seventeen

2.4K 256 284
                                    

Jake

Bugün Sunghoon'un doğum günüydü. Üzerime bir şeyler giyindikten sonra dün gece yapmayı bitirdiğim yüzüğü elime aldım. Dün gece kütüphanede fazladan işim vardı bu yüzden yurda döndüğümde Sunghoon çoktan uyumuştu. Onu hiç rahatsız etmeden odama gelmiş, bir kaç gündür yapamaya çalıştığım yüzüğü tamamlamıştım. Hediyesini öğlenden sonra, kütüphanede vermeyi planlıyordum. Çünkü Sunghoon için yaptığım pasta Sarang teyzenin buzdolabındaydı.

Hevesle Sunghoon'un odasın adımladım.Jungwon ve Riki çoktan odasının önündeydi.

"Günaydın." dedim gülümseyerek. Jungwon da aynı samimiyetle cevapladı. Sunghoon'un doğum günü olduğu için bana iyi davranacağını söylemişti. Riki ise avucundaki Piki ile oynuyordu hala daha. Sunghoon bir kaç dakika sonra kapıdan çııktığında Riki, Piki'yi onun üzerine fırlatmış, "Piki doğum gününü kutlamak içim geldi!"  demişti. Sunghoon şaşkınlıkla karışık bir mutlulukla gülümsedi.

"Günaydın." dedi sakince. "Pikiyi senden kurtaracağım." Avucuna aldığı küçük hamsterın kafasına ufak bir öpücük bırakarak ve Pikiyi almak için ireli atılan Riki'den kaçtı. Güle eğlene okula doğru yürümeye başladık. Yarın dersler bitiyordu ve Sunghoon ailesinin yanına dönecekti. Riki ve Jungwon önden yürüdüğünde Sunghoon'un elini kavradım.

"Doğum günün kutlu olsun." dedim parmaklarımızı bir birine kenetleyerek. "Seni, bu anlamsız hayatımda en çok seni seviyorum."

Tuttuğum elini azacık kaldırarak eline bir öpücük bıraktım.Gözlerinin içine kadar güldü. Bu aralar sürekli gülüyordu ve bu dünyanın en güzel şeyiydi.

"Dersten sonra benimle kütüphanede buluşur musun?"

"Elbette." dedi burnuma minik öpücüğünü kondurarak. Gülümsedim ve elini daha sıkı kavradığımda, okula yürüdük.

Sarang teyze ve Kitae amcadan bugün kütüphaneyi erken kapatmayı rica etmiştim. Şanslıydım ki, kabul etmişlerdi. Sunghoon yaklaşık yirmi dakika içerisinde burda olacaktı. Babasının ani kararıyla yarın sabah derslere girmeyip, erkenden evlerine gideceği için dersten sonra valizini hazırlamaya gitmişti. Sahi, Sunghoon yarın bir süreliğine evine dönecekti. Görüntülü konuşacağımızla ilgili sözleşmiştik ama güzel gülümsemesini canlı göremeyecektim. Ne anlamı kalırdı böyle? Ne yapacaktım onsuz?

Ayrıca kesinlikle emindim ki, Jeno, Sunghoon'u görmeye gelecekti. Sunghoon hastahaneden çıktıktan sonra resmen her gün arıyor, mesaj atıyordu. Hatta babaannemi ziyaret ettiğimiz pazardan bir önceki pazar günü okula da gelmişti. Onlar öylece dondurma yemeye gittiğinde ben de duvar yumruklamıştım. Sunghoon, artık arkadaş olduklarını söylemişti fakat bu konuda fazlasıyla kıskançtım. Zamanında Sunghoon'un ona aşık olduğu, onunla mutlu olduğu, onu öptüğü düşüncesi beni mahvediyordu ve bu hiç sağlıklı değildi.

Sandalyeye oturup Sunghoon'u beklemeye başladım. Bu sırada da Sunghoon'dan ödünç aldığım en sevdiği kitabı okuyordum. Sunghoon kitap okumayı çok seviyordu ve bu yüzden burada çalışmaya başladığımdan beri bir sürü kitap okumuştum. Fakat elbette önceliğim Sunghoon'un en sevdiği kitaplardı. Çünkü sevdiği kitaplar hakkında konuşurken çenesi iyice açılıyordu ve ben onu öyle içten konuşurken izlemeye bayılıyordum.

Kütüphanenin kapısı açıldığında dikkatim oraya yöneldi. Sunghoon, tüm güzelliğiyle karşımda dikiliyor ve şaşkınlıkla masanın ortasındaki pastayı izliyordu.

crush culture' jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin