Her sokağın çıkmaz olduğunu anlamak için, sonuna kadar yürümek zorunda bırakıldık..GECENİN ANLATIMIYLA..
Vücudumdan akıp giden ılık su vücudumdaki yaraları yakmakla meşgulken aklımda bir ton soru dönüyordu.
Sanırım bir süreliğine düşünmeyi bırakıp, akışına göre davranmam gerekiyordu. Sonuçta Ufuk'un da hayatında bir sürü acısı olmuştu. Ve o az önce ağlamıştı. Ve bunda da samimi gibiydi sanki. Tek istediğim şey artık mutlu olmak, ve bana acı çektiren insanlardan intikamımı almaktı.
Ufuk'un bana verdiği havlulara sarınıp banyodan çıktım. Birazcık uyumak ve rahatlamak istiyordum.
Ama öncelikle, Ufukla konuşmam gerekliydi.
UFUK'UN ANLATIMIYLA..
Yarım saat önce..
"Seninle konuşmam gerek Ufuk." Demişti çekingen tavırlarıyla. Hala korkuyordu benden, hala ürküyordu. Gözlerinden belliydi. Bende sevecen olmaya çalışarak, "Tabi ki gel Gece.." dedim birazcık da olsa çekingenliğini atsın diye tebessüm etmiştim.Yan tarafıma doğru geldi ve elinden geldiği kadar koltuğun ucuna oturdu. Onun benden korkmayacağı bir gün gelecek miydi acaba ?
Ağzını bir kaç kez açıp kapattı. Sanki birşey söylemek istiyor da, söyleyemiyor gibiydi.
Devam etmesini istercesine beklentili bakışlarla baktım Geceye.
O da anlamış olacak ki, boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Aslında senden bir yardım beklediğim için değil. Ama bilmiyorum sadece anlatmak istiyorum. Sen bana az buçuk anlattın hayatını. Sıra bende." Dedi benden onay beklercesine.
Bende "Tabi ki öyle. Anlatmalısın bana. Ama ben zaten yeterince kötüsün diye sormak istememiştim. Rahatlayıp birazcık da olsa atlattığında, soracaktım. " dedim ve gülümsedim. O da gülümsemeye çalıştı ama sonra tekrardan eski ciddiyetine döndü.
"Ben de kolay bir hayat yaşamadım. Sen mutlu olduğumu düşünüyor olabilirsin fakat ben aslında sadece hayat dolu olduğum için öyleydim. Yani herşeye pozitif bakabilen bir yapım var elimde değil. Küçükken annem, babam ve kardeşim gözlerimin önünde öldü. Kardeşim henüz küçüktü. 4 yaşında var ya da yoktu. Bense 9 civarındaydım. Sen ailesiz büyüdün biliyorum. Aynı kaderi paylaşıyoruz. Bende ailesiz büyüdüm. Onlar gözümün önünde yandı. Çabalasam da hiç bir faydam olmamıştı. Ardından zaten teyzemle yaşamaya başladım. Bazen öyle zamanlar gelirdi ki ölmek isterdim. Psikolojim alt üst olmuştu. Keşke dedim hep. Keşke bende onlarla beraber yansaydım. Ne yazık ki keşkelerle hayat sürmüyor. 16 yaşıma kadar bu böyle geçti." Dedi ve duraksadı Gece. Sanki konuşmaya korkuyor gibiydi. Ve o sırada bir kaç damla çoktan firar etmişti gözlerinden. Saklamaya çalışıp hemen silmişti ama farketmiştim. Tepki vermeden dinlemeye devam ettim.
"16 yaşıma kadar bana destek olan 2 kişi vardı. Biri kayra, öteki teyzem. Kayra benim çocukluk aşkımdı. Ta ki o güne kadar. " dedi ve tekrar sustu. Sesi titremeye başlamıştı. Sanki herşeyi tekrar tekrar yaşıyor gibiydi."Kayrayla hiç ayrılmazdık. Ben 16'yken o 18 yaşındaydı. Ve bana iğrenç şekilde, istemediğim halde.." dediği anda boğazından bir hıçkırık kaçtı.
O sırada çekip sarılmak istedim Gece'ye. Cesaret edemedim.
GECE'NİN ANLATIMIYLA..
Bazen ölmek istersin ya hani acıdan, böyle iki göğsünün arasında, köprücük kemiklerinin azıcık aşağısında büyük bir ağrı olur. İlaç içsen geçmez, ağlarsan geçmez, uyusan geçmez. Yanında duracak bir ailen bile olmaz ya hani. O durumdayım işte. Acıdan delirmek üzereyim ama deliremiyorum. Ölmek üzereyim ama bir türlü...ölemiyorum. bu çok..acımasızca.
Önce herşeyi siyaha boyamak lazım. Sonra kurumasını bekleyip, üstüne beyaz harflerle yeni bir hikaye yazmak. Buna unutmak demiş Cem Adrian.. Unutamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
Teen FictionBir acı bu kadar acı olabilirdi. Bu kadar boğaz yakardı anca. Çarelerin bile çaresiz kaldığı bazı hayatlar vardır. İşte o hayatlar için, hayal kavramı anlamsızdır. Sadece acı kavramı anlam kazanır, kazanmak zorunda bırakılır.. Bi insan ne her zaman...