Jin, yarım saattir, arabasında bulduğu yarım kalp şekli olan kolyeye bakıyordu. Birden evi sallanmaya başladı.
Deprem oluyordu. Bunun hemen farkına varmıştı. Koltuğun yanına çöküp yaşam üçgeni pozisyonu almıştı. Sarsıntılar yavaşlamaya başlayınca kapıya koştu, ve çabucak evden uzaklaştı.
Fakat JiSu'nun büyükannesi aklına gelince onların evine doğru son hız koştu. Birden bire hava aşırı sıcak olmuştu. Dizlerinin bağı çözülmüş hâlde yere çöktü.
Kalkacak hâli yok gibiydi. Vücudundan sular boşalırken, yarım yamalak açtığı gözleri ile önündeki görüntüye baktı. Bulanıklaşan görüş alanına rağmen, yerde baygın yatan Choi JiSu'yu farketmişti.
Lâkin ayağıya kalkamıyordu. Genç bir erkek JiSu'yu kollarına almış, dizlerinin üstünde ilerlemeye çalışıyordu. Jin yerden kalkmaya çabaladı, olmuyordu.
Sıcak yüzünden yere yapışmıştı âdeta. Gökyüzü kısa bir süreliğine kıpkırmızı, kan rengine büründü. Yüksek bir patlama sesi, kulakları delecek gibi...
Her yer buz gibi.
Sıcaktan kavrulurken, şimdi donuyorlardı.
Tir tir titriyordu bedenleri.
Çıkan kasırgada, bilmedikleri bir yere doğru sürükleniyordu bedenleri.
Güneş, karadeliğe dönüşmüştü, ve dünya parçalara ayrılırken, insanlığın bir kısmı ölüyor, bir kısmı karadelik ardında yolculuğa çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind the black hole
FanfictionDünya adım adım mahvoluyorken, bir umut ışığı var mıdır sizce? Karadelikler sonumuz mu? Yoksa başlangıcımız mı? "Dünya git gide kararıyor. Küresel ısınma son 100 yıla damga vuracak kadar büyük bir oranla artış gösterdi. Buzullar tamamen erimiş duru...