BÖLÜM 22

229 25 134
                                    

Selaaağağağaam ben geldim bugün başımdan gerçekten korkunçlu bir olay geçti onu sizinle paylaşmak istiyorum dkxmclxmkx

Yeni bölümleri not defterine yazıyorum ben ve bugün telefonumu değiştirdiğim için not defterindeki yazıları annem farkında olmadan silmiş... Bölümleri yani... Baya korkunçlu dakikalardan sonra notlarda geri dönüşüm olduğunu gördüm veeeeee hemen mutlu olduum

Neyse sizi seviyorum ve kocaman öpüyorum.

Kendinize iyi bakın görüşürüüüz.

Ve umarım yorumlarınızı alırım :)))

Ben Luhan.

Henüz yirmi üçünde ve artık yirmi dördünde, sadece Luhan.

Büyük acılar büyük gürültüler yapar ama bağıramazsın bazen, susarsın. Konuşamazsın, bakarsın. Anlatamazsın, sır gibi saklarsın. Büyük acılar büyük gürültüler yapar, nehirler gibi coşar, denizler kadar hırçın olur, boyunu aşıp seni yutar.

Kafamın içindeki tüm seslerin sustuğunu hissettim. Acım mı dinmişti? Büyük acılar büyük gürültüler yapmıyor muydu artık, kural mı değişmişti? Dünya ayaklarımın altından o kadar sert çekilmişti ki, ters düz olduğumu hissetmiştim. Derimin altındaki kemiklerimin sızlanışını, bahçenin bir köşesinde çalan pikaptan yükselen şarkının cızırtılı sesini duyuyordum.

Yılların çok şey eksilttiği bedenini ama buna rağmen güçlü duruşunu izledim. Beyazlamıştı saçları. Oysa onu son gördüğümde benim gibi kahverengiydi. Yıllar önce.

İnkâr.

O an mantıklı olan ilk şeydi. Olmayan bir şeyi yok saydığımı düşünür gibi bedenimi Sehun'a çevirdim ama parmaklarım artık parmaklarını sıkı sıkıya tutuyordu. Her an düşebilir gibi hissettiğim içindi sanırım. Gözlerim yerde dolaşırken, elimin içindeki ördeği sıktım ama bu da bilinçsizce olmuştu. Hayır, babam arkamda değildi. Bahçenin içinde değildi, bana bakmıyordu.

Bir şeyler söylemek için dudaklarımı araladım. Sehun'un da gözlerinin içine bakamıyordum. Aralanan dudaklarımdan çıkan tek ses nefes sesi olduğunda, gözlerimi sımsıkı kapatıp başımı iki yana salladım. "Gide..." Kelimeyi söyleyemedim. Derin bir nefes alıp tekrar Sehun'a baktım. "Gidelim..."

Fısıltı kadar kısık sesle çıkan sesime rağmen Sehun beni duydu. Anladı. Anladı biliyordum, gözleri öyle parlıyordu. Başını salladı ama yerinden kıpırdamadı. "Gidelim," dedim bu kez daha güçlü bir sesle ama bu bana göre güçlüydü. "Biraz daha dolaşalım... Sanırım kafayı yedim."

"Luhan," diye fısıldadı elini yüzüme uzatarak.

"Sehun hadi," diye direttim. "Hadi lütfen... Yalvarırım, gidelim."

Sehun dudaklarını ıslatıp derin bir nefes aldıktan sonra başını salladı bir kez daha. Bir kolunu omzumun üstünden sırtıma doğru sarıp bedenimi kendisine çektiğinde, yüzüm omzuna gelmişti. "Yanlış bir karardı," dediğini duydum. "Bu kadar ani olmamalıydı, hata yaptık... Savcım, daha sonra gelin."

Sehun kiminle konuşuyordu? O da benim gördüğümü mü görüyordu bilmiyordum. Emin olduğum tek şey bedenimin deli gibi titriyor olduğuydu. Öyle ki ona sarıldığım için Sehun bile titriyordu.

Arkamda birkaç adım sesi duyduğumda, korunmayı bekleyen küçük bir çocuk gibi Sehun'a biraz daha yaklaşmaya çalıştım. Hayalini gördüğüm çok olmuştu, sesini duyduğum da. Ancak daha önce hiç nefes aldığını duymamıştım hayallerimde.

Once upon a time / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin