Sevgilerle Touya Todoroki...
Hayır.
Anlamıyorum.
Kaldıramıyorum.
Ellerime neler oluyor?
Titriyorlar.
Titremeyin.
Durun artık.
DURUN DEDİM.
Bebeğim...
Hayır.
Rüya görüyor olmalıyım.
Ölmeyeceksin.
Değil mi?Dabi, aslında...
Shoto'nun abisi...
Touya,
Todoroki.Düşünecek bir şey bulamıyorum. KENDİME GELMEM GEREK!
Ben: TOGA! ÇABUK DABİ'NİN NEREYE GİTTİĞİNİ SÖYLE BANA!
Toga: B-bunu yapamam.
Ben: BANA SENİ ÖLDÜRTME! SÖYLE DEDİM!
Toga: Dabi söylememem gerektiğini söyledi. Lütfen...
Ben: HAA ANLIYORUM. BIRAKALIM RAHATSIZ ETMEYELİM. RAHAT RAHAT ÖLDÜRSÜNLER. DEĞİL Mİ? ÇABUK BANA YERİNİ SÖYLE!
Sakura ben bağırınca ağlamaya başladı. Toga ağlamasını durdurup derin bir nefes çekip göz yaşlarını sildi.
Toga: Haklısın. Onu bırakamayız. Seni oraya götüreceğim.
Sakura'yı tekrar kanguruya koydum. Ve Sakura'ya gülümsedim.
Ben: Sakura Todoroki. Bugün uyumak yok aşkım. Babanı kurtarmaya gidiyoruz.
Gülümsemelerim ve göz yaşlarım birbirine karışınca Sakura ağlamayı durdurup bana çok değişik bir ifadeyle bakmaya başladı. Gözyaşlarımı durduramıyorum. Zamanında yetişemezsek? Hayır yetişeceğiz. Touya Todoroki'yi, çocuğumun babasını, eşimi... kurtaracağım...
Hemen Kurogiri'nin yanına gittik. Toga Kurogiri'ye bir yer tarif etti ve Kurogiri oraya kapı açtı. Kapıdan geçtim... Karşımda duruyordu. Yerde elleri bağlanmıştı. Başı eğikti. Kafasını kaldırdı. Bana baktı... ÇOK ŞÜKÜRLER OLSUN ZAMANINDA GELDİK!
Dabi: SİZİN BURADA NE İŞİNİZ VAR? DELİRDİNİZ Mİ? HEMEN GİDİN BURADAN!
Ben: Bağırma. Sakura korkuyor.
Dabi: İNANAMIYORUM! SEN DELİRDİN Mİ??? ONU TAM BURAYA GETİREREK NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN?! AKIL SAĞLIĞINI SONUNDA KAYBETTİN DEMEK!?
Ben: Senden nefret ediyorum Dabi. Kendin baba sevgisi olmadan büyüdün. Şimdi bizim kızımızı da böyle büyütemezsin. Buna izin vermem. Beni... Sakura'yı... Toga'yı böyle bırakamazsın. Seni buradan kurtaracağız.
Dabi: Beni kurtarmanıza ihtiyacım yok! Gidin buradan. Buraya geliyorlar. SİZİ YAKALAMADAN GİDİN BURADAN!
Ben: Asla.
Dabi: SEN DELİRDİN Mİ?!!?? BURADA DÖVÜŞMEYİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUN?! SAKURA İLE BERABER?! KUCAĞINDA BİR ÇOCUK VAR! KUCAĞINDA BENİM ÇOCUĞUM VAR!
Ben: BU KADAR ÖNEMSİYORSAN BİZİ BÖYLE BIRAKMAYACAKTIN!
Dabi: Lütfen... Gidin buradan...
Kafasını eğdi. Ağlamaya başladı.
Aniden içeri bir adam girdi.
Akira: Vayy. Anlaşmamızda bu var mıydı? Fakat fazla mal göz çıkarmaz değil mi? Hem seni hem eşini hem de çocuğunu da bana mı vermek istiyorsun?
Dabi: SENİ ALÇAK HERİF!
Akira: Seni öldüreceğim. Ardından şu eşim dediğin kadınla evlenir kızını da evlat edinirim. Bunu bilerek öleceksin. Bu bana çok zevkli geliyor. Gerçekten bu gece çok heyecanlı olacak.
Dabi: ONLARDAN UZAK DUR AŞAĞILIK HERİF!
Ben: Aptal aptal sözlerinle canımı sıkıyorsun. Ya Dabi'yi bize verip bir daha bize zarar vermezsin ya da seninle burada dövüşmek zorunda kalırız.
Akira: Buraya gelin!
İçeriye 30'a yakın adam girdi.
Ben: Demek kavga istiyorsun. Peki o zaman.
Kenara geçtim ve yere oturdum.
Ben: Gelebilirsiniz.
Kurogiri tekrar bir kapı açtı. İzuku, Shoto ve Shinsou geldi.
Shoto: Aşağılık herifler. Hepinizi geberteceğim.
Sadece Shoto hepsini alt edebilecek güçteydi. İzuku'nun özgünlüğünü saymıyorum bile... Shinsou ve Toga da olduğu için kazanan tarafın baştan belli olduğu bir maçtaydık.
Ayağa kalktım ve Dabi'nin yanına doğru gittim. Kucağımdaki Sakura her şeyden habersiz masumca bakıyordu.
Dabi: Sen... Sana inanamıyorum!
Ben: Bunun anahtarı nerede biliyor musun?
Dabi: Hayır.
Ben: Shinsou! Anahtarı rica ediyorum.
Shinsou: Hemen.
Shinsou: Hey pislik herif. Söylesene anahtar nerede?
Akira: Sana bunu söyleyeceğimi mi sanıyorsu...
Shinsou: Şimdi o anahtarları bana ver.
Akira: Huh. Elbette.
Shinsou'nun özgünlüğü sayesinde Akira'dan anahtarı aldık. Shinsou anahtarı bana doğru fırlattı.
Shinsou: Yakala!
Ben: Yakaladım.
Anahtarları alıp Dabi'nin ellerinin kilidini açmaya başladım. Beni izliyordu. Bana bir o kadar hayranlıkla bir o kadar da aşağılanmış hissederek bakıyordu.
Ellerini çözdüm.
Ben: Kalk gidiyoruz.
Sorgulamadan kalktı ve Kurogiri'nin kapısıyla eve gittik.
Ben: Sakura'yı al. Babasını çok özledi. Odaya girin ve oradan çıkmayın. Ben arkadaşlarıma teşekkür edeceğim. Sonra odadan çıkarsın. Seninle konuşacağız.
Hiçbir şey demedi. Sadece baktı. Sonra Sakura'yı kucağına aldı ve ona sımsıkı sarıldı. Ahh onları böyle görmeyi özlemişim...