I have permission from zerriesgap, I didn't steal it. Thank you for permission Alice!
____________________________________________________________
"Sana söz veriyorum. Alkol, yok. Uyuşturucu, yok. Silah, yok. Benim bu sözlerimle güvendesin."
Yaz havası fazlasıyla sıcaktı, akşam olsa bile. Hafifçe bir rüzgar vardı, benim favori mevsimim, sıcak hava ile dolu yollar ve gazlı içecekle dolu bardaklar.
Gazlı içecekle dolu bardaklar? Eleanor ve benim Mercedes'ten dışarıya adım attığımızı düşündüm, kapının bizim arkamızdan kapatılmasını. Partideki şarkılar hoparlörlerden patlıyor gibi. Armin Van Buuren'den gelen tanıdık bir melodi. Bütün bahçyee tuvalet kağıtları ve kırmızı plastik bardaklar saçılmış. Bazı insanlar Harries'lerin konağına giriyor, bazı insanlar ise dağınık saçları ve kırışmış elbiseleriyle birilerinin kollarından ayrılıyor.
Ancak dün hiç uyumadım, kabus türü bir şeyler gördüm, başka birisi gibi görünüyordum, kasten elimde bir bıçak ile karanlık bir sokaktaydım.
Hastalıklı hava kokan bu geceden bira ve şarap kokan parfüm aroması kokusu alıyordum ve kasıla kasıla yürüyerek giden insanların kolanyaları benim şaşkın ifademin yanından geçiyordu.
"'Alkol yok' için bayağı fazla." diye homurdandım ve kollarımı göğüsümde birleştirdim. Eleanor benim için süslü bir elbise istemişti; belimi sarıyordu, kabarıktı ve resmen uyluklarımda gibiydi. Tatlı gözüküyordu. Bende bu elbisenin çok sevimli olduğunu düşünmüştüm ama aklımda tişört ve pantolon ikilisi hariç hiçbir şey yoktu --Eleanor'un izin vermediği şey buydu çünkü onu utandırabilirmişim-- Üzerimde seksi olan ve beni saran kırmızı bir elbisede karar kılmıştı. Odada sarhoş erkekler olduğundan ve benim bir elbise giydiğimden hala rahat değildim. Fakat, hey, hayır ben çekici falan değilim. (Yazar burada espri yapmamak için kendini zor tuttu)
"Kes sesini!" diye Eleanor sakin bir şekilde beni tersledi ve koluma vurdu. Ben ise gözlerimi devirdim. "Bu sadece bir parti. Neşemi kaçırma." İkimizde merdivene doğru yürüdük ve kendimizi büyük bir evde bulduk. Mekan büsbüyük bir yerdi, güzel çizimler, çıplak beyaz olan duvarlara asılmış sanat resimleri. Merdiven köşedeydi, üste kıvrılarak giden birkaç kapı yakaladım, büyük ihtimalle yatak odası ve tuvalet vardı çünkü onlar ikinci kattaydı. Birkaç raf ve çizimler şu anda bizim olduğumuz koridoru bir yol boyu boyunca doldurmuştu. Birkaç dekoratif kuvars vazo, kremsi beyaz mobilyanın üstüne sıkıca yerleştirilmişti.
Gözlerim Eleanor'un beni sürükleyerek getirdiği odayı taradı. Büyük masa bir şeyin arkasındaydı. Dans pistinin üzerinde herkes dermeçatma topuklularıyla dans ediyordu. Ayakkabılar itilmiş insanlar gibi beceriksizce sallandı, müzik gibi de.
Tanıdığım birini aradım. Finn ve ya Jack gibi ama onları göremedim. Muthemelen burada yüzden fazla insan vardı, Eleanor'un söylediklerinin aksine. İnsanlar partiyi duymuş olmalılardı ve davetsiz gelen misafirler taradından bu sayı artmıştı. Buna çokça önem veriyordum çünkü parti çok doluydu; bir gece klübü gibi. Ve ben zarzor nefes alabiliyordum. Bir antilatör ve çalışan bir klima gördüm. Fakat havada kalan kimyasallardan sadece birazını dağıtıyordu.
Sigara içen birinin dumanında boğuldum ve bir adamın sigaranın başını öpmesini izledim. Bir erkekti, etrafı izliyordu, sanki birini arıyormuş gibi. Karanlık onun gözlerini sanki o tehlikeliymiş gibi gösteriyordu. Etrafa Eleanor için bakındım, fark ettiğim tek şey... Onu kaybetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redemption| Türkçe
FanficBir keresinde bir kız kırılan bir insanı onarmaya çalışırken dikkatli olmamı yoksa o kırık parçalarla kendimi kesebileceğimi söylemişti.