Uzun zamandır bölüm ekleyemedim farkındayım... Önce ülkede yaşanan talihsiz olaylar sonra iş yoğunluğum ve aynı anda içime sinmeyen cümleler... Bu ilk ya güzel olsun istiyorum... O yuzden sık sık eklemeye çalışsam da arada aksayacak.. Şimdiden affola...
Gözümü açıp saate baktığımda neredeyse hiç uyumamış olduğumu anladım. Çift sayıların en küçüğü kadar geçen sürede yalnızca tek kişi vardı rüyamda. Kurduğum hayallerin baş köşesine oturttuğum kişiyle aynı kişi… Burak…
Yataktan kalkıp, Çağla’yı uyandırmamaya çalışarak sessizce giyindim. Biraz deniz havası almak iyi olacaktı. Saat nasılsa erkendi daha kahvaltıya vardı. Çağla’nın panik yapmaması için de not yazıp başucuna bıraktım.
Sabah serinliğine eşlik eden kuş cıvıltıları arasında sahile indim. Spor yapan birkaç kişi dışında yalnız sayılırdım. ipod’u çıkarıp bugüne en uygun şarkıyı açtım “Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı”…
Sabah uyandığımda diye başlayabilmem için uyumam ve de uyanmam gerekirdi… Uyumamıştım ki uyuyamamıştım. Gözlerin rüyalarıma göz dikmişken, sesin benim parçammış gibi beynimi terk etmezken nasıl uyurdum… Hem uyusam sen giderdin belki… Rüyalarımda sana ihanet ederdim kendime kızardım o zaman… Ya da sen … sen başka bir elin parmaklarını eline mühürlerdin o zaman ne yapardım. Ne yapardım dudaklarından adıma ait olmayan harfler dökülseydi… Yok uyumamak en güzeliydi. Hem hayaller kurdum ben boş durmadım. Boşluk doldurdum geleceğimde. Senin saçlarını beyazlattım, benim ellerim buruştu. Benim elimde şişlerimle yünüm senin elinde bulmacaların kahvelerimizi içtik. Daha yakın zaman gelirsek önce sana damatlık giydirdim, bana da inci rengi gelinlik. Sonra sen benim için yazdığın şarkıyı söyledin düğünümüzde… İçinde yalnız biz kokan şarkıyı senden başka kimsenin sesine yakıştıramadım… Senden başka hiçbir erkek -ne kadar severse sevsin- sevdiğine bu kadar güzel “yaşlanınca huysuz da olsan sen gönlümün prensesi/ benim aşkım sürecek bir ömür sen yarının güneşi” diyemezdi…
-Sesim?
Birden arkamdan gelen bu sesle panik olmuştum. Saniyeler içinde sesin sahibini tanıdım ve daha yüzüne bakamadan mideme kelebekler dolmuştu, vücudum elektrik çarpılmış gibiydi. Yavaşça arkamı döndüm gülümsemesiyle güneş gibiydi. Yaklaştıkça ısıtan hatta eriten… Tüm sakinliğimi koruyarak ben de gülümsedim.
-Merhaba Burak.
-Erkencisin hayırdır napıyorsun burda ?
-Sanırım aynı soruyu sana da sormak lazım. Erken uyanınca sıkıldım vakit geçirmeye geldim (aslında hiç uyumadım desem yeridir, seni düşündüm seninle ilgili hayaller kurdum, yetmedi seni yazıyordum).
-Yerimi yadırgadım sanırım. Erken uyanınca da denize geleyim bari dedim. Hadi hazırlan sen de gel beraber yüzelim.
Beraber mi yüzelim? Hadi hazırlan mı? Bunlar ne şahane cümlelerdi benim için. Ne yapmalıydım peki?
-Bilmiyorum ki Burak su soğuktur bu saate.
Soğuk suyun faydalarına dair yaptığı küçük konuşma sonrasında zaten ikna olmaya meyilli olduğum için hemen odaya girip hazırlanmaya başladım. Fazla gürültü yapmış olmalıyım ki Çağla söylenmeye başladı. Ona geçtiğim kısa özet sonrasında ben hazırlanmaya devam ederken aniden Çağla da hazırlanmaya başladı. Ben şaşkın şaşkın ona bakarken aklına şahane bir fikir geldiğini şimdi Sarp’ın odasına gidip onu uyandıracağını ve dördümüzün beraber yüzüp çok eğleneceğimizi söyledi. Uyanır uyanmaz yaptığı bu plan karşısında sadece susarak onu izledim; çünkü onu vazgeçirmeye çalışmak gereksiz zaman kaybı olurdu. Hem beni ilgilendiren bi konu da yoktu ki. Kendi uyandıracaktı Sarp’ı. Hem belki Çağla yanımda olunca ben de daha rahat harekete edebileceğimi düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Aşk Masalı
RomanceSesim ve Burak... Zaman mı yanlış onlar mı? Ya da her şey doğru da durum tamamen inat mı? Peki gitmek mi kalmak mı? Ya şarkılar??? Her durumun şarkısı gerçekten var mı?