"Seni evine bırakaca ğım." "Hayır." Hanın kapısında duraksadı. "Ya şadı ğın yer buradan ne kadar uzakta?" "Çok uzak de ğil. Yakla şık bir mil kadar." "O zaman seninle yolun dörtte üçünü yürüyebilirim," dedi. "Çok safsın. Sokakta tek ba şına yürüyen bir kadının ba şına neler gelebilece ğini bilmiyorsun bile." Kadın sert bir kahkaha attı. Sonra da kafasını yere e ğip hızlıca yürümeye ba şladı. Adam da kadının yanında yürüyordu. Hayatında ilk kez ikinci elden de olsa fakirli ğin getirdi ği çaresizli ğe tanık oluyor; kendi mutsuzlu ğunun sebeplerinin, mesle ğe yeni ba şlamı ş bu fahi şeninkiler yanında çok gülünç kaldı ğını görüyordu. "Lütfen artık daha fazla gelmeyin," dedi kadın en sonunda. Tabelasında 'i ş bulma bürosu' yazan pis bir dükkânın önünde, bir kö şe ba şında duraksamı şlardı. "Kendine bir i ş bulamaz mısın?" "Hayır." "Daha önce denedin mi?" Kadın adama bakıp tekrar bir kahkaha attı. "Zaten son çare olarak fahi şeli ğe ba şladım. İnsanın satacak son bir şeyi varken kendini açlıktan ölmeye ikna etmesi zor bir şey." Arkasını dönüp hızla yürümeye ba şlamı ştı ki, adamın sesiyle durdu. "Bir şey unutmadın mı?" diye sordu adam. Kadın adama baktı. "Sana ödeme yapmadım." "Bana yemek ısmarladınız ya." "Bir etli börek, iki dilim ekmek ve bir bardak bira kar şılı ğında mı kaybedeceksin bekâretini? Bu pek de adil bir alı şveri ş olmaz, ne dersin?" Kadın hiçbir şey söylemedi. "Sana bir tavsiye," dedi adam, kadının elini yakalayıp avcuna para sıkı ştırırken. "Kendini ucuza satma. İstedi ğin fiyatı duyanlar, hor görüp kötü davranırlar sana. Bu arada ben sana kötü davranmı ş de ğilim. Fiyatın bunun üç katı olmalı. Çünkü fiyatın yükseldikçe, görece ğin saygı da artar." Kadın kapalı duran eline baktı, arkasını döndü ve tek kelime etmeden yürümeye ba şladı. Centilmen oldu ğu yerde durdu ve kadının arkasından baktı. Sonra da daha lüks ve aşina oldu ğu sokaklara do ğru yürümeye ba şladı. Isabella Fleur Bradshaw ertesi gün odasından hiç ayrılmadı. Hatta yata ğından bile hemen hemen hiç çıkmadı. Rutubet lekeleriyle kaplı tavana ya da soluk kahverengi duvarlara gözlerini dikip öylece uzandı. Üzerinde sadece iç gömle ği vardı. Sahip oldu ğu tek elbise olan ipek elbisesini ise arkası kırık sandalyenin üzerine özenle yerle ştirmi şti. Hayatında ilk defa o gün çaresizli ğin ne demek oldu ğunu en derinden hissediyordu ve kendisini bu histen kurtarmak için iste ği de enerjisi de yoktu. Gerçi son ay içerisinde bu hisse çok yakla şmı ştı, fakat iradesi sayesinde umudunu korumu ş, hayatta kalmak için inatla azmetmi şti. Üst katta oturan terzi yama ğı Sally, her zamanki gibi gün ortasında kapısını çaldı. Ama Fleur yanıt vermedi. Kız konu şmak ve kendi kıt yeme ğini Fleur'le payla şmak isteyecekti. Fakat Fleur ne bir arkada ş istiyordu, ne de böylesine bir yardım. Hayatta kalmayı ba şarmı ştı. Belki de hiç yıkılmayacaktı. Fakat hayatta kalmanın çok da matah bir şey olmadı ğını, insanı çaresizli ğin korkunç derinliklerine do ğru yuvarlayabildi ğini çok geçmeden ke şfetmi şti. Gün boyunca aralıklarla kanaması oldu. Canı o kadar acıyordu ki bazen bozulmu ş bekâretinin keskin acısıyla kıvranıyordu. Ve bu daha ba şlangıçtı. İlk mü şterisi ona iyi bir ödeme yapmı ş, istedi ği paranın üç katını vererek bir de yemek ısmarlamı ştı. Bu para gecikmi ş kirasını ödemeye yeterliydi, üzerine kendisini birkaç gün idare edecek kadar yiyecek de alabilirdi. Fakat parası bitince tekrar sokaklara çıkıp yeni mesle ğini icra etmesi gerekecekti. Artık o bir fahi şeydi. Tavana dikti ği gözlerini sıkı sıkı yumdu. Artık korkmuyor, kalbinin derinliklerinde bir şeylerin onu kurtarmaya gelece ğine inanıyordu. Artık o bir fahi şeydi. Bir centilmene bedenini sunmaya razı olmu ş, onunla beraber bir hana girmi ş, adamın iste ği üzerine bütün kıyafetlerini onun önünde çıkarmı ş, yata ğa çırılçıplak uzanmı ş, adamın üzerindekileri çıkarmasını seyretmi ş ve bacaklarını aralamasına izin vererek vücudunun en gizli derinliklerini ona sunmu ştu. Vücudunu adama teslim edip kar şılı ğında para almı ştı. Kimbilir belki de en i ğrenç mü şteriyi bile kendine çekemeyecek kadar ya şlanıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BANA BIRAK
Teen FictionDrury Lane Tiyatrosu dışındaki kalabalık da ğılmı ştı. Son at arabası, iki yolcusuyla birlikte gözden kaybolmaktaydı. Yürüyerek gelmi ş olan pek az sayıdaki tiyatro sever de çoktan geri dönü ş yoluna çıkmı ştı.