4

31 3 1
                                    

Ardanın neden sırt çantası getirdiğini artık biliyorum. İçinde tahmin edebileceğiniz gibi doğum günü hediyem var. Sırt çantası gerektirecek kadar büyük bir şey değil ya da paketten ne olduğu anlaşılmıyor. Ardanın çantayı getirmesinin amacı çantanın içinde bir şey daha olması.
1 şişe viski.
Lise 3 e gidiyorum ama bu zamana kadar pek içtiğim söylenemez. Arda hiç içmez hatta. İçilen ortamlardan uzak dururuz gitmeyiz. Ama bugün özel diye getirmek istemiş. İçki oyunları biliyormuş falan. O böyle hevesle anlatınca ben de direkt gülümseyip "tabii iyi olur" dedim. Yeşim de bir şeyler dedi ama her zamanki gibi çok gereksiz. Sözleri gereksiz, varlığı gereksiz... madem sevmiyorsun bu kızı neden arkadaşsınız diye sorduğunuzu duyabiliyorum. O zamanlar iyiydik tabi biraz kıskançlık dışında. Şuan her ne kadar olayları objektif bir şekilde yazmaya çalışsamda sinirimi saklayamamı mazur görün. ama hikayem bitince bana hak vereceksiniz.

Yeşimin hediyesini açıyorum. parfüm almış. yaratıcılıktan ölecek bir gün. her neyse. Arda.
Kendi yaptığı belli olan hediye paketini açıyorum. içinden fotoğraf makinesi çıkıyor. Dijital değil ama. Çok uzun zamandır istediğim gibi polaroid kamera. çektiğin an fotoğraf çıkar ya hani ondan işte. E tabi bu fırsatı değerlendirip boynuna sarılıyorum. Elerini yavaşça üstüme koyuyor. Sanki zorla sarılıyormuş gibi.. Gece oluyor. aynı odada kalıcaz hepimiz yerde. Herkes sırayla daha önce yaptığı ya da yapmadığı bir şey söyleyecekmiş. Eğer doğru söylüyorsa itiraz eden kişi eğer yalan söylüyorsa kendisi içki içecekmiş. En azından ben öyle anladım.

Doğum günü kızı olarak ben başlıyorum.
Aklıma ilk gelen şeyi söylüyorum
"Hiç öpüşmedim"
Arda gayet düz bir ifadeyle bana bakıyor. Yalan söyleyip söylemediğimi anlamak için değil ama cidden merak ettiği için.
Yeşim gülüyor. " e onun adına yalaaann derlerr" diyip başlıyor dumanın şarkısını söylemeye. iç bakalım diyorum. Ciddi olup olmadığımı anlamak için bakıyor ama yorum yapmıyor. İçiyor. ardanın yüz ifadesi aynı. sıra yeşimde. "kimseyle birlikte olmadım" diyor. ben sesimi çıkarmıyorum. Bilmiyorum ama doğru söylüyor olabilir. Ondan beklerim. arda da benim gibi düşünüyor olsa gerek ki o da susup yerdeki içkilere bakıyor. kimseden çıt çıkmıyor.
"Gerçekten mi ? bana yakıştırdınız mı bunu? " Diyor yeşim. Çıt yok.
Yeşim, "ben salonda oturayım biraz. En azından sakinleşene kadar. Size inanmıyorum ya" diyip salona geçiyor. Ayak sesleri kesilince cesaret edip " e madem aldın içelim bari" diyip içiyorum, yüzümü buruşturuyorum. Komik bulmuş olacak ki gülümsüyor. Çok güzel gülüyor ya. Pardon, sanırım bundan bahsetmiştim... Her neyse o da içiyor. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama konuşmadan şişeyi yarılıyoruz. ben her seferinde yüzümü buruşturuyorum. o her seferinde gülüyor. Şişedeki viski azaldıkça gülüşmeler artıyor. Biz böyle gülerken yeşim geliyor. " uykum geldi yatıcam ben size iyi eğelenceler" diyor. Siniri geçmemiş anlaşılan. belki gülüşmelerimizi duyup kıskandı. "bizde yatalım o zaman diyorum" gülmeyi kesemiyorum. Karnım ağrıyor. ama kendimi tamamen kaybedecek kadar sarhoş değilim. Belki biraz. Tamam ya evet. Öyleyim.

Yağmur'un GözyaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin