GECENİN AĞZINDAN DEVAM ;
Ben kalkmaya çalıştığım sırada beni kaldırmaya yeltenmişti.Gerizekalı.
Benim iğrenç vücuduma dokunan ellerini ittirdim ve yalpalayarak ayağa kalktım.
Hayır erkeklere güvenmezdim. Tam güvendiğim sırada en büyük kazığı da bir erkek atmıştı bana.
Insanlara güvenilmeyeceğini çok küçük yaştan öğrenmeye başlamıştım. Ve bu yüzden de Üniversiteyi bile okumamış bir huzurevinde yaşlı insanlarla vakit geçiriyordum.
Ama genelde sadece yaşlılara konuşurdum.
İmsanlara güven olmazdı çünkü. Insanlar güvenilmez, bencil ve zevklerine düşkün canavarlardı gözümde.
Ben bunları düşünürken çoktan yürümeye başlamıştım bile. O 'gizemli' (!) çocuksa arkamdan geldiğini belli ederek ayaklarını yere vurarak yürüyordu.
Ama adamın peşimi bırakmayacağını anlayınca artık iyice gerilmiştim. Arkama dönüp ellerimi cebime yavaşça koyarken kaşlarımı kaldırdım.
"Beni neden takip ediyorsun ? " dedim bıkkın bi şekilde.
Dudakları bişeyi iyi biliyomuş gibi arsızca yukarı doğru kıvrıldı.
"Bilmem. Belki asıl istediğim şey sendedir. Belki duygularını, hislerini, düşüncelerini hatta seni istiyorumdur ?"
Dediğindeyse alayla sırıtma sırası bendeydi.
"Bu dediklerin sencede biraazz ımm 'hayal' değil mi ?" dedim hayal kısmını bastırarak.
Histerik bi kahkaha attı. Sonra bi anda ciddileşti , ki bu hali beni ürkütmüştü. "O kadar emin olma bence. Bu dediklerin için pişman olacağından eminim." Deyip arkasını dönerek koşar adımlarla uzaklaştı yanımdan. Bense arkasından sadece zafer kazanmışçasına sırıtıyodum.
Çünkü bu dediği saçmaydı. Kendi isteğimle asla bana sahip olamazdı.
🙅
Gözlerimi açtığımda ellerim yatağa bağlıydı. Karanlık bi odada pencereden sızan küçük bi ışık kırıntısıyla etrafımda neler olduğunu ayırt edebiliyordum.
Ellerimi kurtarmaya çalışırken bunun basit bi iple değil de zincirle bağlı olduğunu farkettim. İstesem de çırpınsam da ordan kurtulmam imkansız gibiydi.
Bir süre öylece buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalıştım. Biraz beynimi zorlayınca hafızamda rüya gibi resimler canlanmaya başladı. Ve uykum açıldıkça daha da netleşiyordu.
En son eve gidip uyumuştum. Teyzemle yaşıyordum evet. Ama teyzemin evinde yaşamıyorduk. Teyzem ben klinikte yattığım sıralarda ailem varken yaşadığımız evi yeniletmişti tekrar oraya taşınmıştık. Benim daha iyi olacağımı düşünmüştü teyzem. Evet en son, odamdaydım. Uykumun içinde bi elin belime değdiğini hissedip gözlerimi açar açmaz bi el ağzıma elini bastırmıştı ve bilincim kapanmıştı.
O yüz gittikçe netleşiyodu. Bu o adamdı. Beni yangından kurtaran o şerefsiz adam.
Madem kurtarmıştı şimdi neden tekrar kaçırmıştı ? Kaçırması yetmezmiş gibi bir de elimi kolumu zincirlemişti manyak.
İnsanlar benden ne istiyordu ki ? İşte bu yüzden insanlara güvenmezdim ben. Elimdeki zincirlerde düşünceliğimin doğruluğunu gösteriyordu.
O sırada kapı yavaşça açıldı. İçeriye yavaşça o şerefsiz girdi. Sahi adı neydi bunun ? Sürekli şerefsiz, adam, çocuk demek zorunda kalıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
Teen FictionBir acı bu kadar acı olabilirdi. Bu kadar boğaz yakardı anca. Çarelerin bile çaresiz kaldığı bazı hayatlar vardır. İşte o hayatlar için, hayal kavramı anlamsızdır. Sadece acı kavramı anlam kazanır, kazanmak zorunda bırakılır.. Bi insan ne her zaman...