Firavun bana dik dik bakmaya devam ediyordu.Ona ne diye dik dik baktığını sormak istedim ama tepkisinden korktuğum için sessiz kaldım.
"İlgimi çektin.Arkadaşın ne Tanrısı?"
"O benim arkadaşım değil." dedim kaşlarımı çatarak.Yalnız başıma koca Mısır'da kalmıştım.Tek başıma.
"Beni öldürecek misin?" diye tüm soğukkanlılığımı toplayarak sordum.Seth bembeyaz teniyle adeta ölüyü andırıyordu.Yukarı kıvrılan dudakları canlı olduğunu kanıtlıyordu.
"Normalde seni idam etmem gerek.Ama bir sırrın var gibi.Seni şimdilik hizmetçim yapmak istiyorum."
"Hizmetçi mi?Senin gibi birinin böyle şeylere ihtiyaç duyduğunu sanmıyorum."
"Yakınımda dur,kimsenin kalbini sökmediğinden emin olayım en azından şimdilik."
"Seni ilgilendirebilecek hiçbir şeye sahip değilim.Senin için zaman kaybı olurum sadece."
"Zaman kaybı olursan ölürsün.Benimle iyi geçinmeye bak." dedi Seth.Yanıma gelerek ellerimdeki ipleri çözdü.Loki'ye zincir takarken benim bileklerimi iple bağlamaları baştan beni tehtid olarak görmedikleri anlamına geliyordu.
Seth'in yanında kaldığım zamanı değerlendirip Horus'un gözünü kullanmayı öğrenebilirdim.
"İsmim Lavinia." dedim en zalim hükümdarla güzel bir başlangıç yapmayı umarak.
"Lavinia kulağa çok hoş geliyor anlamını sorabilir miyim?"
"Ölüm çiçeği."
"Sevdim bunu.Benimle gel şu tuhaf kıyafetlerinden kurtarayım seni."
Ayağa kalkıp odadan çıkan Seth'in peşine düştüm.Seth'in üzerinde uzun beyaz bir kıyafet boynunda ve belinde altın işlemeli takı ve kemer vardı.
Bir umut etrafıma bakıp Loki'yi aradım.Çaresizlik böyle bir şey miydi?Hiç gelmeyeceğini bilerek beklemedik mi?
"Hangi uygarlıktan geliyorsun?"
"Orta Asya'dan." diye geveledim.Kendi ırkımın şu an nerede olduğunu kestiremiyordum.
"Üzerindeki kıyafetleri daha önce hiçbir yerde görmedim." dedi Seth.
"Çok az bir kesim dikiyor bu kıyafetleri ondan olabilir."
Seth önümde yürürken kafasını inanmışcasına salladı.Koridorun sonundaki görkemli kapıyı açarak içeri girdi.Kapının ağzında beklemeye başladım.Belliki burası onun odasıydı.Odaya adım atıp atmama konusunda kararsız kalmıştım.
"İçeri gir."
Nereye kadar dediklerine itaat edecektim?Osiris nerede?Seth hükümdarsa...
Bir adım atarak yavaşça içeri girdim.Seth odada bulunan kıyafetleri kurcalayarak bana bir şeyler arıyordu.Merakıma yenik düşerek sordum.
"Osiris nerede?" diye sordum.İki ihtimal vardı ya yaşıyordu ya da Seth çoktan Osiris'i parçalara ayırıp vücudunu tüm Mısır'a yaymıştı.
Seth elinde beyaz elbise ile durdu.Sırtı bana dönük olduğu için yüz ifadesini göremiyordum.Yavaşça bana döndü.Elini havada salladı ve arkamdaki kapı gürültüyle örtüldü.
Onu kızdırma.Hatırla hatırla, onun gücü neydi?Çöl tanrısı,kum,rüzgar,fırtına...
"Neden Osiris'i sordun bir anda?"
"Onun Mısır'ın kralı olduğunu duymuştum.Ama tahtta sen varsın."
Seth gözlerini kısarak bana doğru yürüdü.Yine mi!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Antik Loki
Fanfiction~Kötülük tanrısıyla Antik Mısır zamanında sıkışıp kalsaydın ne olurdu? ~Muhtemelen Mısır Tanrılarına kafa tutan Asgardlı bir Tanrı görürdün... [6 bölümlük kısa bir Loki Fanfic'idir.]