Anneme yalan söylemenin vermiş olduğu kötü his ile olanları düşünürken evde oturuyordum, ardından kapı çaldı, saatler 06.08'i gösteriyordu, kapıyı uykulu gözlerimle garip bir korkuyla açtım, bi adam vardı.
-E-e merhaba ne istemiştiniz
-Merhaba, ben Erke'nin babasıyım
-Hoş geldiniz.-Hoş bulduk evlat.
Erke'nin babasının tavrı biraz garipti, utançla karışık bir mahvolmuşluk vardı yüzünde, bu adam ilaç firmasında müdür değil miydi?
Biliyorum ilaç firmasında çalışmakla mutluluğun alakası yok ama daha dinç bir insan düşünüyordum...
-Sana bir şey söylemem lazım...
Ardından soran gözlerle ona baktım.
-Okuldaki kazmayı hatırlıyorsun değil mi?Gözlerim birden şoka dönmüşçesine adama döndü, sakallarının uzun olduğunu fark ettim. Ardından adama korkuyla baktım, açıklamaya başladı:
-O kazmayı oraya koyan bendim.
-Bir saniye, bir saniye, sizin orda ne işiniz vardı?
-Evlat, açıklayabilirim-ben...
Adama öfke dolu bir tavır edinip; bu işte sizin de mi parmağınız var, bana açıklar mısınız, yoksa kapıyı kapatmak zorunda kalacağım, dedim sert bir ses tonuyla.
Adam hemen konuşmaya başladı,
O kazmayı oraya ben koydum, o harabeden kalan odanın ayakta kalmasının sebebi etrafında güçlendirme olması, deprem haberlerde bekleniyordu ve oğlumu korumak için önlem aldım. Bunu gizlice yaptım yani onu da ben yaptırdım, ben mafyanın
adamıyım, ama en son annemi öldürdüğü için ondan intikam almak istedim, bi yandan da size yardım ettim, mafyanın işini bitirdiğiniz için teşekkür ederim, bunu söylemek için geldim, yakında polis beni alacak, bunları Erke de biliyor, dinlediğin için teşekkür ederim.
Dedi ve kapıyı kendi kendine çekip dışarıya çıktı
Birden panikledim, Kapıyı hızla açıp etrafa baktım. Kimse yoktu, Hiç kimse! Bu adam nasıl bu kadar hızlı çıkmıştı?
Erke'yi, Arya'yı ve Kaan'ı sıra sıra aradım, Arya ve Kaan bilmediklerini söylediler, bende anlattım ama Erke olayı biliyor, ama babaannesinin mafya yüzünden öldüğünü bilmiyor kanserden öldüğünü düşünüyormuş, sonra Erke'ye her şeyi anlattım, Erke babasını aradı ama bulamadı, babası sanırım ülkeden kaçmıştı. Polis bizi sorguya çekti, yeniden dolandırma olayı dışında bildiklerimizi anlattık. Bu olayı öğrenmek için mafyayı yakalamaları şarttı ve o adam anlatmazsa kimsenin haberi olamayacaktı. Polis bu durumda babasının sadece para cezası alıp işten kurtulacağını söyledi, ama neden ülkeden kaçmıştı? Polis bu durumla ilgili soruşturma açacaklarını ve babasının cezasını belki de bir yada beş gün hapse yükselteceklerini söyledi, bizde, yaklaşık yedi ya da sekiz gün önce olduğu gibi, 4 kişi olarak yürüyüp olayı tartıştık. Erke siyah hafif uzun saçlarını kaşıyarak, nasıl ya?! benim tatlı babam nasıl mafyayla çalışarak babaannemin ölümüne sebep oldu! nasıl?! diye isyan etti, ben de gözlerine bakarak onu sakinleştirmeye çalıştım, tamam dedim...
Sadece "Tamam" kelimesinin bile hayatımızda çok yeri vardı.
-Bunca şeyi birlikte yaşadık, halledebiliriz Erke.
-Anlamıyorum Enes, anlayamıyorum.
Arya da gözlüğünü düşmesin diye burnuna ittirdikten sonra konuşmamıza katıldı.
Erke, bak sakin ol, bir şey yapma, illaki polis babanı bulacak, ve hafif bir ceza verip işin içinden kurtaracak, tamam mı?
Ardından Erke yutkundu, gözlerini yumarak başını yukarı aşağı salladı.;
Kaan da ortaya bir fikir attı;
-Ne dersiniz, bu gece bizim eve gidelim, her şeyi unutalım ve bir gece birlikte takılalım, dördümüz.
Erke tamam olur dedi.
Arya da mükemmel olur diyerek minik bir şekilde sıçradı.
Bende kararsıza başımı salladım,
Kaan bu akşam saat 20:00 size uygun mu dedi, konumu size atarım.
Hepimiz onayladık, sonra evlerimize dağıldık, bende Erke'yi aradım, biraz bilgisayar oyunu oynadık, artık ne de olsa normal hayatımıza dönmüştük, Erkeyle yaklaşık 3 saat GTA 5 oynadık, sonra saatin 18:00 olduğunu görüp oyundan çıktık, bilgisayarımı kapattım, sosyal medyada gezindim, Tumblr, İnstagram Youtube'a sıra sıra baktıktan sonra mutfağa gidip kendime tost yaptım, tek başıma yerken televizyonu açtım, haberlerde hala okul vardı, ardından annem aradı, durumumu sordu, partiden bahsettim, oo iyi artık bir kız arkadaş edin dedi ve güldü, bende utanarak istemsizce güldüm ve görüşürüz deyip telefonu kapattım, annem hep beni düşünürdü, kendi ayaklarım üstünde durabildiğimi bildiği için bir sıkıntıda ben istemediğim sürece yanımda durmazdı, neredeyse hayatlarımızı ayırmıştık, dost gibiydik, birbirimizin özel hayatına karışmayan ama sürekli arayıp soran 2 dost...
Babamın bütün aileyle arası iyi olmadığı için bizimle görüşmüyordu, sadece ayda bir yolladığı 2 bin TL ile varlığından haberdar oluyorduk, sabah akşam tren sürüyordu, evde zaman zaman onları düşündüm, yemeğimi yedikten sonra saate baktım, saat 18:30 u gösteriyordu, tekrar üst kattaki odama çıktım ve üstümü değiştirdim, üzerime gri kısa kollu tişörtüm ve kapüşonlu siyah hırkamı giydim, saçlarımı taradım, telefonumu , anahtarı aldım ve evden çıkıp taksi çağırdım, Kaan'ın attığı konumu taksiye tarif ederek, bir eve geldim, ev:2 katlı, bahçeli bir villaydı, havuzu yoktu ama bahçesi oldukça ihtişamlıydı, kapıyı çaldıktan 10 saniye sonra Kaan açtı, içerde Madrigal çalıyordu ve Kaan Erke'yle PlayStation oynuyordu, Kaan Hoş geldin Enes, nasılsın dedi, bende iyim dedim, içeri gelsene Pes atıyoruz, hem pizza da var.
Hemen odaya girdim, ben onların maçını izlerken kapı bir kere daha çaldı, ben açarım, dedim.
Ardından kapıyı açınca Arya'yı gördüm, sarı saçları, sade gri elbisesi ve güzel bakışları...
Sonra, merhaba dedi, bende merhaba, içeri gelsene diye karşılık verdim, içeri geldi, ona odayı gösterdim ve , hep birlikte oturduk, Kaan ve Erkenin maçı bitmişti, ardından Kaan: hadi sıra sizde dedi.
Arya tamam olur deyip sağ taraftaki tekli koltuğa oturdu, Enes, hadi! deyip güldü.
Ben de şaşkın bakışlarla sol taraftaki koltuğa oturdum, Arya hemen oyunu 5 yıldır oynuyormuş gibi takımını seçti ve hazırlandı, ben şaşkın şaşkın kadroyu ayarlamaya çalışırken Kaan arkadan kıkırdayarak pizza yiyordu, maçı başlattık ve Arya 1. yarıda skoru 3-1 yaptı.
Ben etrafa şaşkın bakışlar atarken Kaan'ın kendini yırtarak kahkaha atma şeklini görünce istemsizce gülmeye başladım, Arya ve Erke desen gülmekten yıkılıyorlardı, ardından 2. yarı başladı, skoru 4-3 yaptım, ve maç 90+2 olunca Arya da bir tane gol attı ve maç 4-4 bitti, Arya elini uzattı ve tebrikler diyerek kıkırdadı, bende tebrikler deyip gülmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsoluşun Vibe'ları
Phiêu lưuBu bizim hapsoluş hikayemizdi. 4 yakın arkadaşın yıkılan bir okulun içinde verdikleri mücadelenin hikayesiydi. Sonrasında çektikleri acılarla yaralanmaları ve birbirlerinin yaralarını sarmalarını anlatan bu hikaye bence size çok şey öğretecek. Pek...