28. Bölüm

1.4K 82 90
                                    


"Her düşlediğini yapamıyor insan, her düş çiçek açmıyor."




koşarak odasına giderken avluda sadece ben ve Mirza kaldık korkuyordum hemde köpek gibi. Mirza hala yerde duran bedenimi kolumdan tutup sürükleyerek oraya çıkardı. Bana hakaret etmiyor, konuşmuyordu odanın kapısını açıp beni içeri itirdi. Kapıyı üstüme kitleyip gitti.

Olduğum yerde başımın dönmesi ile gözlerimi kapatmak zorunda kaldım gerisi sadece kocaman karanlık.

Kalbimin acısı, canımın acısının önüne geçmişti. Kimler için mahvolmuştu hayatım dünyaya bir kere geleceğimizi bile bile kimin için heba ettim hayatımı. Benim hayatım mı yoksa Mirzanın bana yaşatmaya çalıştığı hayat mı o kadar alışmıştım ki şiddet görmeye hakaret işitmeye elimden gelen bir şeyde yoktu ki.

Kaçıp gidecek bir yerim yoktu, yaşayacak  bir hayatım yoktu. Zaten bu konağa gelmeden önce ne yaptığımı bile anımsamayacak hale gelmiştim. O kadar yorgundum ki yapacak en ufak şeyim bile yoktu ne yaşadığımı bilmeden her gün yeni bir süprizle karşı karşıya kalıyordum.

Botana kızgın değildim kendini açıklamaya çalışmıştı zaten tek kızgın olduğum kişi Mirzaydı kırgın değildim hiçbir zaman kırgın olmamıştım ona zaten insan sadece değer verdiği kişilere kırılırdı benim nezlimde Mirza benim gözümde koca bir hiçti onunla mutlu olacağımı hiç düşünmedim benim hayatımda mutluluğa yer yoktu hayatım acılar üstüne kurulmuştu.

Odanın karanlığı bana çok iyi geliyordu, karanlıktan deli gibi korkan ben karanlığı sever olmuştum hayatım koca bir karanlıktı benim için kaç saatir olduğum yerde uyuduğumu bilmiyordum bile boktan hayatımı Mirza daha boktan hale çevirmişti.

Ömür boyu olduğum yerde hareketsiz bir şekilde yata bilirdim ancak yoktu öyle bir dünya gözlerimi yeniden kapatmak isterken odanın kapısı hızla açıldı o kadar hızlı açılmıştı ki ay ışığı odaya dolarken gözlerimin ağrıdığını hissetim.  Kokusundan tanıdığım Mirza kapıyı açık bırakıp bana doğru geldi sert adımları olduğum yerde titrememe neden oluyordu.

Korkuyor muydum, çok ancak daha öncede dediğim gibi kaçacak asla yerim yoktu buraya geldiğimden beri nerdeyse üç ay geçmişti üç ay içinde sadece bir kere ailem diye bildiğim insanların evine gitmiştim. Sultan anam aklıma düşmüştü aniden benim için yaptıkları. Dıldam diye sevişi beni her şeye bedeldi benim için oda unutmuştu beni gelmemişti ya da gelememişti.

Daldığım düşünce havuzundan Mirzanın kolumdan çekmesi ile uyandım haraketleri o kadar serti ki düşmanına  dokunuyordu sanki ani hareketi yüzünden tutamadığım iniltimi serbest bıraktım.

- Ah

Bir saniye sadece bir saniye bakışları beni buldu ardından yüzünde her zaman bana bakarken taşıdığı nefret vardı. Bazen düşünüyordum ne yapmıştım  ben bu adama benden bu kadar nefret etmesinin sebebi neydi varlığım mı?

Varlığımdan bile bu kadar nefret etmesi normal değildi benim bilmediğim şeyler vardı ve artık öğrenme zamanım gelmişti. Mirza beni o kadar güzel oyalamıştı ki hiçbir zaman benden neden bu kadar çok nefret ettiğini düşünme fırsatım bile olamamıştı.

Mirza beni ayağa kaldırdığında dünya mı dönüyor yoksa başım mı ayırt edemeyecek kadar bitkindi bedenim daha önce böyle olduğumu hatırlamıyordum zorlukla kolumu çekmeye çalıştım bıraksa düşecektim olduğum yere.

- Bırak beni.

Mirza herzamanki gibi benim ne dediğim bile umursamdan odadan çıkıp benide peşinden sürükledi nereye gittiğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu midem o kadar kötü bir haldeydi midem boş olmasa kusa bilirdim.

DILDA ( Burdan Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin