8. Bölüm

14.1K 197 24
                                    

Multimedya; "Killian ilk defa ona kız arkadaşım dediğinde Kate"

Gözlerimi açtığımda hava kararmış, film bitmişti. Gözlerim karanlığa alışınca saati görmeye çalıştım, sekizi geçiyordu. Kollarımda uyuyan güzelliğe baktım. Huzurlu bir şekilde nefes alıp veriyordu. Uyandırmadan kalkmam mümkün olmadığı için hareketsizce onu izlemeye devam ettim. Bir süre sonra hafifçe kıpırdandı ve gözlerini açtı. Dudaklarımı yavaşça burnuna değdirdim, güldü.

“Sen sahip olduğum en iyi…” Duraksamasının sebebini biliyordum, neyi olduğumu bilmiyordu. Bocalamasını izlemek yerine dudaklarından öptüm. “Sen de.” Gerçekten neydik biz? Toparlandı. Banyoya gitti. Geldiğinde üstünü değiştirmişti, pijamalar da kucağındaydı.

“Sen buraya koy, ben yerine koyarım onları.”

“Yerleri mi var?”

“Tabi ki Kate.”

“Kulübe gitmen gerekmiyor mu?”

“Gerekmiyor ama seni evine bıraktıktan sonra uğrayacağım.”

“Ya da, şimdi çıkalım ve kulübe gidelim?” Ona hayır demek mümkün değildi. Başımı salladığım an pişman olmuştum bile. Kulüp geçmişimle doluydu, kızlarla.

“Belki de bu o kadar da iyi bir fikir değildir?”

Söylediğimi duymamış gibi tişörtümü üstüme attı. “Hadi.”

Kulübe girdiğimiz an David yanımızda bitti.

“Laurel burada ne halt ediyor?” Gözleri elimi tutan Kate’e kaydığında duraksadı. “Kate! “

“Selam David.” Kate sıcakkanlılıkla David’e sarıldı. Bunlar ne ara bu kadar iyi anlaşmaya başlamışlardı?

David hafifçe kulağıma eğildi. “Ne var biliyor musun? Bu kız sana ne yapıyorsa, iyi ki yapıyor.” Gülümsedim.

“Barda bu gece kim var?”

“Leonardo ile Laurel. Kill, Laurel?”

“Kardeşim çalışmak istiyordu ben de gözümün önünden ayırmak istemedim. Sen niye bu kadar taktın ki?”

Birden telaşla bana baktı. “Yoo, sordum öyle. Ofiste birkaç işim var sonra görüşürüz.” Kate sırıtıyordu.

“Ne var?”

“Hiç. Bir şeyler içelim, hadi.”

Bara geçip oturduk. Laurel bizi görmemişti henüz. Kate’i yanağından öptüm ve barın arkasına geçtim. O an gözüme pistte dans eden bir kız çarptı. Kahretsin, bu kızı tanıyordum. Hem de fazla tanıyordum. Görmezden gelmeye çalışarak kendi içkilerimizi doldurmaya başladım. O sırada beni fark eden Laurel yanıma gelmişti.

“Patron kendi içkisini kendisi mi alıyor? Ah, selam Kate!” İçkileri doldurduktan sonra Eğilip Laurel’ı yanağından öptüm. “İlk günün nasıl gidiyor?

“Oldukça iyi.” O sırada adını hatırlayamadığım kız bara gelmiş, alev saçan gözlerini bana dikmişti. Elim Laurel’ın belindeydi.

“Bakın, mekanın sahibi sonunda teşrif edebilmiş. Neden yukarı çıkıp arka tarafa geçmiyoruz Killian? Ah, doğru unutmuşum. Bir kez becerdiğin kızın yüzüne bir daha bakmıyordun değil mi?!?”

Kate’e doğru bakmaya korkuyordum. Bu kızla birlikte olduktan sonra başka bir gün sert bir şekilde geri çevirişim geldi aklıma. Kendi kendime kızdım. Kızın bakışları Laurel’a kaydı.

The Hunger (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin