MARY BALOGH – BEN İ BANA BIRAK
BİRİNC İ BÖLÜM
Drury Lane Tiyatrosu dışındaki kalabalık da ğılmı ştı. Son at arabası, iki yolcusuyla birlikte gözden kaybolmaktaydı. Yürüyerek gelmi ş olan pek az sayıdaki tiyatro sever de çoktan geri dönü ş yoluna çıkmı ştı. Geride sadece koyu pelerinli ve şapkalı bir centilmen kalmı ştı. Tiyatrodan ayrılan son at arabasına binmek istememi ş, arkada şlarına eve yürümek istedi ğini söylemi şti. Caddede yalnız ba şına da de ğildi. Çevresine bakınırken, sırtını binaya dayamı ş sessizce duran bir kadına takıldı gözleri. Kadının üzerindeki pelerin, gecenin gölgelerinden bir ton açıktı. Bir sokak fahi şesiydi bu. Ondan daha talihli ya da daha albenili meslekta şları buldukları mü şterilerle oradan ayrıldıkları için tek ba şına kalmı ştı. Kadın geceyi geçirmek üzere zengin bir mü şteri bulma şansını tümüyle kaybetmi ş gibiydi sanki. Hareket etmiyordu ve karanlıkta centilmene bakıp bakmadı ğını anlamak imkânsızdı. Ona do ğru cilve yapabilirdi. Gölgelerin arasından çıkıp ona gülümseyebilirdi. Seslenip kendini ona sözlü olarak sunabilirdi. Daha göz önünde bir yer bulmak için aceleyle oradan ayrılabilirdi. Fakat kadın bunların hiçbirini yapmıyordu. Adam da öylece durmu ş kadına bakıyordu; acaba daha önce planladı ğı gibi tek ba şına evine do ğru yürümeye mi ba şlasaydı, yoksa hiç aklında olmayan bir gece sporuna mı giri şseydi. Kadını net olarak göremiyordu. Kadının genç, ba ştan çıkarıcı, güzel ve temiz olup olmadı ğını, yani bu geceki planlarını de ğiştirmesine de ğecek niteliklere sahip olup olmadı ğını bilmiyordu. Fakat kadının merak uyandırıcı bir sessizli ği vardı. Kadına do ğru yürürken, onun kendisine baktı ğını görebiliyordu; gözleri gölgeler içerisinde kara kara gözüküyordu. Üzerinde pelerini vardı, fakat şapka takmamı ştı. Saçı düzgünce arkasında ba ğlanmı ştı. Kaç ya şında oldu ğunu veya güzel mi çirkin mi oldu ğunu anlamak imkânsızdı. Ne konu şuyor ne de hareket ediyordu. Ne bir cilve yapıyor, ne de ba ştan çıkarıcı sözler söylüyordu. Birkaç adım yakınında durdu. Kadının boyu omuzlarına geliyordu adamın, ortalamadan uzun boyluydu ve ince yapılıydı. "Gece i şine mi çıktınız?" diye sordu kadına. Kadın neredeyse hiç fark edilmeyecek biçimde ba şını öne e ğip onayladı. "Fiyatınız nedir?" Kadın tereddüt edip bir mebla ğ söyledi. Adamsa kadını birkaç saniye boyunca sessizce inceledi. "Peki, gidece ğimiz yer yakın mı?" "Bir yerim yok," dedi kadın. Ses tonu yumu şaktı; ne adamın bekledi ği gibi çatallıydı, ne de konu şmasında sert bir aksan vardı. Gözlerini kısarak kadına baktı. Planladı ğı gibi evine do ğru yürümeli ve kendi dü şüncelerine dalmalıydı. Dükkân önlerinde sokak fahi şeleriyle i ş ba ğlamak hiçbir zaman ona göre olmamı ştı. "İlerideki sokakta bir han var," dedi adam ve dönüp o yöne do ğru yürümeye ba şladı. Kadın da adamın arkasından yürümeye koyuldu. İkisi de tek kelime etmeden yürüyorlardı. Kadın adamın koluna girmek için bir hamle yapmadı. Adam da bunu teklif etmedi. Kadın adamın pe şinden kalabalık ve gürültülü Bull and Horn Hanı'na girdi. Adam geceyi geçirmek için oda ayarlayıp ödeme yaparken, kadın da onun arkasında sessizce durdu. Sonra da adamın pe şinden yukarı kata çıktı; adımlarını merdivenlere o kadar hafif basıyordu ki adam kadının kendisiyle yukarı çıkıp çıkmadı ğından emin olmak için arkasını dönüp baktı. Kadının önden odaya girmesine müsaade etti ve sürgülü kapıyı arkasından kapattı. Yanında getirdi ği mumu, duvardaki şamdana yerle ştirdi. A şağıdaki meyhaneden gelen gürültüler, araya mesafe girmesine ra ğmen neredeyse hiç azalmamı ştı. Fahi şe odanın ortasında durmu ş adama bakıyordu. Gençti ama küçük bir kız da de ğildi. Bir zamanlar çok güzel olmalıydı ama şimdi yüzü incelip solmu ş, dudakları kuruyup çatlamı ş, kahverengi gözlerinin etrafında da koyu halkalar belirmi şti. Soluk kızıl renkli saçlarını ba şının arkasında basit bir topuz şeklinde toplamı ştı; ne parlaklı ğı vardı saçlarının ne de dolgunlu ğu. Centilmen, silindir şapkası ile pelerinini çıkarırken, kadının yüzünü inceledi ğini fark etti. Sol gözünün dı ş kö şesinden ba şlayıp a ğzının kenarından çenesine do ğru inen i ğrenç yara izine bakıyordu kadın. Adam bir anda tüm çirkinli ğini ruhunda hissetti; siyah da ğınık saçlarını bir türlü derleyip toparlayamazdı, gözleri koyu renkliydi ve burnu büyük ve kemerliydi. Alelade
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BANA BIRAK
Teen FictionDrury Lane Tiyatrosu dışındaki kalabalık da ğılmı ştı. Son at arabası, iki yolcusuyla birlikte gözden kaybolmaktaydı. Yürüyerek gelmi ş olan pek az sayıdaki tiyatro sever de çoktan geri dönü ş yoluna çıkmı ştı.