Acısız uyanmak, çok ama çok iyiydi. Bileklerim morlukları daha kötü hale getirmemek için bağsızdı. Ayaklarımda sorun yoktu. Başım zonklamıyordu.
Mutlulukla uyandım.
Buna rağmen, kendim uyanmadım. Sesler oturma odasından sürükleniyordu, hızlıca sürgülü kapılara yöneldim ve kulağımı siyah ahşapa bastırdım.
Hala çok uykuluydum, ve isteksizce ayağımı zemine yerleştirdim, kendimi yatağın ılıklığına bırakmak istiyordum, ama kendimi bunu yapmamak için dizginledim.
Sesleri dinledim, ama onlar dinginleşmiş görünüyordu.
Birinin “Gereğinden fazla verdiğimi düşünüyorum.” Dediğini duydum. “Bu, K ile düşündüğünden daha fazla ilgili.”
“Biliyorum.” Bir başkası iç çekti, ve sesi bir tür suçlu gibi geliyordu. “Ama birden fazla kişiye borçluyum;
Sadece 200 tane daha?”Bir dakikalığına bir sessizlik oldu, daha sonra bir klik sesi duydum. Biri bir şeyi kilitlemiş gibiydi. “Gelecek sefer, bize daha düşük bir bütçe vereceksiniz. 200’den daha az.”
“İyi.” Bu ses yabancıydı. Farklıydı. Çocuklardan birinin değildi. Bir başkasıydı. Harry’nin geldiğini söylediği adamlardan biri olmalıydı. “Sadece kötü yanımı elde etmeyin.”
Ve daha sonra, başka bir klik daha duydum. Ama bavullar ya da kapılarınki gibi değildi. Daha yüksek sesli bir şeydi, iki metal objenin çarpışması gibi.
Bir silah.
“Bence bunun için iş işten geçti.”
Harry. Onun sesiydi.
İhtiyatla, parmaklarım kapı kolunun etrafında birbirine dolandı ve seslice çevirdim. Kapıyı bir nebze çektim, bu sesli bir gıcırtı oluşturdu, gürültülü ve keskin. Kapıyı kilitlememişti. Neden?
Ya da belki kilitledi ve bu sabah mı açtı?
Lanet okuyarak geriye zıpladım, ama sesleri, duymamışçasına devam ediyordu. Güçlükle yatak odasının kapısına geri döndüm ve izlemeye devam ettim.
Harry, Zayn ve Liam, kanepede gelişigüzel oturuyordu. Biri sigara kutusunu yokladı. Tüm oda dumanaltıydı. Bir adam, genç ve yakışıklı, bitişiğinde ise bir başkası ayaktaydı. Kirli ellerinde yüksek bir meblağ para, sıkıca tutuyorlardı. Biri ürkmüş görünüyordu, oysa ki diğeri normal bir şekilde ayakta duruyordu.
“Şimdi gidiyoruz.” Sakin olan konuştu. Yerdeki küçük bavulu işaret etti. “Oradalar. Eğer uyuşturucularınızı stoklamam gerekirse, bir ay içinde hepsini çekmeye çalışmayın.Tamam mı?” Mavi gözlerini kıstı. “Benim de bir hayatım var.”
Liam siyah bir silahı tehlikeli bir şekilde çevirdi ellerinde. “Hoşça kal, Marcus.” Harry ayakları üzerinde doğrulurken, gergin bir şekilde gülümsedi. Diğerlerinden daha uzundu.
Harry başını başka bir yöne çevirdi, ve Marcus ve diğer adam sessizce onu takıp etti.. “Alfie.” Liam seslendi, ve adam hızlıca bedeninin alt tarafını ve yüzünü ona çevirdi. “Silahlar nerede?”
Adam--Alfie-- derince yutkundu, adem elması aşağı yukarı sallandı. Bir kağıt yığınını kavrayıp hızlıca atan kalbinin üzerindeki göğüs kafesinin üzerine getirdi.
"Artıklar çok da iyi değildi." Liam dikkatle ona bakarken,Alfie bakışlarını yere çevirdi, dik bakışlarını görmezden geldi. "Lütfen-"
Liam sözünü kesti. "Nerede," dedi, düz, sinirli ifadesini koruyarak, "onlar? Elbette onları güvende tutmuşsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redemption| Türkçe
FanficBir keresinde bir kız kırılan bir insanı onarmaya çalışırken dikkatli olmamı yoksa o kırık parçalarla kendimi kesebileceğimi söylemişti.