1. Bölüm

4.2K 240 19
                                    

I have permission from zerriesgap, I didn't steal it. Thank you for permission Alice!

____________________________________________________________

Yeni bölümle karşınızdayım, saatlerdir çeviriyorum, uzundu birazcık *-*
Oylar için çoook-çoook teşekkür ederim, mükemmelsiniz. Sözümü tuttum ve sınırı geçtiğiniz günde yayınlıyorum. Lütfen oyları ve yorumları düşürmeyin. Eğer oylar ve yorumlar yüksek olursa çevirme isteğim artıyor ve bölümler daha hızlı geliyor.

İthaf isteyen söyleyebilir^^

Daha diğer bölümü okumadım ama gidişata bakarsak partide Harry ile alakalı bir şeyler olacak, vıhııı! Merak uyandırıcıı *-*

Evet, umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar, tekrar söylüyorum, lütfen oyları ve yorumları unutmayın^^
Sınır: 10 vote& 5 yorum^^

____________________________________________________________

"Finn'in partisine katılıyor musun?" 

Yüzünü taradım ve bir gülümsemeyle karşılaştım. "Finn?" diye sordum ve Eleanot gözlerini devirdi. "Evet," kıs kıs güldü, "Finn Harries." 

Finn Harries Lloyd Üniversitesinin en popüleriydi, kardeşi Jack ile. İki ikiz okulu yönetiyordu. Onlar beylik kurup da birilerini döven ve ineklere hakaret eden kas kafalılardan değillerdi. Arkadaş canlısılardı. Bizzat kendim onların sınıfa giderken herkesi nasıl selamladıklarını görmüştüm. Jack'in bana gülümsemesini, Finn'in nasıl olduğumu sorduğunu hatırlıyorum. Çoğu insan onların çok iğneleyici olduğunu düşünüyor fakat onlar gerçekten çok nazik. Herkesin düşkün olduğu gülümsemeleriyle ve saf gözleriyle etrafta dolaşıyorlar. Ve bütün bildiğim, onların kesinlikle oyun oynamadıkları. Üniversitedekiler öyle düşünüyor çünkü onlar çoktan dövmeleri aynı olan kişileri buldular; fakat yine de kızlar onların etrafındayken baygınlık geçiriyorlar. Bir keresinde de Jack'in şehrin merkezinde bir spor mağzasında çalıştığını görmüştüm. Yine de ne denilirdi?

Kaşlarımı çattım, "Neden onların partisine gidiyoruz?" dedim. İnatçı tarafım harekete geçince okulun koridorunda yürürken birden yolumu değiştirdim. "Orada alkol, gürültülü müzik ve yaşadışı cihazlar olacak. Evde kalmayı daha çok tercih ederim, teşekkürler."  

Müzik her zaman gürültülüydü, onların bir blok ötemde oturmasına karşın sesi açıkça duyabiliyordum. Bazen güzellik uykumu alamıyordum, çünkü, deadmau5, Avicii, Tïesto'nun sonuna kadar bağıran sesleri ve sarhoş olanların şanslı olmayı umut eden çığlıkları beni engelliyordu.

"Ayrıca," diye sakince söyledim. "Ben kesinlikle davet edilmiyorum." Eğer davet edilmemişsek, neden Eleanor'un bana bu kadar çok sorduğunu düşünüyordum. Ama o bunun için benimle bahse girdi. "Oh, aksi!" Eleanor sırıttı. Bir kaç öğrenci ile bakıştı, "Bu yıl 20'ler çok nazik. Tekrarlıyorum; Oraya vardığımızda, senin düşündüğün kadar kötü olmadığını göreceksin. Orada sadece 100 öğrenci olacak ve Harrives bir konakta yaşıyor. Ne?" İfadesi garipleşti ve kendini beğenmiş bir ifade takındı. "Gerçekten onların ailelerinin her hafta partilere gitmesine izin verdiklerini mi sanıyorsun? Düşündüğümden daha aptalsın." 

"Onların aileleri burada yaşamıyor, neyse. Onlar yalnız yaşıyorlar, Evelyn." El, atıp tutmalarını bitirdi ve iç geçirdim. Asla vazgeçmeyecekti, "Yani," diye ciyakladı ve onun kalp şeklindeki dudaklarından çıkanları beklerken yerime sindim, "Gidiyor musun?"

Başta omuz silktim çünkü bilmiyordum ve rahatsız olmuş bir şekilde konuşamazdım. Fakat sonra, onun beni o parti için beni seçtiğini fark ettim ve "O partiye gitmek istemiyorum." dedim. Evde kalmayı, okumayı ve şehrin üzerindeki salaklarla dolu bir partiden daha etkileyici olan kasvetli dağları kabataslak çizmeyi daha çok isterdim.

"Neden gitmiyorsun?" Tanıdık korkunç sesi yanımda duyunca donakaldım. Elenaor etrafa bakındı ve onun yüzündeki ifadeyi görünce kim olduğunu anladım. Finn'e güçsüz bir gülümseme verdi kem küm ederek daha yakınıma geldi. "Finn, lütfen burada arkadaşıma partinin mükemmel olacağını söyler misin?"

Eleanor'ın yüzü kıpkırmızı olup parlarken yüzü gerildi. Finn Harries'le konuşmanın onun bütün özgünvenini aldığını biliyorum bu yüzden sanki kız onu uzun süredir tanıyormuş gibi bir şeyler söylemeli.

Finn bana dişlek bir gülümseme yolladı ve gerildim. "Evet, Evelyn. Parti eğlenceli olacak ve senin düşündüğün gibi tıkabasa dolu ve delice olmayacak." Gözünü kırptı ve ben dudağımı ısırdım. Adımı nasıl bildiğini merak ediyordum. "Sana söz veriyorum. Alkol, yok. Uyuşturucu, yok. Silah, yok. Benim bu sözlerimle güvendesin."

Ağzım açık kaldı, zihnim daha sonra ne söyleyeceğim üzerine işliyordu. "Um," yardım etmesi için Eleanor'a baktım ama o Finn'in ışıltılı gözlerine büyülenmekle meşguldü. "Eğer ailem izin verirse, bakacağım."

Hiçbir şey söylememişim gibi, Finn yavaşça arkasında döndü ve yürümeye hazırlandı. "Yarın görüşürüz!" Mutlulukla cıvıldadı ve topuklarının üzerinde dönüp uzağa yürüdü. Omuzlarımı Eleanor'a doğru çevirdim ve Eleanor'un omuzları yığıldı ve gözleri üzüntüyle genişledi. Ona soru sorar bir biçimde bakıyordum ve o bana doğrudan bakmıyordu. Üzüntüyle kafasını salladı. "Dövmesi bir müzik notası." diye fısıldadı. Homurdanma isteğime karşı direndim. "Benimkisi ise Ying Yang."

Eleanor ve ben "eşlerimizi" daha bulamamıştık. Çok delice şeyler yapmıştı, tüm yollarla Avusturalya'ya gitmek, sadece Ying Yang dövmeli olan birini bulmak için partilere gitmek gibi. Ben ise sonsuzluk dövmem ile yalnız kalmıştım. Gerçi bu sembolü sevmiş ve mutlu olmuştum. Endişeliydim; bulduğum adam ya beni beğenmezse, ya bir katilse, ya bir pislikse diye.

Gerçi Eleanor kadar endişeli değildim.

Burnumdan soluyarak Finn'in gittiğin yolun karşısına doğru yürüyordum, tarih sınıfına doğru. Eleanor bana dik dik baktı "Lanet olası partiye geliyorsun, eğer gelmezsen bir daha seninle konuşmam." Homurdandım ve sınıfın kapısını açtım. Her zamanki gibi boştu, öğenciler koridorda kalan diğer öğrencilerle konuşuyordu.

"El çantasıyla giderim ve tecavüzcülerin kollarında kendimi bulurum. Yani bana eşlik etmek zorundasın." Benim inlememe çığlık attı. "Arkadaşının kaçırılmasını istemezsin, istemezsin değil mi?" Çaresiz bir şekilde sadece jest olarak kafamı salladım.

"O partiye istesende, istemesende gidiyoruz."

İçimi çektim ve ona döndüm. "Ne biliyorsun?" diye sorunca ince kaşlarını kaldırdı. "Haklısın, bu parti, bu yılın en son partisi olabilir ve ben hiçbir partide bulunmadım."

"Evet!" diye tısladı. "Ve Finn Harries tarafından ağırlanmak. Güzel bir kız, masum bir adam. Bu parti kötü olmayacak, söz veriyorum!"

Redemption| TürkçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin