktan düşmesi ve Can'ın gözlerini ovuştura ovuştura yatakta dikleşmeye çalışıp "Ne oluyor ya ?" demesi bir oldu. Arkadaşımın yerden kalkmasına yardım ederken bana attığı laflara kıkırtıyla eşlik ediyordum. Can daha ne olduğunu kavrayamadığı için pes edip kafasını yine yastığa gömdü ve ben de Yağmur esneyerek "Ben hallederim," deyince odalarından çıktım. Sofraya giderken Kerem'in salondaki koltukta yayılıp uyukladığını gördüm. Görünüşe göre bugün mızmızlık yapacaktı. Sofraya gitmek yerine Kerem'in yanına gidip yattığı koltuğun önünde dizlerimin üstüne çöktüm ve yanağına bir öpücük kondurdum. Ellerimi kurutulmuş saçlarına daldırdım ve yavaşça okşamaya başladım. Kerem yavaşça gözlerini açtı ve ardından beni görüp gülümsedi. Beni kolumdan tutup kendine çekti ve dudaklarımdan öptü. Koltuktan kalkarken "Ne bu hep yanaktan öpmeler? Dudaklarım sahipsiz kaldı bak," dedi. Ben de ona kızıp kaşlarımı çatarak "Sahipsiz mi? Senin dudakların her zaman benim," dedim. O da bana bir adım daha yaklaşıp yarım ağız gülümsedi ve meydan okuyarak "Öyle mi? Göster hakimiyetini o zaman," dedi. Cümlesini bitirir bitirmez elimi boynuna yerleştirip dudaklarına tutkuyla yapıştım. Birkaç saniye sonra nefes nefese ondan ayrıldığımda gözleri hala kapalıydı. Gözlerini yavaşça açtıktan sonra ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve alınlarımızı birleştirerek "Bu," dedi. Yanağımı okşadı ve ondan sonra baş parmağıyla dudağıma dokunarak "Bu harikaydı. Hiç böyle öpülmemiştim," dedi. Ben de ona gülümseyip yanağını okşarken "Artık hakimiyetimi kurdum galiba," dedim. O da gülüp "Sadece seni kızdırmak istemiştim. Onlar zaten senindi," dedi. Ben de tam gülümseyecekken "Kahretsin!" diye bağırarak sofraya koştum ve soğumuş menemenime hüzünle baktım. Aslında soğumuş sayılmazdı, ılıktı. Umarım sorun çıkmazdı. Kerem "Ne oldu? Neden öyle koşa koşa mutfağa gittin?" diye sorduğunda ona dönüp "Menemen soğudu biraz," dedim suçlu gibi bakarak. O da bana gülümseyip "Düşünmen yeter meleğim. Üzülme sen," dedi ve alnımdan öptü. "Oo sofra on numara olmuş. Kim yaptı bakalım?" diyerek mutfağa girdi Can. Arkasından da esneyerek Yağmur girdi. Can işaret parmağını çenesine koyup, sofraya eleştirel gözlerle baktıktan sonra "Galiba buldum," dedi Keremle bana bakarak. Karşımıza geçtikten sonra bizi de baştan aşağı süzdü ve "Karşı komşumuzu çağırıp sofrayı hazırlamasını rica ettiniz ve işini bitirdiğinde ona para verip yolladınız. Doğru mu?" diye sordu. Can'ın bu cevabı üzerine gülsem mi kızsam mı şaşırmıştım. Kerem de bu şaşkınlığımı anlamış olacak ki bana dönüp "Sen zahmet etme güzelim. Ben hallederim," dedi ve Can'ın ensesine sert bir şaplak attı. Can acıyla bağırdıktan sonra Kerem'e bakıp "E yuh abicim ya. Kemer de getiriyim de sırtıma vur biraz istersen," dedi ensesini ovalarken. Kerem de gülüp "Düşünmedim değil aslında. Güzel fikir, bir ara deneyelim bunu," dedi. Yağmur da yavaş yavaş yanıma gelip "Bunların didişmediği bir gün görürsem artık tek boynuzlu zürafalara inanmaya başlayacağım," dedi ve ikimiz de güldük. "Hadi herkes sofraya," dedim ve hepimiz sofraya oturup kahvaltımızı yaptık. Kimse menemenin ılıklığından şikayet etmediği için mutluydum. Hep beraber bulaşıkları yıkayıp biraz köpük savaşı yaptıktan sonra koltuklara yayılıp televizyon izledik. "Bugün son günümüz," dedi Yağmur üzgün bir sesle. Can da kolunu Yağmur'un omzuna atıp onu kendine çekti ve saçından öptükten sonra "Üzülme hayatım. Ne zaman istersen yine geliriz," dedi gülümseyerek. Can tek Yağmurlayken kendini espri yapma baskısı altında hissetmiyordu. Yağmur onun içindeki gerçek Can'ı çıkarmıştı ve Can Yağmur'un yanındayken rol yapma zorunluluğunda hissetmiyordu. Birbirlerine huzur veriyorlardı. Can tabii ki bizim yanımızdayken sahte davranmıyor ama bilirsiniz, sevgi insanı yumuşatıyor. Ah, onları dünyadaki kimseye değişmem.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Zoraki Sevgili❤️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin