2. Bölüm

10 4 0
                                    

Hatalarım için çok özür dilerim umarım beğenirsiniz olaylar başlıyor
                               ***

Hayriye Teyzenin evine gelmiştik. Evi tahmin ettiğimden daha güzeldi. Hele ki kasabaya göre. Yaz mevsiminde olmamıza rağmen kasabanın üstünü sis kaplamıştı. Taksiden valizlerimi indirirken etrafa göz ucuyla bakmaya devam ettim. Hayriye teyze kapıyı açıp bana doğru bakmaya devam etti. Yaşına göre oldukça bakımlı biriydi. Kırmızı saçları ona ayrı hava katmıştı.
“ Senin için yukarda bir oda ayarladım oraya git ve eşyalarını yerleştir. Sonra da aşağıya in konuşalım biraz” Dedi Hayriye teyze. Kafamı salladım ve yukarı doğru çıktım ve odaya yerleşmeye başladım. Kıyafetlerimi yerleştirirken elime gri bluzum geldi annemin benim için aldığı son kıyafetti. Gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Olduğum yere çömelip ağlamaya başladım. Yanıma Hayriye Teyze geldi ve yanıma oturdu.
“Ağla güzel kızım ağla, ağla ki içindeki acı hafiflesin.”
“ Bu acı hiçbir zaman geçmez geçemez, ben ne yapacağımı nasıl yaşayacağımı bilemiyorum..” diyerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Hayriye teyzeye baktığımda o da ağlıyordu sessizce. Yanımda birinin varlığını hissettim ve kalbim bir nebze olsun yumuşadı.

Duş aldıktan sonra yemek için aşağıya indim.
“ Asya bugünlük hazır bir şeyler hazırladım idare eder misin?” diye sordu Hayriye teyze
“ tabii..” diye cevap verdim. Yemekten sonra ona yardım edip yukarı çıktım. Telefonumu elime alıp yatağa geçtim. Cansu’dan 50 cevapsız arama görünce şaşırdım. Geri aradım biraz sohbet ettik. Onun sesi bana huzur veriyordu.
Gece yatağımda bir türlü uyuyamadım kalkıp pencereyi açtım. Her yer sıcağa kavrulurken burası soğuktu. Odam arka tarafa bakıyordu, arka bahçede masayı görünce oraya oturmaya karar verdim. Kendime kahve yapıp geleceğim hakkında düşünmeye başladım. Kimseyi tanımıyordum insanlarla iletişim kurmada sıkıntı yaşardım hep. Bir anda kuvvetli rüzgar esmeye başladı koşarak eve doğru giderken fısıltılar duymaya başladım. Olduğum yerde kaldım Asya.. Asya diye biri bana sesleniyordu. O an boynumda bir nefes hissettim, soğuk bir nefes arkamı dönmeyi korktum ama cesaretimi toplayıp arkama döndüğüm de kimseyi göremedim rüzgarda bir anda kesildi. O sırada Hayriye teyze geldi yanıma
“ne arıyorsun bu saate burada Asya..!” kekeleyerek cevap vermeye çalıştım
“ be- benn sadece hava almaya çıkmıştım.” Elimi tutup koluma baktı onunla beraber ben de baktım canım acımamıştı ama kolumda uzun bir sıyrık vardı ve kanıyordu.
Sabaha kadar uyumamıştık ikimiz de , Hayriye teyze kolumu temizleyip gazlı bez sarmıştı. Konuşmadan bir süre oturmaya devam ettik. Tam ağzımı açmıştım ki Hayriye teyze lafa girdi
“Dün akşam yanına biri geldi mi?”
“ hayır ben sadece hava almak için çıkmıştım rüzgar çıkınca eve geri dönerken sen çıktın karşıma.”
“ kolunda ki iz peki?” o an biraz duraksadım
“ Rüzgardan savrulan dal parçası yapmıştır belki, bilemiyorum.”
Düşündü kaldı sonra” bugün beraber kasabayı dolanacağız biraz uyu sonra hazırlan olur mu?”
Kafamı sallayıp odamı çıktım yorulmuştum hiçbir şey yapmamıştım oysaki.

Rengarek gökkuşağının altında annemle beraber piknik yapıyorduk. Annem yine gökkuşağı altını kahkahaları ile inletiyordu. Ben de onu hayranlıkla izliyorken bir anda her yer sisle kaplandı annem bir anda yok oldu. Her zaman yaptığım gibi olduğum yerde ağlamaya başladım. Tanımadığım bir yüz bana bakıp gülmeye başladı. Yağmur ve fırtına başladı o an kaçmaya çalışıyordum ama kaçtıkça o bana yaklaşıyordu. Fırtına yüzünden olduğum yere yığıldım. Elimi tutup beni kaldırdı yüzüme doğru bana yaklaşıp
“ Hoş geldin Asya, Asya” dedi gözlerini kısarak ve bir anda kayboldu elimde sıcaklık hissediyordum baktığımda ellerim de kıpkırmızı kan vardı. Yağmurun altına tutuyordum ama kan gittikçe koyulaşıyordu.

Telefon sesiyle uyandım. Taha yazısını görünce sessize aldım. Beni en kötü duruma sokup kaçmıştı. Şimdi de yüzsüz gibi arıyordu. Annemi öldüğünden beri ilk defa görmüştüm onu ne kadar özlediğimi anladım. Hayriye teyze kapıdan dışından ağrı
“ Hadi güzelim uyandıysan hazırlan kahvaltıyı da dışarıda yapacağız” gülümseyerek “akşam kahvaltısını” dedi. Saate baktığım da saatin 17.36 olduğunu gördüm. Nerdeyse tüm gün uyumuştum. Dolabımdan gri uzun bir sweet ve dar bir eşofman çıkardım kombini mi spor ayakkabılarla tamamlayıp aşağıya indim. Hayriye teyze kendine harka bir kombin yapmıştı yaşına göre genç giyiniyordu kaç yaşında olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama.

Dışarı çıktığım da hava yine kapalıydı ama soğuk değildi. Kasabada yürürken insanlar bize bakıyordu rahatsız olmuştum. Kasaba küçük gibi görünse de aslında çok büyük olduğunu fark ettim. Sisin kasabayı sakladığını fark ettim. Bir kafenin önünde durduk Hayriye Teyze bana bakarak
“burada kahvaltı edelim daha sonra devam edelim” dedi. İçeriye girdiğim de şaşırmıştım beklediğimden çok farklı bir yerdi. Oranın sahibi de bunu fark etmiş olacak ki arkamdan seslendi
“ Küçük kız beğenmedin mi yoksa?” arkamı döndüğümde Hayriye teyze yaşıt birini gördüm bana gülümsüyordu. Bu kasvetli havaya karşın adamın gülüşünü resmen içimi ısıtmıştı.  Hayriye teyze adama dönüp
“ bu Selin’in kızı Asya DEMİROĞLU” soyadımızı bastıra bastıra söylemişti. Mutfak kapısı olarak tahmin ettiğim yerden genç bir erkek çıktı.
“Demir usta mutfak tamam, başka bir iş var mı?” adının Demir olduğunu öğrendiğim adam “ Yok Tuna, yanıma gel seni biriyle tanıştırmak istiyorum.” Tuna yanımızı doğru yöneldi. Sarışın ve uzun boylu biriydi. Yanıma gelince elimi uzattım tanışmak için ama beklediğim gibi olmadı elim hava da kaldı.
“ Merhaba ben Tuna sen de Asya olmalısın mutfaktan duydum.” Dedi ve gözlerini benden kaçırdı. Şaşırmıştım o an kendimi kötü hissettim. Kolumda acımaya başlamıştı ama belli etmemeye çalışıyordum. Demir amca Tuna’ya dönerek
“ Tuna iki dakika insan ol, kız buraya yeni geldi.” Tuna yalancı bir gülümseme taktı yüzüne sonra gözümün içine bakarak
“Keşke hiç gelmeseydi başımıza iş aldık boşu boşuna.” Dediklerini anlamaya çalışırken koluma feci bir ağrı girdi. Olduğum yere düştüm, Hayriye teyze
“kolun mu acıyor?” evet anlamında başımı salladım.
“ Demir durum ciddi gözüküyor, kolunda ki sıyrık büyük.” Demir amca kolumdan sargı bezini çıkarıp koluma incelemeye başladı. Koluma her dokunuşunda canım daha çok yanıyordu. Acıdan bayılmak üzereydim canım daha önce hiç bu kadar yanmamıştı. Konuşmaları bile zor duyuyordum bilincim tamamen gitmek üzereydi duyduğum son sözler
“Tuna kapıyı kitle, içeriye taşıyalım.”
“ ben demiştim demicem ama bu kız daha gelmeden belaya bulaştı.”

TUNA’DAN
Asya’yı içeri taşıdım, görünüşte dal gibi duruyor ama koluma ağrıtmıştı. Yarası derin gözüküyordu. Babam hemen yara ile ilgilenmeye başladı. Hayriye teyze bana dönerek
“ O nasıl tavır Tuna, kız daha yeni geldi buraya.” Diye kızdı
“ Onun buraya gelmesiyle başımıza neler geleceğini benden iyi biliyorsun.” Diye sesimi yükselttim.
“ Keyfinden gelmedi buraya, daha yeni annesi öldü o bana Selin’in emaneti. Asıl tek kalsaydı daha kötü şeyler olabilirdi.”
“ Haklı, Tuna tavırlarını bir an önce düzelt. Kıza biraz zaman tanıyalım her şey üst üste gelirse zorlanır.” Dedi babam, Hayriye teyze kafasını salladı. İkisi bana dönüp bakmaya başladı bende istemsizce kafamı salladım.
Babam ve Hayriye teyze odadan çıkmışlardı kızı ben bekliyordum. Kız yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Haber vermeye kalktığımda elimden tutup
“anne gitme.. gitme beni bırakma” diye sayıklamaya başladı. O an yüzüne baktığımda gözlerinden yaş akmaya başlamıştı.

Yeni bölüm 10 yorum 10 voteden sonra gelicek umarım hemen gelir :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MEYUS KASABASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin