medya çağan ve zeynep
"Bilmiyorum, o hiç aklımdan çıkmıyor, aklımdan çıksa kalbimin köşesinde bir yerde ağırlığı var, ne yapacağım, ne yapacağım hiç bilmiyorum." dedi ölümün en kötüsünü yaşayan Çağan, Zeynep ile birlikte ölmek istiyordu ama yapamazdı, onun tutmak zorunda olduğu bir söz, Zeynep yerine yaşaması gereken anılar vardı, her zerresine kadar dolmuş artık ne yapacağını bilmiyordu, onun bütün yolları Zeynep'e çıkarken bütün yolları çıkmaz sokak olmuştu.
"Ellerini tutmak istiyorum, uzanıyorum ama uzandığım an kayboluyor, ben onu görüyorum, her yerde, her anda, her daim. Bundan şikayetçi değilim ama kaybolmasın." dediğinde hıçkırık kaçtı boğazından. Zar zor dayandığını belli eden kırmızı gözleri ve nefesinin ikide bir kesilmesi ne kadar zorlandığını açıklıyordu ama karşısındaki doktorla konuşmak zorundaydı. Ölmek istemiyordu, duygularına yenik düşüp içinde yaşamak isteyen tarafı öldürmek istemiyordu. Zeynep için yapamayacağı şey yoktu ve yine Zeynep için ölmek istemiyordu.
"Çağan, acını anlıyorum, bir yakınını kaybetmek kötü bir his az çok anlayabiliyorum, şimdiye kadar sordum ama daha derine inip anlatmanı istiyorum, mesela ona aşkınızın nasıl başladığını, neler yaptığınızı, en başından...?"
Çağan buruk bir şekilde gülümsedi "Biz dokuzuncu sınıfta tanıştık, ben dışlanırdım ve pek sevilmezdim açıkçası ek olarak ailevi problemlerim vardı, bir gün okul çıkışı eve değil de deniz kenarına banklara gitmiştim, kafa dinlemek için," küçük bir kahkaha patlattı Çağan hüznünün ardından "Sahil kenarlarında lambalar olur ince ve uzun onun arkasına saklanmıştı, asla göremeyecekmişim gibi, hala hatırlarım yüz ifadesini, bana 'Çok acıdığını biliyorum Çağan ama sabretmemiz lazım' dedi. Meğerse araştırmış beni ve çoğu zaman asık suratlı olduğum için nedenini merak etmiş, 'Bir kere gülmeni istiyorum, biliyorum zorla olacak ama görmek istiyorum işte' dedi bana o an istemsizce güldüm ve uzun zaman sonra ilk defa gülmüştüm."
"Ben insan seven birisi değildim, bana hayatı sevdiren oydu Büşra Hanım," dik durmayan omuzları daha da çökerken, kelimeleri omzuna binmişti, söyleyecekleri boğazına dizilmişti, hayatı sevdirmişti çünkü hayatı Zeynep'ti. "Biz birbirimize sahip çıktık, sevgiliden çok kurtarıcı gibiydik. Bizim normal sevgililer gibi ilişkimiz yoktu çok özeldik, biz ne bileyim, söyleyecek çok şeyim var ama kelimeler çıkmıyor işte."
"Zeynep yazmaya bayılırdı, hayali sevilen bir yazar olmaktı, kelimeleri çok büyüleyiciydi, bazen bana heyecanla getirirdi yazdıklarını, bir kitap yazıyordu, karanlıkta yaşayan bir kızın bulduğu ışıkla ilgili bir hikaye demişti ama bana hiç okutmadı, ilk önce babam okuyacak dedi tutturdu," derin bir nefes doldurdu ciğerlerine, anlatmak istemiyor değildi, yaşamak istemiyordu, tekrar ve tekrar üzülmek istemiyordu. "Bundan sonra başladı olay zaten, dokuzuncu sınıfın ortalarında annesini kaybetti, bizim bağlarımız o zaman daha da çok güçlendi, yaşatma sırası bendeydi başaramadım orası ayrı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşları ve Minik Kedi
JugendliteraturAnnemin öldüğü yerden günlük yazdım ben. Belki günlüklerimle meşhurum ama Acılarım yüzünden öldüm ben. +15 yaş ve üzeri içindir.