BÖLÜM 15

197 30 340
                                    

Bir sonraki bölüm yesss diyebileceğimiz bir bölüm diye tahmin ediyorum. Belki üzülürüz emin değilim ama sizi seviyorum. Spoi veremem.

Yorumlarınızı alabilir miyiiiiim *-*

Şimdiden teşekkürler ve görüşürüz.

Muaaah.

Bir insanı kalıpları dışında, ruhani bir varlık olarak incelerken onun sesine ya da kelimelerine ihtiyaç duymazdınız. Çünkü bir insanı, bir ruhu tanımak için yeterli şey bakışlardır aslında. Her ruhun bir bakışı vardır. Kör ruh diye bir şey yoktur. Ancak Sehun'un bakışları üzerimdeyken, onu terazinin hangi kısmında değerlendirmem gerektiğine karar vermekte güçlük çekiyordum. Bana ne hissettirdiğini, hislerimin uçlarını düğümlerken ne yaptığını bilmiyordum.

Bakışlarında vaat ettikleri gerçek miydi?

Orada daha önce yaşamın bana hiç sunmadıklarını, koşulsuzca benliğimi kabul ettiğini görüyordum. Saf bir istekle, çocuk gibi masum bir bakışla bakıyordu ama güvenimi büyük ölçüde sarstığı açıktı.

Ben ne yapıyorum? Evet, işte bu soru bir süredir aklımı kurcalıyordu. Ne yaptığımı, bundan sonraki amacımın ne olduğunu bilmiyordum. Bir yanım başsavcının istediğini elde etmesine izin vermem gerektiğini söylüyordu. Bu çiftliğe tıkılı kaldıktan sonra paraya ihtiyacım yoktu. Ama bir yanım ölene dek ve hatta öldükten sonraki hayatımda bile bu paranın benim gelecek vaadim olduğunu söylüyordu.

Ve sanıyordum ki inadım sadece bu yüzdendi.

Şimdi Sehun, beni yine gözlerindeki o saf, çocuksu ifadeyle izlerken sebepsizce gözlerimi ona çevirmiyordum. Kolum piyanonun üstüne yaslanmış, başımı kolumun üstüne yerleştirmiştim ve parmaklarımı tuşların üstünde dolaştırıyordum. Bir şeyler çaldığım söylenemezdi sadece anlamsızca notalara basıyordum.

Başsavcı sabah evden gitmişti ama birazdan geri döneceğine emindim çünkü neredeyse hava kararmaya başlamıştı. Gitmeden önce sıkı sıkıya tembihlemişti huysuzu. Sanırım dışarıya çıkmamam konusunda kararlıydı.

Derin bir nefes aldım ve parmaklarımı bir başka tuşun üzerine götürdüm ancak basamadan omzuma bir el kapanmıştı. "Kalk hadi bir şeyler ye." dedi annem kısık ancak kesinlikle sevecen bir sesle. "Sabahtan beri hiçbir şey yemedin. Senin için güzel şe-"

Başımı kolumdan kaldırmadan elini omzumdan ittim. Yüzünü göremiyordum ama bakmak istediğim de söylenemezdi. "Git başımdan." diye mırıldandım sadece. Onunla değil konuşmak, göz göze gelmek bile istemiyordum çünkü bu beni ondan biraz daha soğutuyordu.

Annem topuklu ayakkabılarının zeminde bıraktığı seslerle beraber benden uzaklaştı. Salondan çıktığını yine aynı adım seslerinden anlamıştım. Sehun bu yokluğu fırsat bilmiş gibi sadece birkaç saniye sonra yanıma kurulduğunda, başımı kaldırmadan ona baktım.

Dudaklarımın yukarıya kıvrılmasını engelleyemedim. Gözlerim tuşların üzerinde dolaşan parmaklarıma indi. Öylesine bir tuşa bastığımda, Sehun beni takip ederek siyah tuşlardan birkaçına bastı. "Çalmayacağım." diye mırıldandım sessiz bir iç çekişle.

"Neden?" diye sordu. "Çalacak gibisin, beraber deneyelim."

Başımı kolumdan kaldırdım, derin bir nefes alıp ona baktım. "Başsavcı gelir şimdi, yarıda kalsın istemiyorum." dediğimde, başını ağır ağır sallayarak beni onayladı. Bir bacağımı diğerinin üstüne yerleştirip gözlerimi tekrar piyanonun tuşlarında dolaştırmaya başladım.

Birkaç saniye geçmişti ki, Sehun'un dudaklarından sızan sıcak nefesini kulağımda hissettim. "Seni seviyorum." diye fısıldadı ancak bunu söyler söylemez geriye çekilmiş, benim gibi tuşlara bakmıştı.

Once upon a time / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin