BÖLÜM 21

176 28 205
                                    

Hay beybilerim sizi seviyorum ve kocaman öpüyorum.

Yorumlarınızı alabilirsem eğer çok mutlu olurum. Kendinize iyi bakııııın...

Odanın içine girdim ve yatakta uyumaya devam eden Sehun'a baktım. Ben kalkalı çok oluyordu. Duş almış, istümü giyinmiş ve bir bardak kahve içmiştim ama Sehun onca gürültü çıkarmama rağmen uyanmamıştı hâlâ.

Varlığı gülümsemem için bir nedendi. Gülümsedim. Parmak uçlarımda yatağa ilerleyip bir anda üstüne atladığımda, dudaklarından bir inleme döküldü ve karnını tutarak soluna dönmeye çalıştı ama üstünde olduğum için bunu yapamadı.

"Öpücükle uyandırılmayı bekliyordum." dedi acı çeker gibi bir sesle. Gözlerini açtı, uykulu gözleri gözlerimi bulduğunda tatlı bir ifadeyle gülümsedi. "Günaydın, biraz da küvette deneyelim mi?"

Başımı hafifçe geriye atarak güldükten sonra karnına iyice yerleştim. "Kafayı yedin sapık." dedim ellerimi başının iki yanına bastırarak. "Boynumu gördün mü? Baekhyun epey alay etti."

Çenemi tutup başımı kaldırdı ve memnuniyetle başını salladı. Gece o kadar uzun, doyumsuz ve imkânsız derecede güzeldi ki, hâlâ etkisinden çıkamamıştım. "Ama kendini tuttun," dedim ve derin bir iç çektim. "Fark etmedim sanma."

"Ayı gibi yatağı mı kırsaydım Luhan? Ki bunu yapabilirim, belim baya kuvvetlidir." Homurdanmasına gülerek alnındaki saçları ittim.

"Dalga geçme." dedikten sonra esneyip gözlerimi kıstım. "Hissettim işte, kendini tuttun."

"Kaba olmak istemedim." diye fısıldadı sır verir gibi.

Dudaklarıma yayılan gülümsemeyi engelleme gereği duymadan parmaklarımı saçlarının arasından geçirdim. Sehun saçlarıyla oynadığım için tekrar mayışırken gözlerini kapattı. Bir süre parmaklarımı ağır ağır saçlarının diplerinde gezdirip dudaklarımı burnunun ucuna bastırdım. "Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı," diye mırıldandım. "Lütfen seni izlerken hor gör bu telaşımı."

Sehun gözlerini açıp bana baktığında bir kez daha öptüm onu. "Devam et." dedi şaşkın bir sesle. İlk kez şarkı söylediğim içindi sanırım bu şaşkınlığı.

"Tut elimden gidelim, bu şehirde huzur yok. Sıcak şarap içelim, ne de olsa vakit çok." diye devam ettim gülümseyerek. "Dayanamıyorum, hayallerim çok ağır. Bana yardım et, kime konuşsam sağır."

Bana o kadar büyük bir dikkatle bakıyordu ki, utandığım için son bir kez daha dudaklarımı dudaklarına bastırıp üstünden çekildim. "Gerisini bilmiyorum." dedim ama biliyordum. Sadece utanmıştım işte. "Hadi kalk, bir şeyler yiyelim."

"Gerisini öğren, bu gece soracağım." dediğinde kapıya ilerledim gülerek.

Kapıyı açmadan önce ona baktım. "Bana neler yazdırdın, hiç farkında mısın? Özelsin, benimsin, bu da en büyük şansım." diye devamını getirdim şarkının. "İnsanlar konuşuyor ama hiç duymuyorum. Aklım fikrim hep sende, karşı koyamıyorum... Kalk artık!"

Sehun gülerek yatağın içinde döndü ama çocuk gibi heyecanlı bir tavrı vardı. Kapıyı açıp dışarıya çıktıktan sonra kapıyı arkamdan kapattım ve basamakları hoplaya zıplaya indim. Baekhyun'u mutfakta bir şeyler hazırlarken gördüm ama masanın büyük kısmı zaten hazırdı.

Chanyeol bahçede olmalıydı, kapı açıktı.

Çok geçmedi. Sehun da ıslık çalarak merdivenleri inerken göründü. Üstünde yine beyaz normalden daha ince bir gömlek, altında da bej renginde bir pantolon vardı. Bileğinde takılı olan kahverengi kayışlı saatini düzeltirken gözleri beni buldu, göz kırptı.

Once upon a time / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin