Chapter 22 - Ve Seni Bin Yıl Daha Seveceği(M)

168 24 21
                                    

3.kişi ağzından anlatım:

Genç adam uzun bir süre sonunda tekrar gelmişti işte buraya. Her şeyin başladığı ve bittiği yere, evine...

Mavi saçlı çocuk arabasını kitleyip küçük çantasını sırtına takıp eve ilerledi.

Işığın açık olduğunu görünce içini yine o heyecan doldurdu. Ama hayır, tekrar umutlanıp daha sonra da annesinin çıkmasını istemiyordu.

-Afedersiniz burada mı yaşıyorsunuz?

-Şey, evet. Siz?

-Ah çok iyi! Pizzanız burada efendim. Ödeme zaten yapıldı, afiyet olsun.

Jeongin, giden kuryenin ardından dona kalmıştı. Annesi pizzadan nefret ederdi.

Hızlı adımlarla eve ilerledi ve kapıyı çaldı. Elleri terlemeye başlamıştı bile. Gerginlikle ellerini pantalonuna sürdükten sonra düşünmeden edemedi, bu kapı açma işi her zaman bu kadar uzun mu sürüyordu?

En sonunda açılan kapıyla nefesini tuttu Jeongin. Bir yandan yanılmak istemiyordu ama diğer yandan, onu görünce ne tepki vereceğini bilmiyordu. Kızmalı mıydı? Bağırıp çağırmalı? Ah boşversenize, O'nu öpecekti ve ne kadar özlediğini söyleyecekti.

En sonunda gördüğü yüzle bütün vücudunun titrediğini hissetti. Karşısındaki çocuğunun suratındaki minik gülümseme onu görünce yavaşça solmaya başladı.

-Jeongin?

-Hyunjin?

Aynı anda konuştukların da Hyunjin utanarak başını eğdi. Kaç yıl olmuştu? 3? 4? Ve şimdi tekrar karşına çıkmıştı, artık mavi saçları olan genç.

Jeongin ise bu ana inanamazmış gibi bakıyordu hala karşısındaki kısa şortlu insana. Tam tamına 3 sene 9 ay ve 13 gün geçmişti onu son görüşünden sonra.

Mavi saçlı, karşısındaki bedeni süzdü bir süre. Giydiği kısa şorttan bacakları gün yüzüne çıkmıştı. Ve sanki biraz kilo da vermişti? Ama en önemlisi saçlarını siyah mı yapmıştı o?

Hyunjin ise tam ağzını aralamış, onu içeri davet edecekken dudağına kapanan dudaklar ile dengesini kaybedip bir iki adım geriledi.

Bu sırada mavi saçlı çocuk da içeri girip kapıyı kapatmış ve sırtını kapıya yaslamış, bunları yaparken bir kere olsun bile ayırmamıştı dudaklarını karşısındaki gençten.

Hyunjin ise ilk şaşkınlığını attıktan sonra karşısındaki gence karşılık vermeye başlamış ve ellerini beline dolamıştı.

Jeongin ani bir hareketle yerlerini değiştirince Hyunjin daha fazla şaşırdı. Konuşmaları gerekmez miydi? İstemeden ayrıldı karşısındaki oldukça olgunlaşan gencin dudaklarından.

İlk önce biraz gözlerine bakmış daha sonra bütün yüzünde gezdirmişti gözlerini. Daha sonra gelişen vücuduna baktı. Kas yapmış ve sanki uzamıştı? Neyse sonuçta hala ondan uzundu hehe

Gözlerini geri gözlerine çıkarınca şefkatle baktığını gördü.

-Kızmayacak mısın bana?

Kısık bir sesle sorduğu soruya, mavi saçlı genç sadece gülümsemiş ve bir elini yanağına koymuş, yavaşça okşamaya başlamıştı.

-Seni özledim. Çok fazla hemde. Ayrıca bu senin suçun değildi..

Hyunjin hafifçe gülümserken aklı o güne gitmişti. O gün de onu sevdiğini tekrar dile getirmişti. Ama Hyunjin cevap bile veremeden babası (!) nasıl bulduysa evlerine gelmiş ve onu götürmüştü.

Aşkı Harcamanın 80 YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin