sextus decimus

429 58 30
                                    

Gecenin bir saatinde uyumak yerine tavana diktiğim gözlerimin kapanmamasının en büyük nedeni bir kaç saat önce yaşanan olaylardı.

Yibo'nun kuruduğu cümlenin Ruo'nun ve o adamın inanması için oyunun parçası olduğunu bilsem de kalbimin derinliklerinde oluşan titreşimleri görmezden gelemiyordum, gelmek istemiyordum. Hızla arabaya binmiş ve hiç konuşmadan kaldığımız yere sürmüştü. Geçen zaman boyunca ne yüzüne bakmış ne de tek bir kelime edebilmiştim.

Eve geldiğimizde ise aynı sessizlikte odalarımıza çekilmiştik. Aslında her şey olmasını istediğimiz şekilde ilerliyordu.

Yibo'nun o cümlesinden sonra Ruo'nun ve o adamın bize inanmaması imkansızdı. Dolunaydan dolayı tüm odayı dolduran ay ışığı tüm bu düşüncelerime eşlik ederken telefonuma gelen mesaj sesiyle hızla yerimden doğrulmuştum.

Ruo
Değişiklikten son anda haberim oldu, üzgünüm. Sanırım Yibo sonunda yola geldi ha?

Ruo'dan gelen mesaj, artık bazı şeylerin yerine oturmaya başladığını gösteriyordu. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp bir kaç saniye daha gözlerimi mesajda gezdirdim.

Aslında bakıldığında bu önemli bir gelişmeydi ve bunu Yibo'nun da öğrenmesi gerekiyordu, evet. Yataktan kalkıp elimde sımsıkı tuttuğum telefonla birlikte odanın kapısına doğru ilerlerken aklıma bunu söylemek için sabahı beklemek her ne kadar daha mantıklı gelse de beklemek istemiyordum.

Bedenimi dikleştirip bir kez daha düşünmeden kapıyı açarak Yibo'nun kaldığı odaya doğru yürümeye başladım. Sonuçta uyumuyordu. Yani vampirlerin uykuya ihtiyacı olmadığını anlamak zor değildi. Rahatsız etme düşüncesi de böylece kafamdan tamamen çıkınca daha fazla düşünmeden kapıyı çalmıştım.

Fakat herhangi bir ses gelmemişti. Kapı kulpunu yavaşça aşağı indirip kafamı içeri uzattığımda gördüğüm tek şey bomboş bir odadan ibaretti.

Gözlerim odada gezinirken açık olan pencereden giren rüzgarın sesiyle oraya doğru döndüğümde ise tam karşımda beliren bedenle irkilip bir kaç adım gerilesem de aramızda ki mesafeyi açmaya yetmemişti.

Saçları rüzgarın şiddetinden her bir yana dağılmış, gözleri yorgunluktan baygın şekilde öylece beni izlerken dudağının normal renginden daha koyu bir tonda olması -normal rengine dikkat ettiğimden değil de sadece belirgin dudakları olduğu için- beslenmek için gittiğini anlamamı sağlamıştı.

Saçları rüzgarın şiddetinden her bir yana dağılmış, gözleri yorgunluktan baygın şekilde öylece beni izlerken dudağının normal renginden daha koyu bir tonda olması -normal rengine dikkat ettiğimden değil de sadece belirgin dudakları olduğu için- be...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kaldığımız yer ağaçlığın içinde bir orman evini andırdığı için beslenmesi oldukça kolaydı. Daha fazla incelemenin yanlış olabileceğini düşündüğüm için gözlerimi yüzünden çekerek hiç bir ilginçliği olmayan odada gezdirmeye başladım.

"Bir sorun mu var?"

En sonunda sessizliği bozarak konuşan o olmuştu. Neden buraya geldiğimi hatırlayarak boğazımı temizlemiş ve konuşmaya başlamıştım.

Sniper [YiZhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin