Taehyung, yalnızca köşedeki abajurun aydınlattığı loş salonda otururken parmaklarını şakaklarına bastırdı. Bilgisayar ekranındaki rakamlar birbirine giriyor gibiydi.
Yukarıda, sıcacık odasındaki yumuşak yorganın altında tatlı bir uyku çekmek varken, burada anlamsız banka hesaplarını takip ettiğine inanamıyordu ama şu an bunu yapıyordu işte. Kalkıp mutfağa yürüdü, kahve makinesinin tuşuna bastı ve kırmızı ışığı takip ederken dışarıda yağan karın yarattığı sessizliği dinledi.
Sokak çok sessizdi, tüm ışıklar sönmüştü. Üşengeç birkaç komşunun Noel'den beri sökmediği süslemeler ve led ışıklar kara rağmen yanıp sönüyorlardı. Kahve makinesinin bip sesiyle birlikte bir çığlık sessizliği adeta yırttı. Taehyung'un ilk tepkisi donup kalmak olsa bile, kendini toparlayıp sese yöneldi.
Sesin Seju'nun odasından geldiğini idrak etmesi çok zor olmadı. O yüzden hızlı adımlarla odaya daldı. Çocuk şu anda çığlık atmıyor olsa da, uykusunda kıvranıyordu. "Hayır... Öyle demek istemedim. Bir an bile... İstememiştim..."
Taehyung onu daha fazla ürkütmeden nasıl uyandıracağını bilemedi ama yine de ellerini uzatıp Seju'yu omuzlarından sarstı. "Seju, benim. Sorun yok, iyisin." Çocuk derin bir nefes alarak gözlerini açtı ve panikle etrafına bakmaya başladı. "Buradayım. Sorun yok, tamam mı?"
Seju nerede olduğunu idrak ederek başını salladı ancak bir sonraki an gözlerinden ardı ardına yaşlar dökülmeye başladı. Ne olduğunu anlamakta zorluk çeken Taehyung ona baktı şaşkınlıkla. "Seju, kötü bir rüya mı gördün?"
Gözlerinden akan yaşlar hiç durmazken Seju başını iki yana salladı. "Hayır... Hayır. Bir rüyaydı. Öyle güzel bir rüyaydı ki, bir daha bu kadar güzelini görebileceğimi sanmıyorum..."
Taehyung her şeyin karanlığa gömüldüğü odaya bir göz attı. "Konuşmak ister misin? Salona gidebiliriz, sana bir kahve yaparım. Ama istemezsen-" Seju'nun kararlı sesi onu bıçak gibi böldü. "Anlatacağım."
Yumuşak yorganı üstünden attıktan sonra lacivert satenden pijamalarını düzeltip yataktan kalktı genç çocuk. Taehyung da onun peşinden hole, oradan da mutfağa ilerledi. Kendi kahvesini kupaya koyup çocuğa uzattı. Çocuk mutfak masasına oturduktan sonra kupanın kenarıyla oynamaya başladı. "Sana, 'ben sana layık bir evlat olamam.' dediğimi hatırlıyorsun değil mi?"
"Hatırlıyorum Seju. Ama bu doğru değil."
Çocuk alaycı bir şekilde güldü. "Hiçbir şey bilmiyorsun. Ne demek doğru değil? Kendi babamı öldürdüğümü söylesem peki, ikna olur musun?"
Pekala, ancak ortama bir bomba düşseydi bu şekilde bir şok yaratabilirdi. Taehyung'un kulakları uğuldarken her şeyi doğru duyup duymadığını düşündü. En sonunda kafasını topladı. "Seju..." dedi duraksayarak. "Senin baban bir iş kazasında öldü. Eğer iş kazasında ölmeseydi bile, sen kimseyi öldüremezsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oh!Baby Series: Winter Bear✔
Fanfic"Ne zaman bahar gelir ki?" Taehyung tatlı bir tebessümle baktı çocuğa. Bahar elbet gelirdi, mevsimler geçerdi. Ama Taehyung'un kalbindeki uzun ve çetin kış, sonunda yerini yemyeşil bir bahara bırakmıştı. Bu minimini, parmak kadar çocuk sayesinde olm...