5.Bölüm~NELER OLUYOR?~

41 7 12
                                    

1 hafta olmuştu o ağır sözleri duyalı. O zamandan beri başka bir kişilikle tanışmamıştı. Hilekar kişiliğinin verdiği bulmaca kendisi için yalnızca çıkmaz bir sokaktı. Hiçbir şey mantıklı gelmiyordu. Kafası patlamak üzereydi. Karanlıktaydı ve bir yıldıza, bir ışığa ihtiyacı vardı. Bir dağa tırmanıyordu ancak onu tutan bir ip yoktu. Pusulası kaybolmuş bir kaptandı. Kişilikleri, yeşil saçlı çocuk Taehyung, kızıl saçlı çocuk V... Yorulmuştu. 2 haftada 40 yıl yaşlanmış gibi hissediyordu. Kendinde yanlış arıyor bulduğu hataları ile kendinden daha çok nefret ediyordu.

-Jungkook

İsmimi duymamla beraber arka sıramda oturan öğrenciye döndüm. Arkadaş değildik. Sadece işi düştüğü zaman selam veren bir insandı.

-Efendim?

-Yarın ki sınavın ders notları.

BİNGO!

Vermek istiyor muydum? Hayır.

Verecek miydim? Büyük ihtimalle.

Tek kelime etmeden yarınki sınavın detaylı notlarını çantamdan çıkarıp sırasına bıraktım. Alışmıştım. Bir şey ne kadar iğrenç olsa bile bir süre geçtikten sonra alışıyordunuz. Hoş. Alışmak dışında başka bir seçenek de sunulmuyordu önünüze zaten. Zorbalığa uğradımın bilincindeydim elbette. Ancak insanoğlu yaratılışı işte. Bilinçaltım bu zorbalığı kabul etmeye ve normal karşılamaya başlamıştı bir süre sonra.

Her ne kadar bunun normallikle uzaktan yakından bir alakası olmadığını bilsem de...

Dediğim gibi, alışmıştım.  Arkadaş dediklerim, öyle sandıklarım, güvendiklerim, babam, çevrem ya da tesadüfen karşılaştığım yeşil saçlı çocuk...

Garip gelmiyordu artık. Ama... Acıyordu, hemde çok. Çok acıtıyordu. Aklın hayalin alamayacağı kadar acıyordu. Alışsam da ilk sefermiş gibi acıyordu. Her seferinde ruhum kanıyordu. Yaralarım asla kabuk tutmuyordu. Yeni kesikler eskisinden derin izler oluşturuyordu. Ruhum artık çirkindi. Kesikler ve kanla kaplı çökmüş ruhum midemi bulandırıyordu.
Kurtulmak istiyordum. Acıya bağımlı olan kendimi azat etmek istiyordum. Her seferinde Tanrıya "Canımı daha az yak, yalvarırım." diyerek dua etmek dahi acıtıyordu.

Bir tanrı var mıydı gerçekten?

Sanmıyorum.

Varsa bile bahse girerim o da benim acı çekmemden zevk alan sadistin tekidir...

Çalan zil ile alıştığım fobilerimden uzaklaştım. Bir nefes ötemde beni takip ettiklerini farkındaydım elbet. Görmezden gelmek daha iyi bir seçimdi. Eve gitmek için çantamı topladım. Okul sokağından çıkar çıkmaz gözüme sağımdaki kalabalık çarptı. İlgimi çeken kalabalık değildi ancak. Kalabalığın ortasındaki yeşil saç tutamlarıydı.

Yeşil saçları görene kadar sessiz ve sakin bir şekilde adımlarımı solumdaki yola yönlendirmiştim. Ancak yeşil saçlar tanıdıktı. Adımlarımı sağa çevirip kalabalığa doğru yürüdüm. Kalabalığı güç bela aşıp yerdeki yeşil saçlı çocuğu görmek için çabaladım. O muydu gerçekten?
Sâdece yeşil saç tutamları ile o çocuk olup olmadığına emin olamazdım. Vücut yapısı da benziyordu.
Yüzü...
Bilmiyordum. Siması tanıdıktı ama emin olamıyordu. Yerde bilinci kapalı bir şekilde yatıyordu. Ama neden?
Biraz sonra sirenler duyuldu. Ambulans gelmişti. Baygın çocuk götürülürken bir görevli kalabalığa doğru konuştu.

-Bu genç adamı tanıyan biri var mı? Varsa bizimle gelsin lütfen.

Nasıl ve ne zaman yaptım bilmiyorum ancak farkında dahi olmadan sağ elimi havaya kaldırdım. Tamamen istem dışı yapmıştım. Ve konuşmaya başladım.

-Ben tanıyorum. Sizinle gelebilirim.

Emin değildi ama böyle bir ihtimal vardı. Ayrıca ambulansa binmek de istiyordum.
Sağlık görevlisi ile beraber ambulans aracına binip hastaneye gittik.
Yol boyunca karşımdaki çocuğun yüzüne bakıp bir şeyler anımsamaya çalıştım. Ancak nafileydi. Karşımdaki çocuğun saçları ve vücut yapısı dışında başka hiçbir şey tanıdık gelmiyordu. Saçlarına daha dikkatli baktım. Gözüne çarpan ise yeşil saçların arasına karışmış bir iki tel kırmızı saçtı. Taehyung'u ilk gördüğünde var mıydı bu teller? Hatırlamıyordu. O kadar detaylı incelememişti yeşil saçlarını. Bir iki tel kırmızı saçı bu kadar büyütmek anlamsız olurdu. Boşverdi.
Hastane yatağında yatan çocuk ve odadaki koltukta oturup uyanmasını bekleyen Jungkook.

Hafif bir hareketlilik...

Yavaş ve yorgun hareketlerle açılan göz kapakları...

Tamamen açtı gözlerini çocuk. O gözlerdeki bakış 1 hafta önce tanıştığı acımasız kişiye benziyordu. Belki de yalnızca Jeon Jungkook un paranoyalarından biridir. Çocuk önce odada gezdirdi gözlerini. Jungkook'u  bulduğu an kaşları çatıldı. Saf bir nefret belirdi gözlerinde. Sonra önüne düşen yeşil saç tutamlarını fark etti.

-Hay sikeyim seni de yeşil sevdanı da Taehyung. Boyat boyat iflahım kurudu piç herif. Zevksiz. İnadıma yapıyor sanardım beni bilse.

O sırada anlamsız gözlerle bakan Jungkook ile karşılaştı.

-Ne bakıyorsun lan! Taehyung yüzünden yeterince çektim senin derdini. Bir siktir git. Bıktım ya sizden. Salın beni. Bak hâlâ mal mal bakıyor. Çık git odadan lan!

Jungkook olayın şokuyla ona denileni yapıp çıkarken tekrar sinirli sesi duydu

-Hastane masraflarıyla da uğraştırma beni. Hallet. Sonra Taehyung hesapları kontrol ederken kıllanıyor.

Jungkook tek bir şey düşünüyordu.

"NELER OLUYOR?"

-Bölüm Sonu-

Eveet, ben geldim. Bu bölümde bazı şeyleri anladığınızı umuyorum. Ama hâlâ soru işaretleriniz vardır mutlaka. İlerleyen bölümlerde de onlara cevap buluruz beraber. Ve söylemeliyim bende olaylar nasıl ilerler bilmiyorum.

Bu mükemmel şeyi sizde görün

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu mükemmel şeyi sizde görün.

Ben V takımındayım galiba

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ben V takımındayım galiba

Yeşil Saçlı Çocuk / TaekookWhere stories live. Discover now