seninle bir yaz günü tanıştık. öğlenden sonra olmasına rağmen hava hala daha sıcaktı. lisenin arka bahçesindeki tepede oturmuş kitap okuyordum ve bir anda varlığın kitap sayfalarımı gölgeledi. yanıma oturdun ve gülümseyerek bana kitabın konusunu sordun. cevap veremedim. nasıl cevap verebilirdim? seni görünce nutkumun tutulması bir kenara, sen dilsiz benim hayalini kurduğum tek kişiydin. cevap vermeyi denedim. gerçekten denedim ama bir türlü olmadı. neyse ki, sen mavi renk bir kağıt ve kalem çıkarıp elime tutuşturdun. şimdi nerede mavi görsem seni hatırlarım. evet, jaeyun. o günden beri en sevdiğim renk mavi oldu.
o günün sonrasında arkadaş olduk. bana karşı hep nazik ve sabırlıydın. lisenin koridorlarlnda benimle dolaşmaktan çekinmiyordun ve her zaman bana limonlu şekerlerinden ikram ediyordun. sıradan gençler gibi olmak istediğimiz günlerde o küçük tepede sigara ve alkol tüketirdik. o tepedeki sohbetlerin hiç unutmadım. seninle geçirdiğim her saniyeden keyif aldım. gençliğimize dair en sevdiğim anı da 18.yaş günüm için babanın en pahali viskisini çalmandı. çok ama çok mutluyduk, jaeyun.
hiç bir şey bizi ayıramaz sanıyorduk.
fakat yanıldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
junnen' jakehoon
Fanfictionsen benim güneşimsin ve ben güneşime hasret kaldım. Park Sunghoon x Sim Jaeyun [minific, letters, angst]