YENİDEN MERHABA! Herkesten çok özür diliyorum, uzun bir zamandır bölüm atmadığımın farkındayım, fakat inanınki yazmayı denemiştim, sadece bir süre boyunca içimden yazmak gelmiyordu ve, bir türlü bölümü bitiremiyordum... Her neyse uzatmayacağım, iyi okumalar. :)
BÖLÜM ŞARKISI: SHOW YOU-SHAWN MENDES
-
Sabah saat dokuz buçukta kalktım ve dolaptan, pembe ve turkuaz renklerinde, mini, straplez bir tulum alıp üzerime geçirdim ve ayağıma açık kahverengi sandaletlerimi giydim. Saçlarımı topuz yapıp pembe bir kurdeleyle tutturdum ve tualette klasik rutinimi hallettim. Daha sonra gözlerime siyah kalem çektim, dudaklarımada açık pembe, hafif bir ruj sürdüm. Buraya geldiğimizden beri ilk kez makyaj yapıyordum, ama zaten denize giderken kim makyaj yapar ki?
Şimdi gidip Eylül, Eymen ve Can üçlüsünü uyandırmalıydım. İlk olarak Eylül'ün odasına gittim.
"Uyukucu, uyan hadi! Bu gün günlerden alışveriş!" Diye bağırdım kapıyı açarken. Eylül kafasını kaldırdı fakat gözleri kapalıydı.
"Beş dakika daha anne..." Dediği gibi kafasını tekrar yastığına gömdü.
"Eylül, üç saniye içinde kalkmazsan kafandan aşşağıya su dökerim." Ses gelmeyince aşşağıya inip bir bardak su doldurdum ve tekrar yukarıya çıktım.
"Bak Eylül, üçe kadar sayıyorum; Bir... İki... Üç!" Kafasından aşşağıya buz gibi suyu boşalttım. Zıplayarak uyandı ve bağırmaya başladı.
"Deniz seni öldürebiliyor muyuz?" Sesi o kadar korkunç çıkmıştı ki kapıya doğru gülerek hızlıca ilerledim.
"Son on dakika!" Şimdi Can ve Eymen'i uyandırmam gerekiyor.
Eymen' in odasına girdiğimde, Can yerde, Eymen ise yatakta yan bir şekilde yatıyordu, ve odaları leş gibi içki kokuyordu.
"Ne bu haliniz eşek lan? Geceden kalma mısınız yoksa?" Diye cırtlak bir sesle bağırdım. Evet, ben de argo kelimeler kullanıyordum. Hatda genelde sövüyordum da, ama çoğunlukla Berklerin yanında olduğum için sövemiyordum çünkü utanıyordum...
"Noluyor lan? Sanırım kulağımın zarı patladı..."
"Oha, o ses ne?" Dedi Can, ve yerinden zıpladı.
"Ne o, beğenemediniz mi geceden kalmalar sizi?"
"Ne geceden kalması kızım, akşam geldiğinde bizi görmedin mi evde?"
"E ne bu koku?" Eymen kafasıyla yerdeki boş içki şişelerini işaret etti.
"Hafif bir depresyon yapalım dedik, biraz fazla kaçırmışız." Can da Eymen'in bu dediğini onayladı.
"Eymen en son 'Burcu' diye bağırarak beni öpmeye çalışıyordu..." Dedi Can ve kahkaha attı.
"Burcu? Bu konu burda kapanmaz Eymen Bey..." Dedim hınzır bakışlar atarak.
"Yok lan sende, o kadar uzun boylu değil... Sen bakma buna Deniz'ciğim, ölümüne sallıyor ibne." Diye ne yapacağını şaşırmış bir şekilde, şakaya vurarak konuştu ve aklına bir şey gelmiş gibi kaşları alayla havaya kalktı.
"Sende 'Başak! Seviyorum ulan seni! Var mı ötesi lan?' diye bağırıyordun, sana ne demeli?" Can bozulmuş olacak ki ağzında bir kaç küfür geveledi ve odasına gitti.
Ben diyorum, Can ve Başak bir birini seviyor ama açılmaya korkuyorlar diye... Bir de beni sürekli tembihlemezler mi; 'Sakın Can'a söyleme...' 'Sakın Başak'a söyleme...' Ama bu yaz onları bir araya getireceğim, kararlıyım. Hatta belki onlar benden önce davranırlar, kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahlı Çocuk
Teen FictionSerin bir yaz gecesi, köpeğiyle dolaşan bir kız, ve bir erkek. Erkek siyahlar içinde, kız maviler. Karakterleri giysilerine yansımıştı adeta. Kız mavinin en güzel tonlarını bir kişiliğe sahipken, erkek siyahtı, karanlık ve yalnız. Böyle başlayan bir...