JiSoo sabah erkenden kalkmıştı. Küçük gardırobunu açtı. Bebek mavisi, kısa kollu, V yaka elbiseyi aldı eline. İç çamaşırlarını da alıp gardırobu kapattı.
Jin'i uyandırmadan evden çıktı. Evin arkasında küçük bir dere vardı. Tahta kovayla dereden su taşıdı ve ateşin üstündeki kazana boşaltıp ısıttı ve banyo için inşa ettiği kulübeye girdi. Giyeceği elbiselerini askıya astı.
Suyun sıcaklığını ayarlayıp, küvete boşalttı. Topladığı taze çiçekleri suya serpti. Kıyafetlerini çıkarıp suya girdi. Suyun içinde biraz durdu ve, eline aldığı life kendi yaptı sabunu sürüp, köpürttü.
Vücudunu elindeki sabunlu lifle bir güzel ovalayarak temizledi. Tıpayı çıkartarak küvetteki suyu boşalttı. Ayarladığı sisteme göre su akıp ön bahçesine gidiyordu.
(Sabunda herhangi bir kimyasal madde olmadığı için suyu israf etmemiş oluyor.)
Vücuduna, yandaki kovadan su döktü ve saçlarınıda yıkayıp, durulanarak küvetten çıktı. Kıyafetlerini üstüne giydi. Kirli olanların olduğu sepeti ise alıp, banyodan çıktı.
Kıyafetleri sonra yıkamak için sepetiyle, banyonun kenarına bıraktı ve evine girdi . Evine girdiğinde onu yumuşak bir hamur kokusu karşıladı. Güzel meyvelerin kokusu ile mest olmuştu.
Jin, güzel bir masa hazırlamıştı. Jin'in işareti ile yer masasına oturdu. Üzerine, böğürtlenli reçel dökülmüş pankek, ve portakal suyu çok güzel görünüyordu.
"Lütfen tadına bak ve nasıl olduğunu söyle. İyi bir aşçıyımdır."
JiSoo bıçakla pankekten bir parça kesti ve çatal ile onu ağzına götürdü. Gerçekten dediği gibiydi. Oldukça lezzetli olmuştu. Hem yüzündeki tatlı gülümseme ile Jin'e yanıt veriyor, hem de karnını güzelce doyuruyordu.
- Gerçekten harika olmuş... Eline sağlık. Bu kadar erken kalkmanı beklemiyordum doğrusu.
- Ben hep erken kalkarım, ya da hiç uyumam. Üç gün uyumadığım olmuştu.
- Üç gün uykusuz mu? Jin bir daha bunu yapma. Hiç sağlıklı değil.
- Sanırım senin evinde, senin kurallarına uymam gerek...
- Kendini misafir olarak görme. Fakat bana itaat etmelisin. Çünkü daha yeni iyileşmişken tekrar hasta olmanı istemiyorum.
- Teşekkürler JiSoo...
- Rica ederim.
- Banyo, edebileceğim bir yer var mı JiSoo?
- Elbette! Dur abimin evinden sana kıyafet getireyim. Sonra sana banyo edeceğin yeri gösteririm. Bekle, hemen gelirim.
JiSoo sofradan kalkıp, dizlerinin üstündeki eteği düzeltti ve evden çıktı. Koşarak abisine gitti, ve kıyafetleri alıp geri döndü.
Kıyafetleri Jin'in kollarına bıraktı, ve eliyle onu takip etmesini söyledi. Onu banyonun yanına getirdi. İçeriye girmesini söyledi. Sonra, su ısıtıp getirdi.
Suyun ısısını ayarlayıp Jin'e banyo hakkında bilmesi gerekenleri anlatıp çıktı. Kapının önünde Jin'i beklemeye başladı.
JiSoo beklerken, vücudu birden bir alev almıştı. Sıcak hissediyordu. Kapıyı tıklatıp, Jin'e bağırdı.
"Su senin için fazla mı sıcak?" Jin biraz şaşırmıştı. JiSoo genelde banyo ettiği sıcaklıkta ayarlamıştı. Fakat Jin için fazla sıcaktı.
"Şeyy... Yani biraz." JiSoo alnına hafif vurarak, elinde kova ile içeri daldı. Gözlerini kapatarak, içeriye ilerledi, Jin'in vücuduna suyu boşalttı. Suyun sıcaklığı düşmüştü.
Jin utandığı için başı eğik duruyordu. JiSoo ise oldukça gergindi. Ancak bunu belli etmiyordu.
"Gözlerim kapalı. Merak etme, gerçekten seni görmüyorum. Hem, buhar var. Göremem zaten." elini Jin'e doğru uzattı.
"Yaraların var. Bu yüzden izin ver ben halledeyim. Şifalı bitkiler ağrılarını tamamen alacaktır ama olsun. Lütfen..." Jin, JiSoo gittikten sonra, saçını yıkasa da, vücuduna dokunamıyordu.
Bu yüzden ister istemez, JiSoo'nun ona verdiği temiz lifi ve sabunu uzattığı eline verdi.
JiSoo lifi sabunlayıp, narin elleri ile incitmeden sırtını ovalamaya başladı. Utanınca diğer kızlar gibi yanakları kızarmazdı, fakat burnu minik bir kiraza dönüşürdü -aynı şuan olduğu gibi- .
Mecburen gözlerini açıp, Jin'in iki kolunu da ovalayıp lifi Jin'e verdi.
Utangaç, derin sesi ile:- Sen diğer yerlerini halledebilirsin. Ben çıkıyorum. İşin bitince lütfen bağır.
dedi ve banyodan çıktı. Kısa bir süre sonra Jin, JiSoo'nun anlattıklarını yapıp banyodan çıktı. Çıkar çıkmaz kapıda bekleyen JiSoo'yu görünce başını eğdi.
"Çok teşekkür ederim..."
"Rica ederim. Sıhhatler olsun. Sen eve git ve birşeyler atıştır. Ben birazdan gelirim." Jin başını hafif kaldırarak JiSoo'nun yüzüne baktı.
Şuana kadar bir sürü kadın manken görmüştü, fakat JiSoo'nun yüzü gibi bir yüzü, ilk defa görüyordu. Ancak fazla bakamadan, eve gitti.
JiSoo ise kıyafetleri sıcak su ve yine bitkiler ile yapılan karışımı kullanarak güzelce yıkadı. Sonra ipe asıp eve gitti. Jin, yemek yiyip, bulaşıkları yıkamıştı.
JiSoo üstteki raftan şurup şişesini aldı ve bir kaşığa dökerek Jin'e yaklaştı
"Bu ilaç yaraların için. Ağzını aç lütfen. Aaa- " Jin ağzını açtığı gibi kaşıktaki şurubu, ağzına verdi.
Şurubun mayhoş tadı yüzünden, yüzünü buruşturmuştu. JiSoo şurubu yerine koydu. Jin'in yastığını düzeltti, ve onu tekrar yatırıp, üstünü örttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
behind the black hole
FanficDünya adım adım mahvoluyorken, bir umut ışığı var mıdır sizce? Karadelikler sonumuz mu? Yoksa başlangıcımız mı? "Dünya git gide kararıyor. Küresel ısınma son 100 yıla damga vuracak kadar büyük bir oranla artış gösterdi. Buzullar tamamen erimiş duru...