Sabah uyandığımda pazartesi gününden bir kez daha nefret ederek banyoya girdim, duş alıp temizlik ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra dolabın karşısına geçip, Ali'nin bana doğum günümde aldığı lila kazağı ve altına beyaz dar kotumu giydim.
Tamamen hazırlandıktan sonra aşağıya indiğimde, teyzem elindeki tabletle uğraşarak kahvesini yudumluyordu. "Teyzelerin güzeli ne yapıyormuş bakalım" dedim ona arkadan sarılırken, elimi tutup "Senin için bilet aldım, şanslısın bugün" olayın şokuyla "Teyze sen şaka mısın nasıl bugün " dedim. "Akşama gidiyorsun tatlım daha zaman var" teyzem o kadar rahattı ki anlatamam "Teyzoş yani beni evden göndermeye çalışıyorsan, kapının önüne at daha kolay olur yani" teyzem gözlerini devirerek "Abartma tatlım dün konuştuk her şeyi, lütfen"
"Aman teyze, ben sadece son günüm ya onu doya doya geçirmek istiyorum ama akşama kadar az bir süre" "Tüm gününü arkadaşlarınla geçir tatlım"
"Tamam teyze ,akşama görüşürüz" "Görüşürüz tatlım."
Moralim çok bozuktu ,bugün Emre hariç hepsine gideceğimi söyleyecektim. Nasıl bir tepki vereceklerini çok merak ediyordum .
Evimize en yakın ev, Ali'lerin eviydi. Kapılarının önüne gelince bir kere uzunca basıp geriledim, birkaç çalıştan sonra kapı açıldı. Ali şu anda pijamalarıyla karşımda duruyordu "Ali?" dedim şaşkınlıkla" "Kanka ya, ben pazar sanmışım bugünü, alarm kurmamışım" "Yok kanka ben alışığım senin bu hallerine, ben gidip kumrucuğu alıp geleceğim o zamana kadar hazırlanırsın artık" diyip arkamı dönüp yürümeye başladım.
Emrelerin evinin önüne geldiğimde, tam kapıyı çalacağım sırada Emre dışarı çıktı. Beni gördüğünde gülümsedi.
"Ali nerede" "Sence" dedim yürümeye başladığımızda "Uyuyamı kalmış?" kafamı sallayıp onayladım .Aklım başka yerdeydi "Sence durumu nasıl karşılayacaklar?" dedim birden. Biraz sessiz kaldıktan sonra "Eminim anlayışlı olacaklardır" diye mırıldandı "Umarım...".
Alilere geldiğimizde mesaj atıp beklemeye başladık. Beş dakika sonra evden çıkıp yanımıza geldi "Çorabımın tekini giyemedim, sabahtan mesaj atıyorsunuz, aceleyle elim ayağım birbirine girdi".Ah bu Ali için dünyanın sonuydu.
Melis'lere gidene kadar Ali susmadı. Melis'i aldıktan sonra Ufuk'un evine gittik. Benle Melis kolkolayken Emre düşüncelere dalmıştı, ne vardı bu kadar düşünecek anlamıyorum. Zile bastığımızda Ufuk hazırlanmış bir şekilde önümüze çıktı ,bizse anlının üzerindeki kocaman morluğa bakıyorduk "Kanka o ne?" dedim elimi morluğa götürerek, Ufuk arkaya doğru gerileyip "Lan sormayın, uyku sersemi halimle kafamı duşakabine çarptım, az kalsın beyin kanaması geçiriyordum." her zaman ki Ufuk yani...
Okula girdiğimizde Melis'le etrafı izlemeye koyulmuştuk bile. Sanki ben bugün gitmeyecekmişim gibiydi her şey. Tennefüste sınıfın en köşe yerine gidip sınıfa girenleri inceledik.
"Ayaz olabilir mi?" dedim gözlerimi kısıp "Yok kanka o bizi yolda görse selam dahi vermez baksana şuna" "Haklısın, sencede fazla takmıyormusun?" "Belki de, ama o kadar güzel anlatıyor ki bana karşı olan hislerini, beni, bazen düşünüyorum 'ben böyle birimiyim gerçekten' diye ama aynı zamanda mutlu oluyorum uçacakmışım gibi..." fark ettirmeden kıkırdadım "Kanka bir şey diyeceğim ama kızma olur mu, bence sen hoşlanıyorsun" bu sefer sesli güldüm siniri bozulsa da oda hak veriyordu bana.
Zil çaldı, Emre'ler içeri girdiğinde Melis onlarla konuşuyordu bense kapıya bakıyordum .En son okulun basketbol takımından; Berk, Cem ve Furkan girdi, ben onlara bakarken onlar konuşuyorlardı. Birden Berk'in yüzünde hafif bir tebessüm oluştu, nereye bakıyordu derseniz, Melis'e bakıyordu. Melis, bizimkilerle gülüp sezgi hoca hakkında espri yapıyordu. Melis'in koluna vurup Berk'i işaret ettim. Berk ona baktığımızı fark edince gözlerini kaçırarak dışarı çıktı. Melis'e bakıp "Kanka iyisin ha, seninki okulun yürek yakan çocuğu çıktı" "Berk mi yani?" diyip koşarak dışarı çıktı. Hemen ardından kimya hocası içeri girince Emre'nin yanına oturup kafamı sıraya koydum ve dünen uyuyamamanın yorgunlunluğuyla yattım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
Aktuelle LiteraturYağmur, küçüklüğünde annesi ve babasını bir trafik kazası sebebiyle kaybetmiştir. Bu nedenle İzmir'de teyzesi ve beş kişilik arkadaş grubuyla yaşamaktadır. Fakat geleceği ve eğitim hayatı için Paris'e bir diğer teyzesinin yanına gitmek zorunda kalır...