9, dong-gu

4.6K 642 880
                                    

- - -

9| Biz balık değiliz.

Jimin'le ilişkimizi yorumlamanın zor bir yani vardı. 

Bir günümüz harika geçerken diğer günlerimiz onun ruh halinin değişkenliğinden kaynaklı benden uzaklaşmalarına ek olarak aniden canlanmasına ve bana yakınlık kurmasına ayak uydurmaya çalışmamla geçiyordu. Belki imkansız değildi ama zordu. Onu tanıdıkça, hayatına adım adım yaklaştıkça ve diyaloglarımız çoğaldıkça mutsuzluğunu silip atmak için daha fazla çaba harcamak isteyen yanıma göz yumamıyordum ama aynı zamanda kırgınlığı yeniden su yüzüne çıktığında ve aniden kendini uzaklaştırıp içine kapandığında koşa koşa yardıma da gidemiyordum. Onu onarmaya çalışırken daha çok zedelemek istediğim son şey bile değildi. 

Ayrıca Jimini'in benim hakkımda ne düşündüğünü kestirmek de zordu. 

Diğer tüm küçük detaylar gibi.

Karşımda durup eğer Gloss'tan ayrılmasaydı benimle flörtleşebileceğini hatta günde üç öğün benimle öpüşebileceğini açık açık söyledikten sonra geçirdiğimiz dördüncü günümüzde bile hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyordu. Aldığım poğaçaları ayıla bayıla yedikten sonra teşekkür edip önüme bir tane mandalina aromalı soda koyarak yüzündeki gülümsemeyle arkasını dönüp gidiyordu. Çok fazla işle uğraştıysam eğer gelen arabaların yıkanmasına yardım etmememi söyleyerek beni dışarıda duran rahat koltuğumuza yolluyordu. Mini'nin yemi bittiğinde bana üzüntüyle gelip yavrusunun aç kalacağından yakınıyordu ki daha dün bunu yaşadığımızda onun büzdüğü dudaklarına ve köpek gözlerine nasıl karşı koyabileceğimi bilemediğimden düştüğüm durumdan nefret etmiştim. 

Şimdi ise buradaydı. Marketin önüne çok fazla güneş düştüğü için koltuğu yan taraftaki boşluğa, kulübeden çok rahat gözükecek bir noktaya çeken Jungkook ve Taehyung ikilisinin arasına oturmuş ona izlettikleri her ne ise tüm dikkatini vermişti. Telefon ekranında ne döndüğünü pek merak etmedim ama üçünün de dudaklarını kaplayan o büyük tebessüme bakacak olursak oldukça eğlenceli görünüyordu.

"Bu aralar sigarayı çoğalttığını düşünmüyor musun?"

Namjoon kısık gözlerle dudakları arasındaki sigarayı çıkartıp dumanını düşünceli bir şekilde üflerken bana bakıyor ve sorusuna bir cevap bekliyordu. Kulübenin boyaları dökülmüş eski yüzeyine yaslanırken üzerinde eskimiş bir kot ve sık sık giydiği kısa kollu bir gömlek vardı. Saçlarının dağınıklığını sorgulamadım çünkü uykudan yeni uyandığını yanıma geldiğinde zaten söylemişti.

Kaputunda oturduğum arabada yönümü tamamen ona çevirip ara sıra koltuktaki üçlüye bakma şansımı düşürdüğümde bitmek üzere olan sigaramın son demlerini çekiyordum. "Çoğalttığımı mı düşünüyorsun?"

"Bugün sana yeni bir paket aldım hyung." diyerek açıkladı. Bu bizim sıradan bir rutinimizdi. Büykannem kasabanın küçük marketine sık sık alışverişe gittiği için benim sigara aldığımı duysun istemiyordum. Benzinliğin marketinde de sigara satışı olmadığı için parayı Namjoon'a verip ondan benim için almasını istiyordum. Dün verdiğim paraya karşılık bugün bir paket sigarayla gelmişti. "Azaltmıştın." dediğinde sesi biraz yorgun çıkıyordu. "Bir ayı geç neredeyse iki aya bir paket almaya başlamıştım ve sen dört gün önce yarısı dolu paketime el koyduktan sonra bugün yenisini aldırdın."

"Olabilir."

"Canını sıkan bir şey olmadıkça içmediğini biliyorum." diye fısıldadı ve omuzlarını düşürerek yaslandığı yerden doğruldu. Sonunda arabanın önüne geldiğinde araladığım bacaklarımın arasına girmeden durdu. "Benimle konuşabileceğini biliyorsun."

louder than bombs : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin