Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Boy, don't try to front, Know just, what you are."
___________
"Beni mi bekliyordunuz acaba bay Charles?"
(Dakika bir gol bir kiss yazma hevesim kaçtı) (üstünden kaç saat geçti hala gelmedi. Neyse yazayım elimden geldiği kadar:")
"Başka kimi bekleyebilirim Bay Lehnsherr."
Charles Erik'in boynuna atladı ve kafasını gömdü.
"Çok güzelsin."
"Sen de çok uzunsun Erik."
"Siz bana bir şey söylemiştiniz sanki bay Xavier."
"Ne demek istiyorsunuz acaba sayın majesteleri?"
"Mesajlardan bahsediyorum."
"Ne fırsatçısın." dedi Charles geri çekilirken. "İstediğin bu mu?"
Charles Erik'in yüzündeki kırgın ifadeyi görünce ellerini tuttu. "Gerçekten fırsatçısın."
Parmak ucuna kalktı ve dudaklarını birleştirdi. Erik'in sıcak dudakları onu habersiz yakalamış gibiydi sanki. Kaybolmuş hissediyordu (hiç yazasım da yok)
"Bir dahakine gafil avlanacak kişi sen olacaksın. Aklında tut Charles."
"Tabi, tabi tutarım. Ama beni gafil avlayamazs-"
Erik, oturmak üzere olan charles'ı tuttu ve kendine çekti. "Göreceğiz bay lehnsherr"
"Bu çok hoştu işte."
"Yanaklarınız mi kızardı bay lehnsherr? Onları öpmemi ister misiniz."
"Daha gün uzun erik. Her dakika öpülmek sıkmasın seni?"
Erik, ellerini charles'ın beline koydu ve alınlarını birbirine dayadı. "Kesinlikle kızardın."
(Yazasim yok diyen yazarın son halini izliyoruz)
"Hadi ama! Tabi ki kızaracağım. Bu haldeyken kızarmamak mümkün mü?"
"O zaman sizi salıyorum bay xavier."
Erik geriye çekildi ve Charles'ın yanından geçip yere oturdu. "Seni yerim."
"Hangi anlamda?" dedi erik capkınca gülümserken.
"Hâlâ fırsatçı olduğunu unutuyorum sanırım." dedi Charles yanına otururken. "Etrafta paparazzi yok, saçma kameralar, insanlar, huzur çok güzelmiş."
