Erencan (Derin bir nefes aldıktan sonra bakmanız rica olunur.)
Okulda etrafıma bakarak panik içinde dolanıyordum herkes o olabilirdi ve bu beni panik ediyordu. Bir de yetmezmiş gibi sabah babamla kavga etmiştim. Zilin çalmasıyla kimya laboratuvarına gittim ve rahatsız edici taburelere oturdum. Etrafımda döndüm ve sınıfın dolmasını bekledim. Hoca derse geçip bize neyi patlatmadan karıştırabileceğimizi anlatırken gayet sabırlıydım. Ta ki telefonum cebimde titreyene kadar...
Elimde tuttuğum asidi yavaşça masanın üzerine geri bıraktım ve telefonumu çıkardım.
-Fen dersleri berbattır.-
Kıkırdadım. Sanırım bir sayısalcı değildi.
-Bir sayısalcı olsaydın böyle konuşmazdın.-
-Ah beni yakaladın kovboy, lanet bir sayısalcı değilim ama sayısalcı erkekler çok ilgi çekici hele de deney yapanlar. Elindeki sitrik asitle fazla ağız sulandırıcı gözüküyordun.-
-Sitrik asit ve ağız sulandırıcıyı aynı cümlede kullanman garipti.-
Üstüme dökülen sıvıyla yerimden sıçradım.
"Erencan çabuk çıkart o tişörtü." kimya öğretmenimin bağırmasıyla üstümdeki tişörtü yere fırlattım ve iki dakika içinde alev aldı. Yanımdaki kız susmadan iyi olup olmadığımı ve bir yerimin yanıp tanımadığını kontrol ediyordu. Ellerini yavaşça ittim. Yarın benim yüzümden suratının dağılmış olmasını istemezdim. Dersten izin alıp çıktığımda ve sınıfa gittiğimde masamın üzerinde mavi bir tişört duruyordu.
Telefonuma baktım.
-Sitrik asitle ağız sulandırıcı olduğunu mu söylemiştim. Bu kimya laboratuarında üstsüz bir Erencan görmeden önceydi.-
-O kızı öldürürsem bana kızmazsın değil mi?-
Beni korkutuyordu. Sevgisinin boyutu beni korkutuyordu. Tişörtün üstündeki nota baktım ve gülümsedim. Kötü bir el yazısı vardı ama bu yazdığı cümlelerin iyiliğini değiştirmezdi.
Maviyi sevdiğini biliyorum. Bugün senin için şanslı geçmese de benim Gözlerim için güzel bir gündü. Giy bunu.
-RöntgencinGülümsedim ve tişörtü üstüme geçirdim.
-Teşekkürler ama kızın başına bir şey gelirse seni cidden engellerim.-
Mesaj anında geldi.
-Mavi sana çok yakışıyor ve uhm anlaşıldı efendim.-
Telefonu cebime geri attım ve çantamı toplayıp izin aldıktan sonra okuldan çıktım. Deniz kenarına inip banklardan birine oturdum ve maviyi izlemeye başladım.
Mavi annem demekti. Bir süre gözlerimi ayırmadan huzuru izledim.
Yanıma gelen küçük kız çocuğu beni düşlerimden ayırdı.
"Bir tane abla sana sarılmam için bana para verdi. Şimdi sana sarılabilir miyim?"
Saçları örgülü kız çocuğuna baktım. Kahve ve sevimli gözleri suratımı keşfe çıkmıştı.
Kollarımı iki yana açtım ve onu kucakladım.
"Nasıl bir ablaydı?" Dedim fısıltıyla. Gülümsedi.
"Çok çok güzeldi." saçlarını okşadım.
"Senim kadar güzel miydi?" Saç örgülerinden birini arkaya attı.
"Siyah parıltılı saçları ve kahve gözleri vardı. Boyu da kocamandı." deyip elini en yukarı kaldırdı. Ona gülümsedim ve sabah çantamın içine attığım snikersi eline tutuşturdum. Yanımdan ayrılırken gittiği tarafa baktım. İlerde arkası dönük siyah saçlı bir kıza doğru yürüyordu. Ayaklandım. Onu görmeliydim.
"Hey." diye seslendiğimde arkasını dönemeden koşmaya başladı. Onunla birlikte bende koşmaya başladım ama ara sokakların birinde izini kaybettim.
Telefonum titredi.
-Beni bulmaya çalışma.-
-Neden benden kaçtın? Beni sevdiğini sanıyordum.-
-Sadece şuan beni görmene hazır değilim.-
Nefes verdim.
-Çocuğu niye yanıma gönderdin?-
-Sana o an sarılmak istedim ama yapadım. Birinden bir kucak almaya ihtiyacın vardı. Bu da o sevimli çocuktu.-
Cevap vermeden telefonu cebime geri koydum ve evin yolunu tuttum. İçeri girdiğimde evde kimse yoktu. Yine de selam diye bağırdım ve odama çıktım. Kapıyı kapatıp yatağıma uzandım. Baş ucumda duran okuma kitabımı elime aldım ve kaldığım yerden devam ettim.
Telefonum bir kaç kez titrese de bakmamak da ısrar ettim. Ta ki çalana kadar...
Elime aldığımda babam arıyordu.
"Alo" sesi çatlaktı.
"Babaannen hastanede Eren." dedi ve ben adresi aldıktan sonra yerimden fırladım. Hepsi o kız yüzündendi.
Hastane koridorunda yerde otururken ondan gelen mesajlara baktım.
-Kim olduğumu merak ettiğini biliyorum ama söyleyemem.-
-Bana kızgın mısın?-
-Lütfen cevap ver.-
-Erencan seni seviyorum.-
Sinirle parmaklarımı ekranda dolaştırdım.
-Kim olduğun veya başka hiçbir şey umrumda değil. Seninle ilgili hiçbir şeyle ilgilenmiyorum. Bana duyduğunu düşündüğün aşk da umrumda değil. Beni rahat bırak.-
Kafamı duvara yaslandım ve babaannemin düzelmesi için dua etmeye başladım.
İki-üç yorum istiyorum sadece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTI
Short Story"Obsesif kompulsif bozukluğun mu var?" Parmaklarımı kırtlatarak gelecek mesajı bekledim. "Hayır, sadece seni seviyorum." Gelen mesajla irkildim ve parmaklarımı tuşlarda hızla oynattım. "Peki ama kimsin sen?" Anında gelen mesaja baktım. "Sadece sa...