-2-

231 7 0
                                        

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba. İlk bölümde Siyahlı Çocuk'tan hiç bahsedilmediğini biliyorum, ama sabırlı olmalısınız.
BÖLÜM ŞARKISI: MKTO-CLASSIC
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.

Uzun bir yolculuğun ardından Çeşme'ye gelmiştik. Arabadan indiğimde bacaklarımın uyuştuğunu hissediyorum deyemezdim, çünkü uyuştukları için pek bir şey hissetmiyordum. O iğrenç his geçince bavulumu almak için bagaja yöneldim ve indirip, sürükleye sürükleye ben de eve girdim.

"Sıkı bir temizlik yapmalıyız." Eylül bir yandan eşyaları inceleyip, diğer yandan yorum yapıyordu.

"Şu poşette temizlik malzemeleri vardı." Eymen' in gösterdiği poşete yöneldik. İlk olarak Eymen ve ben salonu, Eylül ise mutfağı temizledi. Daha sonra, odalarımıza yerleşmek ve oraları da biraz temizlemek için üst kata çıktık.

Eymen'in odası koridorun ortasındaki odaydı. Benim Eymen'in karşısındaki, Eylül'ünse merdivenlerden çıkınca tam karşıda kalan odaydı. Birde boş olan oda vardı.

"Bir saat sonra dışarıda hazır olun, denize gidelim." Dedi Eylül ve kapıyı kapattı. Çeşme'de ki yazlığımız deniz kenarında olmasa da denize çok yakındı. Yürüyerek çok rahat gidilebilecek bir mesafeydi.

Odamda iki kişilik bir yatak vardı, yatağın yanında küçük bir çekmece, onun karşıdında iki bölmeli bir dolap, dolabın yanında aynalı bir şifoniyer ve dolapla şifoniyerin arasında bir kapı vardı. Orasıda banyoydu. Son olarak boydan cam bir sürmeli kapı vardı ve geniş balkona açılıyordu. İşte bu, odamın en sevdiğim yanıydı.

İlk iş olarak biraz toz aldım, yarım saat sürmüştü. Kıyafetlerimi dolaba, iç çamaşırlarımı çekmeceye, makyaj malzemesi, takı, tarak, toka gibi şeyleri de şifoniyerin üstüne yerleştirdim.

Banyoya geçip siyah bikinilerimi giydim. Onun üzerine kot bir şort ve beyaz, transparan, göbeği hafif açıkta bırakan bir askılı giydim. Ayağıma yine beyaz renklerde olan sandaletlerimi geçirdim. Plaj çantama; havlu, krem, telefonum, kitap, kulaklık gibi şeyleri koymayı da unutmadım tabiki. Saçlarıma bir şey yapma gereği duymadan çantamı ve gözlüklerimi alıp aşşağıya inmek adına kapıyı açtım.

Merdivenleri indiğimde Eymen Bubble'ı orta boydaki kafesine koyuyordu ve Eylül kapıda bizi bekliyordu. Hepimiz vaktinde hazırlanmıştık. İlk kez. Böylelikle hep birlikte plajın yolunu tuttuk. Yolumuz on dakikan da az olduğu için arabayı alma gereği duymamıştık.

Çok geçmeden plaja vardığımızda soyunma kabinlerinden birine geçip şort ve askılımı çıkarıp çantama koydum. Eylül'de çıktığında ortalarda ve önlerde olan üç şezlongu ayırmış bizi bekleyen Eymen'e doğru yürüdük.

Şezlonga uzanıp güneşlenmeye başlamıştım ki gözlerimi kapamamla tekrar açmam bir oldu. Biri kafama top atmıştı.

"Hey, özür dileriz. Topu atar mısın?" dedi uzun boylu bir çocuk. "Sorun değil." deyip topu elime alıp onlara doğru fırlattım.

Bir grup genç yaklaşık yirmi adım ötede plajdaki filede plaj voleybolu oynuyordu.

"Bir kişi eksiğiz, oynamak ister misin?" diye sordu yanındaki çocuk.

"Aslında güneşlenecektim, ama olabilir sanırım." dediğimde gülümsedi.

"Eylül ben voleybol oynamaya gidiyorum, bir şey olursa karşıda olacağım, seslenirsin."

"Tamam canım, biz buralardayız sen git." kafamı salladım ve filenin olduğu tarafa doğru yürümeye başladım.

"Ben Mete." dedi ve elini uzattı. Bu uzun boylu olandı.

Siyahlı ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin