Yatağın üstünde açık duran valizin içine gelişi güzel atılmış parçalar, dağınık duruyorlardı. Komodinin önündeki kesme viski bardağına vuran akşamüstü güneşi, bardağın içindeki buzları eritebilecek kadar güçlü değildi. Kapakları açık duran dolaptan, gözüne kestirdiklerini alıp valize doğru fırlatan genç adam, onların ne halde düştüğünü umursar gibi görünmüyordu.
Yatakta oturan Jungkook, asık bir suratla kıyafetleri düştüğü yerden topluyor güzelce katlıyor, valize yerleştiriyordu. Kıyafetleri fırlatan adamın rahatsız edilmek istemediğinin farkındaydı ama yine de sordu. "Emin misin hyung? Gerçekten emin misin?"
Dolabın önünde duran uzun boylu adam ona bakmadan başını onaylar şekilde salladı. "Eminim dedim." Sonra dolaba tekrar dönüp işe yarar görünenleri ayırıp yatağa doğru attı. Jungkook yine bazılarını havada, bazılarını yerde yakalayıp tekrar katlamaya başladı. Gerçekten üzgün görünüyordu. "Nereden çıktı şimdi kafa dinlemek falan? İşin ne olacak?"
Taehyung hala ayakta dururken komodinde duran viski bardağından büyük bir yudum aldı. Bardağa çarpan buzlar hafif bir tıkırtı çıkarırken, Taehyung hafifçe güldü. "Cehenneme gidebilir. Beni bu hale getiren bu iş."
Gerçekten yıpranmıştı artık. Kodaman şirketlerin ve yöneticilerinin mal varlıklarını yönetmek, fırsatlar sağlamak, her zaman aklın veya hayalin alamayacağı kadar büyük meblağdaki paralarla oynamak ve tüm bunların stresi, baskısı... Şu son yıllarda bitirmişti Taehyung'u.
Meslekteki ilk birkaç yıl sorun değildi. Düzenli birkaç müşterisinin ve kendi arkadaşlarından Hoseok'un hesaplarını kontrol ediyordu. Ama ünlendikçe, isim yaptıkça daha fazlası gelmeye başlamıştı. Hoseok'un servetini bile üçe hatta dörde katlayabilecek adamlar.
Ağustos başında yaşanan ve bardağı taşıran son damla olan olaydan sonra bir hafta izin aldıktan sonra işe tekrar dönmüş ve sonbahar dönemi boyunca çalışmıştı. Mesai saatlerini azaltmış, müşterilerle daha az muhattap olmuş, ofiste geçirdiği saatleri olabildiğince kısmıştı ancak durumda hiçbir değişiklik olmuyor, işinden ve hayatından gittikçe daha da nefret ediyordu.
Yetmişti artık. Bırakma kararını bir anda almıştı, henüz pişman da değildi.Dolabın kapaklarını hızlı bir şekilde kapatıp komodine yöneldi. Bardağın yanında duran tüm losyon, parfüm ve benzeri bakım ürünlerini de kucaklayıp açık olan valizin üstüne bıraktı. Şöyle bir baktıktan sonra derin bir nefes alıp valizin koyu gri, plastik kapağını kapatıp fermuarını çekti. Jungkook'a baktı. "Sen iyi olacak mısın? Burada kalmaya devam et."
"Ev buldum dedim ya. Bugün kontrat imzalamaya gideceğim." Kırgın görünüyordu. Taehyung başıyla onayladı. "Peki. Yine de bir şey olursa, anahtarın var."
Valizi kaldırıp çekçeğini açtı ve sürükleyerek kapıya yöneldi. Jungkook'un da arkasından geldiğini duyabiliyordu. "Ne yapacağım bilmiyorum hyung. Çok uzun zamandır birlikte kalıyoruz. Alışmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: Winter Bear✔
Fanfic"Ne zaman bahar gelir ki?" Taehyung tatlı bir tebessümle baktı çocuğa. Bahar elbet gelirdi, mevsimler geçerdi. Ama Taehyung'un kalbindeki uzun ve çetin kış, sonunda yerini yemyeşil bir bahara bırakmıştı. Bu minimini, parmak kadar çocuk sayesinde olm...