A

2.5K 106 9
                                    

Elbise multimedyada

Yaslandığım duvardan ayrıldım ve büyük adımlarla sınıfıma doğru yürümeye başladım. İçimden çok çok çok fazla çığlık atmak geçiyordu. Beni sevebilir miydi? Onu kendime aşık edebilir miydim? Nefes verdim ve sıkıcı felsefe dersini dinlemek için sırama kuruldum ama bu çok uzun sürmemişti. Aklıma Erencan düşmüştü ve bende hülyalara dalmıştım.
Birinin kolumu dürtmesiyle uyandım.
"Senin neyin var Hanne, felsefede uyudun. En sevdiğin ders olan felsefede ." Hare bendeki tuhaflığı fark ediyordu. Kardeşimden ilk defa bir şey saklıyordum ve bu içimde derin bir boşluk oluşturuyordu ama ona en yakın arkadaşından hoşlandığımı nasıl söylerdim?
"Bir şey yok sümüklü. Hadi gidelim."
...
O günden beri ne ben ona ne de o bana mesaj atmıştı. Beni istemediği düşüncesi iyice içime işlerken kafamı tekrar dolaba vurdum. Erencan bugün bize gelecekti ve Hare'yle film maratonu yapacaklardı. Tamam ne giyeceğimi seçemiyordum. İsteksizce Hare'nin odasına yürüdüm ve kapıyı tıklamadan açtım.
"Bana kıyafetlerinden ödünç verir misin?" Gözlerini kırpıştırarak bana baktı.
"İşte yakaladım seni. Bu değişiklikler ne diye düşünüyordum, şimdi de hazırlık ha?" anlamıştı. Kekeleyerek konuştum.
"Şey Hare bak..." parmaklarını dudağına kapattı ve ayağa kalkıp dolabına gitti. O askıları çevirdikçe stres oluyordum. En sonunda küçük bir sevinç nidası çıkardı ve eline aldığı iki askıyla birlikte bana döndü. Bir elinde yeşil ve önünde göz motifi olan bir kazak diğer elinde ise siyah bir etek tutuyordu.
"İşte hoşlandığın çocukla buluşmaya giderken giyilebilecek harika bir kombin. Bana neden biriyle dışarı çıkacağını söylemedin anlamıyorum." Her şeyi çok yanlış anlamıştı. Ben onun kardeşi kadar sevdiği ve kıskandığı Erencan'dan hoşlanıyordum halbuki.
Yutkunup kafa salladım ve elindekileri kapıp odama döndüm. Masanın üstünde duran telefona tekrar göz attım ama mesaj yoktu. Sinirlerim tavana ulaşırken en yakın arkadaşım olan Gizem'i aradım.
"Hey bugün buluşalım mı?"

Üstüme harika kıyafetlerimi gitmiştim ve saçıma şekil vermiştim. Aşağıdan kahkahalar artarken derin bir soluk verdim ve topuklu ayakkabılarımdan çıkan ses eşliğinde aşağı indim. Hare geldiğimi duyunca filmi durdurdu ve bana döndü. Onunla birlikte şaşırmış bir Erencan suratı da gördüm. Şaşkınlığı atınca dudağının sağ tarafı hafifçe yukarı kalktı ve kafasını önüne eğdi. Böyle gülünce fazla tapılası oluyordu.
"Hanne harika gözüküyorsun çok şanslı bir çocuk olmalı... Bana söylemedin ama neyse. İyi eğlenceler." Erencan kafasını bir anda yukarı kaldırdı ve göz göze geldik. Yüzündeki ifade her açıdan şok olmuş gibiydi.
"Nereye gidiyor ki?" Hare bunca yıl yüzüme bile doğru düzgün bakmayan Erencan'ın bu soruyu sorması karşısında biraz bozguna uğrasa da omuz silkti ve konuştu.
"Randevusu varmış."dedi ş harfine baskı yaparken ve bana göz kırptı sevecen bir şekilde. Onun bu haline elimde olmadan kıkırdadım ama Erencan'ın 23 numaralı sert bakışı ile karşılaşınca hızla kapıya ilerledim. Kapıyı çekmeden önce Erencan'ın kısık sesini duydum.
"İyi eğlenceler Darla." koşar adım anlaştığımız yere yürüyordum ve Erencan'ın beni yanlış anlamaması için dua ediyordum. Cidden ona o kadar aşık olduğumu söyledikten sonra bir çocukla randevuya çıktığımı ona söylemesi beni hoş bir durum içinde bırakmazdı. Düşüncelere dalmışken gelen mesajla sıçradım.
-Randevu ha? Harika.- beni kıskanıyor muydu bu? Ne yazacağımı bilmediğim için telefonu çantama geri koydum ve kafeden içeri girdim. Gizem sol taraftaki masaların birine oturmuştu. Beni görünce elini havaya kaldırdı ve bende onun yanına ilerledim. Yanımıza gelen garsonla beraber sıcak çikolata siparişlerimizi verdik. Tam Erencan olayını onunla paylaşacaktım ki telefonum bir kez daha titredi.
-Biliyor musun? Sana değer verdiğime değmezmişsin.- sersemleyerek mesaja baktım.
-Gizem'le birlikteyim Erencan ama bunu soracak konumda olduğunu düşünmüyorum.- sinirle gönder tuşuna bastım ve attığım anda pişman oldum. Mesaj gecikmedi.
-Doğru Erencan kim ki zaten. Asdfhgkhdlhg- Gözlerimi devirdim.
-Öyle demek istemedim.- ama cevap gelmedi. Haksızdım, suçluydum ve patavatsızdım. Ağladığımı fark eden Gizem kalkmamızı önerdi ve onlara gidip midemize dondurma doldurdu. Annemleri arayıp Gizem'de kalmak için izin istediğimde kabul ettiler ve biz bu monotonlaşmış işe boğazımız şişene kadar devam ettik. Sabah uyandığım da telefonu elime aldım ve Erencan'dan gelmiş mesajlara baktım.
-Eve döndün mü bilmiyorum.-
-Seni merak ettiğime inanamıyorum.-
-Çirkin filan değilsin Hanne benim hoşlandığım tipsin hatta.-
-Hare eve gelmediğini söyledi.-
-Onunla mı kaldın?-
-Biliyor musun sadece midemi bulandırıyorsun, halbuki senin beyaz olmanı sevmiştim.-
-O çocuğu öldürsem bana kızar mısın?-
Sabaha bir mesaj daha vardı.
-Senden hoşlandığımı sarhoş kafayla itiraf ettiğime inanamıyorum.-
-Sanırım sevgilinle mesajlara bakıp gülüyorsunuz. Her neyse iyi oyundu Hanne.-

Sınav haftamda uzun bölüm ha? Sizi seviyorum. Lütfen uzun yorumlar yapın siz de. Bu arada final yaklaşıyor. Hanne ismi de bittiğinde hikaye sonlanacak. Sizce nasıl bitmeli?
Hande xx

TAKINTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin