|1|

23 4 0
                                    

Cumhuriyetin ilan edildiği günün ardından, salı günü, henüz güneş yeni yeni ışıldamaya başlarken, meydanlar bomboş, serin rüzgar yüzünüze çarparken büyüklü küçüklü insanlardan oluşan büyük bir grup, oldukça yaşlı olduğu yüzünden belli fakat sırtı dimdik bir adam ve Mustafa Kemal Atatürk, bir kağıda yan yana imzalarını atarken, dışardan kuş cıvıltıları ve yaprak sesleri eşliğinde derin bir oh çekti bir salon dolusu insan.

Halktan saklanarak yaşamak o kadar zordu ki onlar için...

Diğer insanların gecesi onların gündüzü, her gün her dakika yakalanma korkusu, çocuklarını, gençlerini korumak için verdikleri mücadeleler...

Cadılık ismi altında eşlerini ve kızlarını toplumun kurbanı etmek isteyen insanlara boyun eğmek zorunda kalmışlardı kilometrelerce uzaktaki akrabaları.

Normal insan ömrüne kıyasla bu olaylar çoktan unutulmuş olsa da, bu salonda o uzak tarihi görmüş olan kişiler vardı. Hatta birebir bu vahşetin acısını çekmiş olanlar da.

Hiç bir yerin onları kabul etmeyeceğine kanaat getirmiş, savaş için hazırlık yaparken, az önce imzayı atan yaşlı adam Mustafa Kemal Atatürk ile tanışmıştı.

Konuşmalarını ve fikirlerini dinledikçe, kendileri için bir çıkış kapısı olma ihtimali arttı Türkiye Cumhuriyeti'nin.

Oldukça kısa sürdü devlet ve onların anlaşması.
Onlarca insanın hayatını ilgilendiren bir konuyu elbette ki uzatmak istemediler.

Karşılarındaki adam onları ne olursa olsun koruyacağına, imzalanan anlaşmanın gelecekte uzun zaman boyunca da gerçekleşeceğine dair garanti vermişti.

Yedi sayfalık anlaşmanın tamamı okunup imzalandıktan sonra halk sokağa çıkmaya başladığı sıralar herkes evlerine doğru yola koyulmuştu. 

110 yıl sürecek anlaşma insanlara yeterli güveni kazandırmıştı.

Topluluğun büyük kısmı, bu kadar uzun süre sonra insanların onları öldürmeye çalışmayacak kadar gelişmiş fikirli olacaklarına kesinlikle emindi.

(Fakat bilmiyorlardaki Türkiye'mde kadınların etek boyu tartışılıyo) :(

İÇİMİZDEKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin