2 bölüm

178 9 6
                                    

O an o kıza nefret besledim. Böyle bir şey nasıl yapa biliyordu ki? Hiçmi vicdanı yoktu? Kolumdan çimdiklenmemle  acıyan yeri tutup Jisoo'ya baktım" Jennie işini neden yapmıyorsun? "dedi sinirli yüz ifadesi ile. Çimdiklediği yeri ovub " Canımı acıttın"dedim. Gülüp" Kovula bilirsin. Çabuk işine dön"dedi. O gittiğinde bende sıcak kahveleri fincanlara döküyordum. Az önceki ressamın sevgilisi gelip gülümseyerek" İki fincan kahve ala bilirmiyim? "diye sordu. Az önce yaptığı şeye rağmen gülüp, hiçbirşey olmamış gibi rahat davranıyordu. Ne kadar sinir olsamda yalancıktan gülüp" Şimdi getiriyorum kahvelerinizi" dedim. Elimi tutup" Ben alırım."dedi ve hazırladığım kahveleri alıp sevgilisini aldattığı çoçuğun önüne koymuştu. İkisi birlikte oturup sohbet ederken onu abisi gibi tanıttığını anlamıştım. Ressam'sa onları dinliyordu. Birazdan diğer çoçuk gittiğinde kız onun kalkmasına yardım etti. Birlikte gittiklerinde şaşkınca onları izlemiştim. İnsanlar duygusuz olmuştu. Gün geçtikce dahada kötüleşiyordular. Müşterilerin hepsi gittiğinde ortalığı toparlıyorduk. Jisoo yorgunca bir masaya oturduğunda " Bekle kahve getireyim içelim"dedim ve mutfağa gittim. Kahveleri alıp geri döndüm. İçerken Jisoo" Bu gün o kör çoçuğu izliyordun  ancak. Gözümden kaçtığı yok"dediğinde gülüp" Sen herzaman böylesin"dedim. Kahvesini yudumlarken" Aslında çok yakışıklı ve bacarıklı biri. Böyle birisinin kör olması... çok acınası"demişti. "Hayır Jisoo . Öyle değil. Sorunu olan insanlara acımamlısın. Tanrı böyle yaratmış olabilir onu. Belkide böyle olması gerekiyordu" dediğimde tek kaşını kaldırıp" Kör mü? "diye sordu. Başımı hayır anlamında salladım. O'sa kahvesini bitirip ayağa kalktı" Hadi işimizi bitirip gidelim"dedi. Bende kalkıp onu takip ettim.

Kafeden sonunda dönmüştüm eve. Annem dediğim gibi anahtarları vazonun altına bırakmıştı. Onları alıp kapıyı açtım. İçeri geçip çantamı salona bıraktım. Bir bardak su içip odama çıktım. Çok yorulduğum dan üstümü değiştirmeden kendimi yatağa attım. Yarın iş yoktu. Kalkıp pijamalarımı giyip uyudum. Yarın kuşların güzel sesiyle uyandım. Kalkıp pencereye yaklaştım. Hava güneşli ydi. Çok güzel çiçek kokuları vardı etrafta. Üstümü değişip aşağı indim. Kahvaltımı yaparken de en sevdiğim müziği dinliyordum. Adeta ideal bir gün olacağına şüphem yoktu. Bu gün bakıcılıkta yapacaktım. Komşunun çoçuğu çok yaramaz olsada kabul etmiştim. Hem para vericektilerki bu kafeden aldışım maaş kadardı. Annemle yaptığım keklerden biraz yanıma alıp , komşunun kapısını tıklattım. Kapıyı açıp beni görünce sevindi yaşlı teyze. Torunu çağırdığında çoçuğu çoktan hazırlamıştılar. "Merhaba" diyip elimi uzattım. Oda şirince gülümseyip" Merhaba"dedi ve uzattığım elimi tuttu. Beni içeri götürüp oyuncaklarını gösterdi. Çoçuğun annesi olan İrene bana gülümseyip" Hoş geldin"dedi. Ona karşılık verip elimdeki kekleri masaya bıraktım. İrene çoçuğu Lia'nın yanağından öpüp vedalaşıp gitti. Evde yalnız kalmıştık. Ve şimdi maceramız başlayacaktı

 Ve şimdi maceramız başlayacaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sensitive heart [Taennie] ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin