12. Bölüm

13K 146 26
                                    

Multimedya; Sinema konusu konuşulurken Killian.

“Neden sinemaya gitmiyoruz?”

Kate’in sorusuyla hepimizin bakışları ona yönelmişti. Küçük… Benim hakkımda bilmediği o kadar çok şey vardı ki.

“Çünkü ben sinemaya gitmem.” Şaşkınlıkla ağzını açtı.

“Nasıl yani? Hiç mi?”

“Hiç.” Evde izlemek varken gidip o kalabalık salonlarda izlenen filmlere bir türlü anlam veremiyordum. Kate’in şaşkın bakışları yavaş yavaş söndü ve yerini muzip bir ifadeye bıraktı. David ile Laurel ise bizi izliyorlardı.

“Eh, bu güzel bir şey aslında. Yani demek oluyor ki benimle bir ilki daha yaşayacaksın.” Kendinden emin tavrı beni güldürmüştü.

“Bak sen.”

“David, Laurel neden gidip hazırlanmıyorsunuz?” David ve Laurel benim oradaki varlığımı unutmuş gibi yukarı hazırlanmaya çıkmışlardı. Koltuğa iyice yerleşip ayaklarımı sehpaya uzattım.

“Bu sefer hayır küçük.” Çocuk gibi dudaklarını büzdü.

“Ben seninle sinemaya gitmek istiyorum ama.”

“Ne izleyeceksek burada da izleyebiliriz. Mısır da patlatırız al sana sinemanın çok daha mantıklı ve rahat versiyonu.” Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve uzattığım bacaklarımı bacaklarının arasına alacak şekilde önümde durdu. Bu sefer kanmayacaktım. Ayaklarımı indirdim ve güldüm. Kollarımı açtım. “Gel bakalım.”

İşe yaramayacağını anlamış olsa gerek, somurtarak yerine oturdu.

“İyi, sen gelme.”

“Anlamadım?”

“Davidlerle giderim ben de. Artık yanıma da kim oturur bilemem. Şöyle kaslısından  yakışıklı bir erkek fena olmaz.” Ciddi manada sinirlenmiştim.

“Sınırlarımı zorluyorsun.” Birden gülüp yanıma geldi.

“Başkası zorlayacağına, ben zorlayayım?” Küçük bir çocuk gibiydi. Kollarımı etrafına sardım. Boynuna bir öpücük kondurduktan sonra yüzüne baktım.

“Filmi ben seçiyorum.” Ayağa kalkıp ellerini çırparak zıplamaya başladı. Bütün ev sesiyle dolmuştu. Hazırlanmak için yukarı çıktığında ben de onu izledim. Madem öyle, ona iyi bir ders verecektim. Laptop’ı alıp yatağa uzandım.

“Eee, hazırlanacağım.”

“Hazırlan güzelim.”

“Sen orada beni izlerken hazırlanamam herhalde?”

“Sinemaya gitmek isteyen sensin ördek.” Ağzı şaşkınlıktan açılmıştı.

“Ördek mi?” Gülümseyerek başımı salladım.

“Ördek.” Kıyafetlerini alıp inadıma yüzüme bakarak banyoya geçti ve kapıyı kapattı. Ben de bu sırada internetten sinema salonunun telefonunu bulup kısa bir görüşme yaptım. Kate çıktığında ben de giyinmiştim. Evin dışına çıktık. David arabanın yanından seslendi.

 “Hangi arabayla gidiyoruz?” Laurel’a göz kırptım.

“İkisiyle de.” Kate bana döndü.

“E hep beraber gitseydik.” Kolumu omzuna atıp onu arabaya yönlendirirken kulağına fısıldadım.

“Baş başa olmayı tercih ederim.” Hemen kızarmıştı.

The Hunger (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin