Sabahın daha ilk ışıklarında uyanmış olan genç, bir bidon soğuk suyu nefessiz içince istemsiz olarak uykusu dağılmıştı.
Suyunu içip geri yatağına dönmeyi düşleyen Deniz, bunun artık imkansız olduğunun farkında olmanın üzüntüsüyle tuvalete yöneldi.
Yüzünü yıkadı, dişini fırçaladı falan derken gözleri iyice açıldı fakat başı ağrımaya başladı bu sefer de.
Ya az uyuduğu zaman, ya da uykusu geldiği zaman ağrırdı başı ve uykusunu alana kadar da kesinlikle geçmezdi. Hatta uyumamakta direttiği zamanlar ilk sol gözü, sonra iki gözü de bulanık görmeye, başındaki ağrı daha da artıp canını acıtmaya başlardı.
Tüm gün boyunca bu acıyı çekmektense gidip uyurum daha iyi dedi kendi kendine.
Odasına gidip kendini yatağına attı. Battaniyenin bir kenarından ayağını çıkardı, battaniyenin ucunu da kucakladı ve işte! Mükemmel pozisyonu bulmuştu.
Bir kaç dakika içinde ağrı hafifledi ve gözleri yavaşça kapandı.
Uyandığında sanki saatlerdir uyuyormuş gibi hissediyordu. Bir an okula geç kaldım diyerek heyecanla şarjdaki telefonunu aldı.
Niye alarmı çalmadı bunun diye söyleniyordu içinden, dışarı duyulmayacak bir sesle.
Saate baktığında gözleri büyüdü. Daha yatalı yirmi dakika anca olmuştu.
Vay be dedi yine kendi kendine.
Bu kadar çabuk kendini toparlaman harika kanka dedi odanın köşesindeki aynaya doğru.
Üzerindeki şaşkınlığı atıp da hem beyni hem de ağzı susmuşken kapının önünden gelen fısıltılar ulaştı kulağına.
Annesinin tiz çıkan sesini, babasının gür sesi bastırıyordu. Kulakları sapasağlam olan Deniz ise ikisini de oldukça net duyabiliyordu.
Seslerindeki endişe, Deniz'i de germişti doğal olarak.
"Söylememiz lazım artık bir hafta kaldı, taşınmadan önceki gün mü söyleyeceksin çocuğa?!"
Annesi fısıldasa dahi sinirini belli ediyordu ve bu büyüleyici bir özellikti açıkçası fakat Deniz'in şuan dikkat kesilmesi gereken başka bir konu vardı.
Taşınma?
Alacağını tahsil etmeye giden mafya babası edasıyla kalktı yatağından, büyük adımlarla kapıya kadar gitti fakat açamadı.
Avını parçalamaya hazır kaplan ruhu, kedi yavrusuna döndü bir saniyede.
Nefret ediyordu bu özelliğinden, kendine küçük bir küfür savurup kapı koluna uzanmıştı ki babasının içine kaçmış sesini duydu.
Bu kaplan ruhlu kedi görünümlü özelliği babasından aldığına adı gibi emindi.
(Evet canım ama bundan değil)
"Ya Ayça ben nasıl diyeyim bildiğin ve tanıdığın tek şehri bırak, doğduğun şehre dönüyoruz diye. Sunabileceğim tek bahane arkadaşlarının da bizimle geleceği olacak. Yakın olduklarını biliyorum ama ya bununla yetinmeyip sinirlenirse?
Deniz benim oğlum ve çok yumuşak başlı biliyorum ama sinirlendiği zaman senden bile beter oluyor cidden.""İnsan oğlundan çekinir mi baba Allah aşkına" diyerek sonuna kadar açtı odasının kapısını Deniz.
Annesinin konuşmak için açtığı ve onu görünce kapatmayı unuttuğu ağzının yanına, babasının şaşkınlıktan açılan ağzı eklenince küçük bir kahkaha patlattı Deniz.
İlk toparlanan annesi oldu. Eşinin çenesinden yukarı iterek onun da ağzını kapattıktan sonra yüzüne sert olması için uğraştığı bir ifade yerleştirdi.
Ama Deniz çok iyi biliyordu ki annesi kolay kolay sinirlenemezdi, hele ki kendisi gibi mükemmel bir çocuğa asla.
Gereksiz egosu olan biri değildi ama hak edene de hak ettiği verilmeli sonuçta değil mi?
Sınıfın örnek öğrencisi olmak kolay değil yani 💅🏻✌🏻
Aklında kurduğu saniyelik cümlelere emoji ekleyebildiğini bilmiyordu.
Allahım benden habersiz güncelleme mi geldi bana diye şöyle bir düşündü ama daha salise geçmeden vücudunda ufak bir titreşim meydana geldi.
Oha çarpılıyorum dedi bir an sesli olarak.
Sesini kapatıp içinden tövbe etti hemen, ağzı kayacak diye ödü kopmuştu.
Annesi, oğlunun hem saçmalamasına hem de bir kaç saniyedir gözlerini kocaman açmış şekilde yere bakmasına bir anlam veremeyince olaya el attı.
Ciddi manada el attı, önce Deniz'in yüzünün önünde elini salladı, oğlu dünyaya dönmeyince koluna hatırı sayılır bir çimdik attı.
Biricik oğlunun canını acıtmak Ayça'nın da canını acıtmıştı ama "sakın yüz verme Ayça, böyle her şeyin üstüne düşersen dinlemez bu seni ilerde." Dedi içerden bir ses.
Ayça durur mu yapıştırdı tabi cevabı; Ay hoşt ulan.
Deeeniiiz iyi misin anneeem?
Annesinin endişeli ve biraz da komik sesiyle Deniz'in acıdan buruşmuş yüzü düzeldi.
"İyiyim annem iyiyim endişelenme."
Deniz'e fırsat doğmuştu. Bugün okula gitmeyecekti. Anne babasına okulu asmasına izin verdikleri taktirde düşük voltajlı bir tepki vereceğini hissettirecek, çocuklarının siniriyle uğraşmak istemeyen ailesi de okula gitmemesi yetmezmiş gibi harcaması için Deniz'e hatırı sayılır bir miktar vereceklerdi.
Bunların olacağından emindi, nasıl bilmiyordu ama bir şekilde yapıyordu işte.
"Bazen acaba ailemi manipüle mi ediyorum ben ya?" diye düşünür, sonra da yoo sadece çok zekiyim diyerek kendini pohpohlar ve cümleyi bitirirdi.
Ladies and gentlemen here is Deniz Ilgaz!
Ya bi sus Allah aşkına, Allah rızası için bi kere de beni bırak bi defol git şurdan dedi, yine kendi beyninden çıkan ve asla susmayan o sese.
"Tamam yani haklısın genelde ama biraz rahat bırak şurda önemli bi an yaşıyoruz yahu."
"Kanka ben sustum yalnız konuşan sensin."
"Çok birikti içimde son zamanlarda kusura bakma ya. "
"Ne kusuru canım her zaman burdayım küfür bile edebilirsin baş başayız nasıl olsa."
"Kes çeneni Allah aşkına. "
"Buraya çok soğuk bi espirim vardı ama yapmayacağım. "
"Kes aq kes"
Çoğu kitapta bu tarz iç ses muhabbetleri olduğu için tereddüt ettim yazmakta ama kitaptaki neredeyse her karakterde kendimden veya çevremdeki insanlardan izler var ya da olmasını istediğim ama olmayan özellikler var.
Deniz'in her yaşadığına karışan ve sürekli kendini öven iç sesine ben de sahibim ne yazık ki. Ama bazen iyi oluyor cidden, kendi kendine münazara yapabiliyorsun mesela. Benim iç sesim genelde bana karşıt görüşte olduğu için bir konu hakkında karşıt görüşe sahip olabiliyorum her zaman, bu da kendimi daha iyi geliştirmeme olanak sağlıyor.
Kitabı okuyan yok ki bunları okusun jdsşsşsöxnsl
Neyse arkadaşlar, olur ya buraya işiniz düşerse bu ne be ergen ergen iç ses koymuş kitaba demeyin lütfen <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMİZDEKİLER
Fantasy2021 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfusu yaklaşık 83 milyon kişiden oluşmaktadır. Bu bir resmi veridir. Aynı zamanda resmi olmayan verilere dayanarak bu 83 milyon kişinin içinde yaşayan 20 milyondan fazla özel insanın var olduğu bilinmektedir. B...