Sabah telefonumun sesiyle uyandım. Melis'di. Hızlıca telefonu komidinden alıp kulağıma götürdüm.
"Melis?"
"Bebeğim uyuyor muydun?"
"Sanırım uyandım nasılsın bakalım ,nasıl geçti dün?" dedim yataktan kalkıp esneyerek.
"Yaa yağmur çok heyecanlıydım ama sağolsunlar çok iyi insanlar fazla umursamadılar o hallerimi"
"Allah bilir ne yaptın" dedim gülerek.
"Yağmur dalga geçme ya sadece elim ayağım birbirine giriyordu ama merak etme birşey kırılmadı" dediğinde daha çok güldüm.
"İyi o zaman bileklik işe yaradı."
"Aynen yaradı...Sen nasıl gidiyor" gözlerimi devirdim.
"Bu nasıl bir konuşma şeklidir Melis, 'sen nasıl gidiyor' neyse gitmiyor işte."
"Nasıl gitmiyor?" kaşlarını çattığını hissedebiliyordum.
"Bilmiyorum bazen güzel bazen berbat, geldiğimden beri güzel olan az şey var."
"Bana anlatacakmısın?"dediğinde derin bir nefes aldım ve baştan başlayıp her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım, nedense Nate'i daha çok anlatmıştım belki de en çok onunla ilgiliydi.
"Nate'e üzüldüm anlattığına göre iyi biri, Eric umarım bulaşmaz size"
"Berry'de ondan farksız aşkmel...Neyse ben seni sonra ararım bol bol konuşuruz okula yeti- geç kalmışım görüşürüz öptüm" diyip kapattım ve Nate'den gelen mesajı gördüm.
Kimden: Nate
"Daha iyi misin?"
"Evet nate iyiyim ama sanırım okula geç kaldım kaç ders geçti?"
"Okulda değilim"
"Neden?"
"Eric'e yumruk attım ya o yüzden uzaklaştırma aldım"
"Nasıl ya suçlu oydu"
"Sen boşver takma kafana.Seni okula bırakmamı istermisin?"
"Nate kafama nasıl takmayabilirim?"
"Takma boşver... müsaitsen bugün yarım bıratığımız gezinin devamını getirelim olur mu?"
"Tamam da bu konuyu daha sonra konuşacağız Nate"
"Tamam tamam...Hazırlan gelip alıcağım seni, istersen bugün okula gitme geç kalmışsın zaten. Biraz gezmeye ne dersin?"
"Olur zaten gitmek istemiyordum"
Telefonu kapatıp komidine koyduğumda yatağımın üstündeki ceketi fark ettim.Burnuma götürdüm , Nate'in ceketiydi, polis köpeği olsam ancak bu kadar olurdu. Aklıma dün iyice yerleşince "İyide beni nasıl getirdi" diye mırıldandım. Yani evet yattım ama kapıyı nasıl açtı ki?
Aklımdaki sorularla dolabıma yöneldim. Dünki elbiselerimi çıkarıp, kırmızı tişörtümle kot şortumu giydim ve soğuk olur diye yanıma beyaz hırkamı aldım.
Saçlarımın önüne gelen birkaç tutamı arakada tutuşturup gerikalanını açık bıraktım, sporlarımı giydikten sonra aşağıya indim.
Teyzemler yoklardı, birşeyler atıştırıp telefonumu alarak dışarı çıktım. Tam vaktinde gelmişti arabaya yaslanmış bana gülümseyerek bakıyordu. Yanına gittiğimde doğurularak "Günaydın" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
General FictionYağmur, küçüklüğünde annesi ve babasını bir trafik kazası sebebiyle kaybetmiştir. Bu nedenle İzmir'de teyzesi ve beş kişilik arkadaş grubuyla yaşamaktadır. Fakat geleceği ve eğitim hayatı için Paris'e bir diğer teyzesinin yanına gitmek zorunda kalır...