*Sefa'nın Ağzından. Eylem'i ilk gördükleri gün*
"Buraya neden geldik ki?"
Üşüyen ellerimi ovuşturarak dudağıma yaklaştırdım ve sıcak hava üflemeye başladım. Bu esnada yanımdaki beden de aynı hareketleri tekrar etmekle meşguldü.
"Bebeğim arkadaş çağırdı ne deseydim?" Diye kolunu omzuma atan sevgilime bakıp gülümsedim.
"Ya ne arkadaş, ne arkadaş" diye dalga kokan sesimle konuştuğumda o da gülerek yanağımı öpmüş ve omzumdaki eli sayesinde beni bir ara sokağa ilerletmişti.
"Bugün fazla sevemedim seni, gel bakalım"
Söylediklerinden hemen sonra ara sokağın pis duvarına sırtımı yaslayarak dudaklarıma yapışmıştı. Sıcak dudaklar alt dudağımı ezerek emmeye başladığında, ellerim siyah, yumuşak saç tutamlarını bulmuş ve nazik şekilde okşaya okşaya karşılık vermeye başlamıştım.
Dolgun dudaklar dilimi yakalayıp emdiğinde elimi ensesinden usul usul kalçasına doğru ilerletip sıkarak kendime bastırdım.
İkimizin de ağzından bir inleme çıkmıştı bu hareketimle.
"Çıldırtıyorsun beni" diyerek boynuma yönelen adamın belinden içeriye soğuk parmaklarımı ilerletip ürpermesine neden oldum.
"Bugün ben üstteyim" dediğimde dudaklarından güzel bir kahkaha çıkmış ve kafasını sallayarak adem elmamı ısırmıştı.
"Tamamdır güzelim"
Soğuk eli pantolonumdan içeri girip penisimle buluştuğunda titreyerek inlemiştim sessiz ara sokağa doğru. Eli penisimin ucunda gezinirken, dudakları boynumu koparmak ister gibi sert bir biçimde emiyordu.
Parmaklarımı dudağının kenarına ilerletip durmasını sağladıktan sonra işaret ve orta parmağımı dolgun iki et parçasının arasından gönderdim usulca. Emrah ise parmaklarımı memnuniyetle kabul edip dişlerini hafif hafif değdirerek emmeye başlamıştı.
Onun bu hali daha da yükselme neden olurken dayanamayarak parmaklarımı aniden sıcak ağızdan çekip kemerini hızla açmış ve elimi deliğine götürüp iki parmağımı birden sertçe içine itmiştim. Bu yaptığımla birlikte kafasını geriye atarak hırlama benzeri bir ses çıkarınca heyecanla onu izliyordum.
Bu sırada açılan esmer boynuna dudaklarımı değdirip derince emerek bıraktım. Aynı zamanda bir parmağımı daha içine yollamış ve git gelleri hızlandırmıştım.
Kafasını boynuma gömerek sessizce inlerken onun inlemelerine karışan bir ses daha duymamızla şok olmuş bir biçimde ayrıldık birbirimizden.
İkimiz de üzerimize hızlıca düzeltip, sesin geldiği tarafa doğru dönmeden önce birbirimize kısa bir bakış atmıştık.
"Y-yapmayın" kelimesini sessiz sessiz tekrar ederek ağlayan küçük bedeni görmemizle korkuyla yanına geçmiştik.
Pis sokakta yüzü gözü kan içinde kalmış olan beden, cenin şeklinde yatmış, kollarını kendine çekmiş yarı baygın bir şekilde aynı kelimeyi sayıklayıp duruyordu.
Emrah anında yanına gidip omzuna dokunduğunda kendini korkuyla geri çekerek zaten kapalı olan gözlerini daha da bir hırsla yummuştu. Bu kadar güzel ve küçük bir bedenin bu şekilde ağlayarak kaçması ikimizin de içini burkarken Emrah tekrar kaçmasına fırsat vermeden kucağına alıp arabaya yönlendirmeye başladı.
"Yavrum, kendine gelip kapıyı açar mısın?" Diye bana seslendiğinde kafamdakileri atıp onu onaylayarak arka kapıyı açmış ve arabaya geçmiştim. Yerleştiğime emin olduktan sonra küçük kızıl çocuğun başı, dizlerime gelecek şekilde yatırmış ve hemen sürücü koltuğuna yerleşmişti.
İstemsizce ellerim çocuğun yüzüne giderken kana bulanmış yanaklarını silip, titreyen ellerini tek elimle tutarak sakinleşmesine yardımcı olmaya çalıştım. Diğer elimle ise kirden ve kandan yapış yapış olmuş saçlarını okşuyordum.
"Sefa" diyerek üzgün gözleriyle aynadan bana bakan bedene aynı şekilde yutkunarak baktım. O an ikimizin de aklından aynı şeylerin geçtiğine emin olmuştum.
"Sekreteri ara kimmiş öğren" diyerek titreyen sesimle konuştuğumda kafasını sallayarak hastanenin park yerine giriş yapmıştı.
Çıktığında hemen kucağımdaki bedeni alarak acil kapısına yönlendirip içeri girdi. Bense arkasından hala yarı şok haliyle onu takip ediyordum.
Çocuğu tedavi etmeye başladıklarında her şey sanki buzlu bir camın arkasında ilerliyor gibiydi.
İlk defa gördüğüm bir durum değildi, ki daha da kötüleri ile karşılaşmıştım ama bu küçük bedenin bu halde olması kalbimi o kadar kırmıştı ki yanımdaki adamın sarılması bile beni kendime getiremiyordu.
Ne kadar süre o şekilde durduğumuzu bilmeden koridorda tedavinin bitmesini beklemiş ve bitince de doktordan talimatları alıp odasına ilerlemiştik.
"Tamam bebeğim sakinleş artık bir şeyi yokmuş çocuğun" diyen adama bakıp kafamı sallayarak elini tuttum. Buna ihtiyacım vardı.
Odadan içeri girdiğimizde beyazların içinde biraz daha temizlenmiş şekilde, huzursuz bir uykuda olduğu belli olan çocuk yatıyordu.
Temiz bembeyaz yüzü ay gibi parlarken için gitmişti resmen. Yanına ilerleyip istemsizce elimi yanağına attığımda kedi gibi sürtünerek kafasını yaslamış ve bir iki homurdanma çıkarmıştı ağzından.
Bu gördüğüm tatlılık kalbimin iki katı hızla atmasına neden olmuş ve parmaklarımı harekete geçirerek yanağını okşamaya başlamıştım.
"Emrah" dememle transtan çıkmış gibi çocuktan gözlerini alıp bana dönmüştü sevdiğim adam.
"Sen de mi aynı şeyi düşünüyorsun?" Dediğimde kafasını olumlu anlamda sallayıp bana biraz daha sokularak saçlarıma öpücük kondurmuştu.
Huzurlu uyuyan bedeni izlerken gelecekte bir sorunla karşılaşmamayı umut etmeye başlamıştım bile.
Selamm.
Bebeklerim bu kurguda görmek istediğiniz şeyler varsa buraya yazabilir misiniz? Aklınıza ne gelirse sevişme ya da soft bir şeyler nasıl isterseniz. Bir tek BDSM istemeyin onu yapmakta çok zorlanıyorum sjfjsf.
Neyse umarım sevmişsinizdir bölümü, hatalarım varsa affedin, seviyorum hepinizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMZA / DADDYKINK / [BxBxB]
Romans(TAMAMLANDI) Üç kişinin aşkını konu alan bir hikayedir. Daddykink içerir. *Küfür, argo, cinsellik ve şiddet içerir.