“Dünya git gide kararıyor. Küresel ısınma son 100 yıla damga vuracak kadar büyük bir oranla artış gösterdi. Buzullar tamamen erimiş durumda. Kutup ayıları, Dünya Hayvan Hakları Örgütü tarafından koruma altına alındı. En soğuk ülkelere bile bu sene kar yağmadı. Kış bu gidişle artık hiç gelmeyecek.”
Televizyon spikeri endişesini bastırma uğraşına hiç girmemişti. Dünya yok oluyordu.
***
Sıcak, kızartılmış ekmeğine, soğuk demir bıçakla tereyağı sürüyordu. Haberler iç karartıcıydı. Ekrandaki küçük kutup ayısına hüzünle gülümsedi.
“Koruma altına alınmış... Tanrı'dan dilerim ki hayvanları öldürme tenezzülü gösteremeden hayatları biter. Cidden? O hayvanları ya hayvanat bahçeşine götürürler ya öldürüp kürk yaparlar. Câniler.” son kelimesinde, dişlerinin ardından tıslamıştı.
Kıtır kıtır olan tereyağlı ekmekten bir ısırık aldı ve sıcak kahvesini yudumladı. Sinirlenmemeliydi. Ancak elinde değildi. Ölen hayvanları için her duşunda ağlarken, bu hayvanlar katlediliyordu. Merhametsizler.
Gergin olduğu zaman daha hızlı yerdi. Kimchi'den biraz alıp sandalyeyi geriye doğru itti. Tam doymamış olsa da, işi önce gelirdi.
Hızla hazırlandı. Rahat ve şık olan lacivert takım elbisesi ile lacivert ve beyaz tonlar ile renklenmiş spor ayakkabılarını giyip dışarı çıktı. Havalar sadece gece soğuk olurdu. Yani birkaç saat...
Onun dışında kavurucu bir sıcak hüküm sürerdi. Saat sabahın altısı, her yer turuncu ışıkların emrinde... Gözlerini kısarak güneşe baktı. Tekrar acıyan gözlerini hızla yere çevirip, güneş gözlüğünü taktı ve arabasına bindi. Gaza basınca araba hızla yerinden fırlamıştı.
Trafikte ilerlemeye başlamıştı. Gaz pedalından ayırdı ayağını ve frene bastı. Kırmızı ışık yanmıştı. Oldukça yoğun olan trafik sinirlerini iyice altüst etmişti.
“İklim değişikliğine dur deyin! Bisiklet kullanın! Arabalarınızı daha az kullanın artık!” sıkışık trafikte boğazını yırtarcasına bağıran yaşlı kadınlara göz devirdi. Ellerindeki broşürleri sürücülerin gözüne, gözüne sokuyorlardı.
Jin pencereyi indirip, başını dışarıya çıkararak konuştu. “Buzullar eridi. Dünya git gide daha çok ısınıyor. Ormanlar yanıyor. Broşürler bir işe yaramaz. Arabaların çoğu elektirikli? Yani çevre dostu. Şurada bisiklet satacaksınız diye yolda fazlalık olmayı kesin.” kadınlar dudaklarını kıpıdatarak, küfredercesine bakıyordu.
Jin umursamaz bakışlar atıp, düğmeye basarak pencereyi kapatmaya başladı. Aralık olan pencereden, yarım kalp şeklinde bir kolye sıyrılıp, yan koltuğuna düşmüştü. Farketmeden gaza bastı. Şirketin önünde indi.
Ceketinin düğmelerini ilikledikten sonra yakasını düzeltip, güneş gözlüğünü çıkardı ve şirkete girdi. Herkes saygı ile baş selamı veriyordu. Samimi bir gülümseme ile ofise girdi ve dün çekilen fotoğraflara baktı.
Bu fotoğraflar için çok çalışmıştı. Fakat şimdi boş gelmişti nedense... İstediği işi yaptığı hâlde üstündeki bu ağırlık ne idi?Koltuğa yaslanarak derin nefes verdi ve büyük cam duvardan şehri inceledi. Vızır vızır, arı misâli insanlar çalışıyordu. Sadece çalışıyor... Sıkıcı.
Telefonunu çıkarıp haber sitelerinde dolaştı. Durumlar hiç iç açıcı değildi. Açlıktan ölen insanlar, yemekten patlayanlar... Sinirden kahkaha atarak siyah gür saçlarını çekti.
Herkes gibiydi.
Çıldırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind the black hole
FanfictionDünya adım adım mahvoluyorken, bir umut ışığı var mıdır sizce? Karadelikler sonumuz mu? Yoksa başlangıcımız mı? "Dünya git gide kararıyor. Küresel ısınma son 100 yıla damga vuracak kadar büyük bir oranla artış gösterdi. Buzullar tamamen erimiş duru...