MULTİMEDİA Umut...Aslında tek istediğim duygularımın olmasıydı ben Sesin Serin kolejlerinin burslu öğrencisi. Duygularını hayat zorluklarına çaldırmış genç bir kız.
Tek ve en iyi yaptığı şey şarkı söylemek. Şarkılarda duyguyu anlayabilen. Kıvırcık sarı saçlı, son iki ayını aralıksız konferans salonunda şarkı söyleyerek geçiren biri . Nedeni bahar partisi. Hersene baharı anımsatan şarkılar söylerim. Sahnede olmak hayatımın anlamı.
Son provam için boş koridorda yürüyordum. Okulun en üst katında hiç derslik olmadığından burası benim yalnızlık katımdı. Burayı severim burası sesimjn yanlısını duyabildiğim en güzel yer. Bunu seviyorum. Yalnız olmayı sessiz kalmayı...en köşeden insanları izlemeyi, hıçkırıklarımın duyulmamasını, insanlara güçlü görünmeyi..
Koridorun sonundaki köşeme ilerlerken bir gölgenin varlığını gördüm. Okul bitmişti. Burda normal saatlerde bile kimse olmazdı. Karartı hafifçe kıpırdadığında adımlarım yavaşlamıştı. O karartıya doğru ilerliyordum. Yüzü pencereye dönük olduğu için onu seçemiyordum. Ayak seslerimi duyduğunda yerinden doğruldu dışarıyı izliyordu hâla
Benden uzundu zayıf bir vücuduyla bana döndüğünde sadece isim olarak bildiğim Umut Serindi.Gözlerini bana dikti. Dikkatlice kısa bir zaman beni inceledi. Elini uzattığında şaşırmıştım. Bu okulda gerekmediği sürece kimseyle konuşmam hiç arkadaşım yoktu resmen şaşkınlıkla elimi uzatırken ismini söyledi . yumuşak ve ağır bir tonda . bir an adımı söylemeyi unutmuştum. En son kiminle böyle tanışmıştım ki?
Umut insanlar tarafından tanınan sevilen biriydi. Dışarıyı seyrederken gözüm bazen ona takılırdı. Onu izlerdim bazen farklıydı. Kalabalık bir grubun içindeki yalnızlığın anlamıydı. Benim için. Peki ya neden burdaydı.
Elimi kavradığında ürperdim. Bu çocuk beni şaşırtıyordu. Beni kibarca çekiştirirken konferans salonuna geldiğimizde beni sahneye çıkartıp kendi de tam karşıma ön sıradaki kırmızı koltuklardan birine oturdu. Ne yaptığını anlamaya çalışırken cebinden siyah büyük bir telefon çıkardı. Biraz uğraşının ardından boşluğu bir ses doldurmaya başladı. Ama bu o kadar tanıdıktı ki afalladım bu benim şarkımdı bahar şarkım...
Sahnenin ortasında öylece duruyordum. Eliyle mikrofonu işaret ettiğinde ne istediğini en sonunda anlamıştım.
Aynada son kez kendime bakmaya başladım. Bugünki tüm ilgiyi üzerime çekmeliydim. Bu sefer farklı hissediyordum kendimi.
Penceredeki bordo perdeyi araladım. Bahçe renklerle bezenmiş baharı anlatıyordu. Ortada kurulmuş sahnenin üstünde grup üyelerinin müzik aletlerinin akordu yapılıyordu . Hava kararmaya başlayınca eğlence açılış şarkısıyla başlayacaktı.
Bahçede göz gezdiriyordum. Birini görmeye ihtiyacım varmış gibi birini afıyormuşcasına bakınıyordum. Kapı sesini duyunca perdeyi kapattım. Kilitlemiş olduğum kapıyı araladım . Parlayan gözleri ilk defa burada fark etmiş olamazdı. Umut ışıklarını saçan gözleri büyüleyiciydi, büyülenmiştim. Yüzümde aptal bir sırıtış vardı. Şu somurtkan suratım
Suratımı nasıl bir tebessüme bürümüştü anlayamıyorum.
Baştan aşşağı parlak gözleriyle beni inceledikten sonra çarpık bir gülümseyle gidelim dedi.
Birazdan şarkımı söyleyecektim. Bu benim ilkim değildi.Sahnenin arkasındaki bekleme yerine kadar sessiz bir şekilde beraber yürüyorduk. Bahçede yılın beğenilen şarkıları çalıyordu. İnsanlar derin sohbetlere dalmış kendilerince ritim tutuyorlardı. Gözüm Meleği arıyordu. Çok fazla gereksiz insanın içinde onu bu şekilde bulamayacağımı anlamıştım.
Telefonumun odada kaldığını hatırlayınca Umut un yanından ayrılmıştım. Üzerime bir rahatlama geldi. Kaç dakkikadır kendimi kastığımın farkında bile değilim. Okul binasının içi boştu. Merdivenleri ikişer ikişer atlarken. Vaktimin az olduğunu bilerek hızlı davranmalıydım. Kapının önüne gelince açık bırakıp gittiğimi sandıp içeri daldım. Telefonum eski yerinde duruyordu. Eski siyah deriden yapılma bir kutunun üstüne bırakmadığıma emindim. Hatta daha önce bu kutuyu görmediğimede emindim. Biraz merakı olan herkes gibi kutuyu açmaya karar vermiştim.Eski kenarları kırışmış bir fotograf duruyordu içinde. Siyah beyaz sararmış fotografta genç ve güzel bir kadın vardı tanıdık gibiydi. Elimdeki fotografı masanın üzerine bırakırken kutunun içindekilere tekrar yöneldim bu sefer bir not yazıyordu.
Siyah pilot kalemle nakış gibi işlenmişti.Anneni yakından görmek istermisin?
O sahneye çıkma!
Sessiz ol sesin...Şaka mı bu hiç inandırıcı değil yine kim benimle uğraşmak istiyor diye haykırırken koridorun sonuna çarpan sesi dinledim. Şaka degildi çünkü yakın zamanda çekilmiş bir resim daha vardı. Hâla güzeldi. Yıllar onuda yaşlandırmıştı. Ölmemişti. Yaşıyordu. Peki bana neden yalan söyledin. Melek ona sinirlenince hep melek derdim. Çünki ismi sinirimi almaya öfkemi dindirmeye yeterdi şimdi?
Tek yaptığım sırtımdaki çantayla arka kapıdan çıkmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI ATEŞİ
Fiksi RemajaBilinmezliğin içine ne kadar gidebilirsin? Ya Ateşte kanatların yanarsa? Kanatsız Melek olur mu? Maviliğin içindeki Ateşe koşmaya hazırmısın?