|1|

2.4K 157 124
                                    

merhaba~

lütfen intihar vb şeylere karşı hassasiyeti olanlar okumasın...

iyi okumalar





"Hey çocuk!! Ne yapıyorsun sen?"

Uzun zamandır planladığı şey böylesine bölünmesi cidden sinir bozucuydu. Arkasına bile dönmeye yeltenmeden işine devam etmek istedi. Duyduğu köpek havlamasıyla  biraz irkilmiş olsa da bozuntuya vermeden bileklerini dik bir şekilde kesmek için ilk hamlesini yapmaya yeltendiği sırada tekrar o sesi duymuştu.

"Bunu yapmak için geçerli bir sebebin var mı?"

"Seni ilgilendirmez, şimdi beni lütfen rahat bırak."

Hemen gitsin istiyordu ama o gitmemek için inat ediyordu. Bu ormanı tam üç kere kontrol etmişti ama hiç kimseyle karşılaşmamıştı. Şimdi birden bire bu çocuğun çıkıp işini mahvetmeye çalışması sadece sinirlerini bozuyordu.

"Jeongin, Yang Jeongin?"

Adını duymasıyla bıçak elinden düşmüştü. Arkasına bile dönüp bakmamıştı bu çocuğa, bir arkadaşı olduğunu sanmıyordu çünkü arkadaşı yoktu. Sinirle biraz da korkuyla arkasına döndüğünde tanımadığı biriyle göz göze geldi. Kucağına tuttuğu köpek bile gözlerini ondan ayırmıyordu.

"Adımı nereden biliyorsun?"

Köpeğini kucağından indirip yanında ki ağaca bağladıktan sonra bir kaç minik adımla Jeongin'in yanına oturmuştu.

"Hwang Hyunjin ben?"

Jeongin çocuğun uzattığı ele  baktıktan sonra kafasını çevirip sinirli bir nefes verdi.

"Kim olduğunu sormadım. Adımı nereden biliyorsun?"

Hyunjin denen çocuk minik bir kıkırdamanın ardından Jeongin'in üzerinde ki mezuniyet cübbesini göstermişti.  Tabi ya cübbenin arkasında adı yazıyordu.

"Neden yapmak istedin bunu?"

"Sana bunları niye anlatayım ki? Ayrıca ben kararımı çoktan verdim. Şimdi defolur musun artık?"

Jeongin iyice sinirlenmeye başlıyordu. Eğer kalkmayacaksa onu da öldürebilirdi şuan. Umurunda bile olmazdı.

"Def olmak gibi bir niyetim yok."

"Niyetin ne? Beni delirtmek mi?"

"Benim niyetim de kalkıp gitmek ama seninle Yang Jeongin."

Jeongin bacaklarının arasından bıçağı alıp karşısındakine doğru tuttu. Gözü dönmüş gibiydi ama Hyunjin de pek korkuyor gibi değildi. Bıçağın keskin tarafından tutmuştu. Karşısındakinin cesareti Jeongin'i şaşırtmıştı. Bir kaç saniye geçmeden bıçak derisini kesmişti ve bir kaç damla kan aktı.

"Bırak bıçağı!!"

"Sen niye bırakmıyorsun? Beni mi öldüreceksin?"

"Neden olmasın?"

"Bir anlaşma yapmaya ne dersin?"

"Birazdan ikimizde ölebiliriz ve sen hala anlaşma mı diyorsun? Derdin ne senin?"

"Seni ölümden vazgeçirebilecek şeyin ne olduğunu bana söyleyebilir misin?"

Jeongin imkansız bir şeyler söylemek istedi. İmkansız bir şeyler söylemeliydi ki bu çocuk bırakıp gitmeliydi. Biraz düşündü.

Sevgi, aşk. Bunlar imkansız şeylerdi. Jeongin bu yaşına kadar ne annesinden ne de babasından sevgi görmemişti. Bu yaşına kadar bir kerecik olsun onu tebrik etsinler diye arkadaş edinmek yerine sürekli ders çalışmıştı. Okulda katıldığı her şeyi dereceyle bitirmiş, liseden birincilikle mezun olmuştu, hatta bugün mezuniyet günüydü. Peki annesi babası neredeydi? Geçen sene anne ve babası işlerinden çok sıkılmış ve son senelerinde biricik oğullarını bırakıp dünya turuna çıkmışlardı. Haftada bir kere arayıp paraya ihtiyacı olup olmadığını soruyorlardı. Jeongin'in iyi olup olmaması önemli değildi pek. Onlar mutluydu iyiydi.

Jeongin annesi ve babası yüzünden sevgiye aşka hiçbir zaman inanamamıştı.

"İstediğim şeyi yerine getiremezsen kendimle beraber seni de öldürürüm Hyunjin."

"Maddi bir şeyse çok zengin değilim alamam, baştan söyleyeyim."

Jeongin gülümsemişti bu dediğine.

"Beni aşka inandır Hwang Hyunjin."

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
make me believe in love | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin