UFUĞUN AĞZINDAN ;Adım Ufuk. O kıza bu eziyetleri yapan da benim.
Elimde biranın dolu olduğu bardağımla, pencereden dışarıyı izliyodum. Eskiden bu evde ailemle yaşıyodum. O tecavüzden önce.
Ve Gecenin babası yüzündendi. Kendini Geceye mükemmel baba gibi gösterse bile aslında o da şerefsizin tekiydi. Ailem, çok zengin, soylu bi aileydi.
9 yaşında falandım. Babam doktordu. Ünlüydü, işini de iyi yapardı. Mutluyduk da. Ta ki o güne kadar. Gecenin babası, anneme tecavüz etmişti. Bilmiyorum. Belki sarhoştu. Ama sonuçta olan benim anneme olmuştu. Hamile kalmıştı. Ve o bebeği babamdan gizlemek için çok çabalamıştı. Fakat ne kadar çabalarsa çabalasın. Babam doktordu ve farketmişti.
Farkettiğindeyse hiç bişey eskisi gibi olmadı. Babam kafayı yemişti. Annemse sürekli kendini öldürmekten bahsediyodu. Kimsenin beni düşündüğü yoktu.
Bi gün bahçede herşeyden habersiz oynuyodum. Çok sıkışmıştım. Hemen banyoya girdim. Fakat her yer kandı. Ne olduğunu anlayamadım. O kırmızı sıvının kan olduğunu bile anlayamamıştım.
Ama kurumuştu. Yani o kırmızı sıvı her neyse olalı uzun süre geçmiş olmalıydı. Ben eden çıkarken öyle bişey yoktu.
Kırmızı sıvıyı takip etmeyi düşündüm. Çocuktum ve içimde zerre kadar korku yoktu.
Kanları takip ettim. Bodrum katına kadar devam ediyordu. Bodruma indim bende. O kırmızı sıvı artmıştı. Ve bu içimin ürpermesine sebep oluyordu. Bodrumun ışığını yaktım. Ve kanlar içinde yatan annemi gördüm. Melek annemi..
Yanına gittim. Dizlerimin üstüne çöktüm. Annemin kafasını dizlerime çekip başını kendime doğru döndürdüm. "Anne ? Annecim hadi bana doğru bak. Gözlerini aç anne. Neden var bu kırmızı sular anne ? Neden her yerini kapladı ?" diye çocuk aklımla sorarken, annem yavaşça ve güçlükle gözlerini açtı. Yüzüme bakıp elini ağır ağır yüzüme yaklaştırdı. Yanağıma gelince durdu ve gözyaşlarımı sildi.
Dudakları morarmış, yüzü solmuştu. Hareketleri ağır çekimde ilerliyor gibiydi.
Yüzüme hüzünlü ve sulu gözlerle baktı. "Ağlama bitanem. Ben çok uzağa gitmiyorum. Babanı üzme olur mu ?" dedi gözünden bir damla yavaşça aktı ve saçlarının arasına karıştı.
Sonra önce eli düştü yanağımdan yavaşça, ardından da gözleri ağır çekimde kapandı. Önce anlayamadım. "Anne ? Anne ? Anne yüzüme bakar mısın ? Anne lütfen bana bak. Ellerimi tut anne. Anne beni bırakma lütfen ! Ben koca dünyada tek başıma yapayalnız kalırım. Lütfen anne. Beni de götür anne. Meleğim. Beni de götür anne. Ben tek başıma kalamam buralarda hem. Üşütürüm anne hasta da olurum. Ödevlerimi tek başıma yapamam anne. Gök gürültüsünden korkunca yanına da koşamam anne gitme."
Diye ağlarken, gök gürültüsüyle irkildim. Kucağımda yatan, bana can veren kadın, kucağımda can vermişti. Bu acının bir tasviri yok. Bu acı betimlenemeyecek kadar büyük bir acı.
Babamsa annemin ölümünden sonra iyice mahvolmuş ve kendini işine vermişti.
Hep geç geliyordu. Ama bir gün, gelmedi. Bekledim. Saatlerce. Günlerce bekledim. Sadece evdeki hizmetli abla ve ben vardık. Ablaya sorduğumda o da konuyu saptırıyordu.
Herkes neler döndüğünü biliyordu, ben hariç.
Hiç birşeyi anlamamıştım. Babamın beni.. terkettiğini anlamamıştım.
Büyüdükçe, yavaş yavaş, gerçekleri idrak etmeye başladıkça, duygularım da yavaşça siliniyordu.
Yok oluyordu.
Sanki ruhumla, bedenim ayrılıyordu büyürken..
Ve en sonunda, ruhum bedenimi terketti. Kalbim zaten annemle beraber çürümüştü.
İnsanlara zerre kadar acıma, üzüntü duyamaz oldum.
Ve sonra da böyle psikopat olup çıkmıştım işte.
Bunları düşünürken, bir yandan da geceyi izliyordum. Bu kızda psikopatın tekiydi.
Kendini kesiyordu. Odada ses kesildiği için şüphelenip girmiştim. Ve kanlar içinde yatan geceyle karşılaşmıştım. Babam doktor olduğu için küçüklüğümden beri hep ilgi duymuştum kanlı şeylere.
O yüzden bu konuda az çok yeterli bi bilgim vardı.
Geceyi görünce önce numara yapıyor sanıp yanına çöktüm. Ama herhangi bi tepki vermedi.
Bu da bilincinin nerdeyse kapalı olduğunu gösterirdi. Ona zarar vermek intikam almak istiyordum. Fakat, şuan ölemezdi.
Şimdi olmazdı.
Hemen bi bezle kestiği yerlere baskı uygulamaya başladım. Fazla derin kesmişti. Bu kadar mı acı çekmişti ?
Babasının yaptığı pisliği, kızı ödüyordu.
Benim annem de yaşamıştı o acıyı. Ona bu acıyı çektirenler de aynı acıyı çekmelilerdi.
Kısasa kısas uyguluyordum bi nevi.
Yaralarını güzelce temizledikten sonra sargı bezine ilaç döküp güzelce sardım. Mikrop kapmasını istemezdim.
Yatağa götürüp yatırdım, üzerini giydirip güzelce de üstünü başını temizledim. Üşümemesi için üstünü örttüm.
Bünyesi çok yorulmuştu.
Dinlenince kendine gelecekti.
O zaman devam ederdim canını yakmaya.
GECENİN AĞZINDAN..
Uyandığımda etrafımda sargı bezleri vardı. Bu çocuk beni buraya mı yatırmıştı ?
Cidden önce bana tecavüz etmeye kalkmış sonra benle doktorculuk mu oynamıştı ?
Bu şerefsizin aklında neler dönüyordu ?
Odama girmesiyle gözlerimi sıkıca yumdum. Uyuduğumu sanmasını istemiştim.
Hiç bişey demeden gelip yanıma oturdu. Bunu da yatağın bi tarafı çöktüğü için anlamıştım.
Kulağıma doğru eğilip önce nefesini boynuma doğru üfledi. Bu ürpermeme sebep olsa da belli etmemeye çalıştım.
"Daha yeni başlıyoruz hadi ama. Uyumadığını biliyorum numaraların boşuna sökmez yani."
Deyip sırıttı. Sırıttığını da ses tonundan anlayabiliyordum.Benimle derdi neydi bu adamın ? Ne yapabilirdi ki daha ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
Teen FictionBir acı bu kadar acı olabilirdi. Bu kadar boğaz yakardı anca. Çarelerin bile çaresiz kaldığı bazı hayatlar vardır. İşte o hayatlar için, hayal kavramı anlamsızdır. Sadece acı kavramı anlam kazanır, kazanmak zorunda bırakılır.. Bi insan ne her zaman...